Tarihi 20 Ocak 2011

Bana anlatma

Ünlü filozof Sokrates yolda bir tanıdığına rastlar. Adam ona: "Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?"der. Sokrates: "Bana ne duyduğunu söylemeden önce sana küçük bir test yapmak istiyorum" der.
Bu sözler karşısında adamın şaşırdığını gören Sokrates devam eder: "Hiç şaşırma dostum, düşüncelerimizi filtreden geçirmenin yararlarını şimdi göreceksin.
Sana uygulayacağım testin adı 'Üçlü Filtre Testi."
İlk filtre 'Gerçek Filtresi'; şimdi söyle bakalım bana anlatacağın şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin? " "Hayır" der adam. "Aslında bunu bana başkası anlattı ve..." "Tamam" der Sokrates. "Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun." "Şimdi ikinci filtreye geçelim. 'İyilik Filtresi'; arkadaşım hakkında bana söyleyeceklerin iyi bir şey mi?" "Hayır.
Aksine..." "Öyleyse" diye devam eder Sokrates, "onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan da emin değilsin. Fakat yine de son filtreyi kullanalım." "'Yararlılık Filtresi'; arkadaşım hakkında bana anlatacakların işime yarayacak şeyler mi?" Adamın cevabı, "Hayır, sanmıyorum." "O halde" diye sözlerini tamamlar Sokrates, "Eğer bana söyleyeceklerin doğru değil, iyi bir şey değil ve işime yarar değilse bunları neden bana anlatasın ki?"


* * *
BAZI SORULAR
Karşımıza öyle sorular çıkar ki cevaplarken anlık da olsa kalırız.
Üzerinde düşünürüz... Severim böyle akıl çelici soruları....
Şu soruları siz nasıl yanıtlardınız mesela?
Birine değer verdiğinizi nasıl belli edersiniz?
En derininize indiğinizde hayattaki en büyük korkunuz nedir?
Yarın öleceğinizi bilseniz kimi affedersiniz?
İnsanların sizi nasıl algılamasını istersiniz?
Çocukluğunuzun hangi mutlu anını bugüne getirip tekrar yaşamak isterdiniz?
Sizi üzen kişi veya olaydan kurtulmak için neyi feda edersiniz?
Aynaya baktığınızda ne görüyorsunuz?
Mutluluğun resmini nasıl çizersiniz?
En büyük egonuz nedir?
Kimin yerinde olmak istersiniz? O kişinin hangi özelliğine sahip olmak istersiniz?
Hangi film karakteri sizin kahramanınız ve neden?

* * *
RUH EŞİ MEVZUSU
Edebiyat dünyasında açık ara en sevdiğim yazar Paulo Coelho'nun kitabı 'Brida'yı tekrar okudum. Hikayede "ruh eşi" kavramının irdeleniyor.
Kitaptaki mistik hikayeye göre, "ruh eşi"ni tanımanın yolu var. Ne kadar doğru emin değilim... Ya da ruh eşimizle karşılaştığımızda hepimiz o büyülü ışığı görebilir miyiz?
Gerçekten de insanın yeryüzündeki bütün yaşamı ruh eşini aramakla geçiyor. İnsan bilgeliğin, paranın ya da gücün peşindeymiş gibi yapabilir ama ruh eşini bulamadığı sürece yaptığı her şey eksik kalacaktır.
Büyük bir aşkın dünyadaki her şeyden üstün olduğunu düşünmez miyiz? Onca parası olan güçlü kişilerin yalnızlığını görüp içimiz sızlamaz mı?
Evet, ruh eşimizi gördüğümüz ilk an çarpılırmışız; "ilk görüşte aşk" terimi burada devreye giriyor. O kişinin gözlerinde farklı bir parıltı görürmüşüz; sanki onu yıllardır tanıyormuşuz da kaybetmişiz gibi. Reenkarnasyona inanıyorsanız, bir önceki yaşamda birbirlerinden ayrılan ruh eşleri diğer yaşamda farklı ortamlarda karşılaşıyorlarmış.
Genelde herkesin bir ruh-ikizi olduğu halde bazılarının birden fazla ruh eşi olabilirmiş; tıpkı ışık moleküllerinin parçalanması gibi.
Bir de ermiş insanların ya da manevi dünyasında kanalları açık kişilerin görebileceği, sol omuzda bir ışık kümesi belirirmiş.
Ruh-eşinizi bulduğunuz an onu bırakmayın. Nasıl emin olacaksınız inanın onu ben de bilmiyorum ama gözlerdeki pırıltılar sanırım kalbin yansıması olacaktır.