Tarihi 28 Kasım 2015

Kış ‘Kışlığını’…!

Hani…

Sirkte, dört maymunu bir yemek

masasının çevresine oturtmuşlar!

Önlerindeki tabaklarda yemekler,

ellerinde çatal-kaşıklar, boyunlarında

peçeteler…

Düdük çalmış, maymunlar aynen bizler

gibi yemek yemeye başlamışlar!

Bu sırada sunucu da anonsunu yapmış;

'Gördüğünüz gibi, herhangi bir

insandan hiçbir farkları yok!'…

Tam da o sırada, izleyicilerden biri

elindeki yarım soyulmuş muzu masanın

tam da orta yerine fırlatıvermesin mi!

Ne olmuş dersiniz?

Elbette maymunların dördü birden

bir çırpıda yerlerinden fırlayıp alt alta

üst üste muzu kapmaya çalışmışlar…

Ortada ne masa kalmış, ne çatal, ne

tabak, ne de boyunlarındaki peçeteler!

Velhasıl…

Ne kadar eğittiğini iddia edersen et,

farklı bir durum ortaya çıktığında ya

da bir menfaat söz konusu olduğunda

maymun-maymunluğunu yapacaktır!

Tıpkı, 'kış-kışlığını, kalleş de

kalleşliğini yapar' mealindeki

atasözümüzde olduğu gibi…

Aslında...

Suriye ve Irak'a girmek için ellerinde

bir bahaneleri bulunsun diye, DAEŞ'i

iri devletler imal etti!

Ardından...

Amerika'sı, İngiltere'si, İran'ı, Rusya'sı

bölgeye ardı ardına sökün etti!

Oysa tam da;

İran'la daha da iyi ilişkiler kurma…

Putin'e karşı tam da sempati rüzgârı

estirme aşamasına gelmiştik ki,

'Şapka düştü-Kel göründü!'…

'AK-Kara' ortaya çıkıverdi…

...

Tarihe not düşmenin zamanıdır!

Amerika, uzun yıllar doğu bloku ile

batı arasındaki sınırın jandarmalığını

yaptırdığı Türkiye'ye pek de kulak

asmadan PYD'ye desteğini kesmezken,

Rusya, sanki tarihsel düşmanı imiş gibi

ayağının tozuyla hemen gitti Türkmen

köyleri üzerine bomba yağdırmaya

başladı!

Ya, İran'a ne demeli?

Verdiği desteğe bakılırsa,

Müslümanlıktan da...

İnsanlıktan-dostluktan da anladığı

demek ki bu imiş!

...

Son gelişme şudur;

Rusya, bilindik kibirli tavrıyla

'ben yaparım-olur!' havasını bu kez

Türkiye'ye karşı da basmaya kalkışmış

ama duvara toslamıştır!

...

Tüm gelişmelere bakıldığında ise şu

gerçek bir defa daha çok belirgin hâlde

su yüzüne çıkmıştır;

-Ülkeler arasında 'sürekli ve samimi

dostluk' yoktur...

Ancak 'menfaat birlikteliği' vardır!

-Dünyada sözünün geçmesi için

'güçlü olmak' şarttır...

-Güçlü olmak demek, içte birlik ve

beraberliğin tam olarak tesisi, ayrıca

'zengin-sanayisi gelişmiş bir ülke

olmak' demektir...

...

Şimdi, her türlü iç çekişmenin bir tarafa

bırakılıp bu istikamette yürünmeye

hızla devam edilmesi gerekmektedir!

...

Ancak, bunlar da kâfi gelmez...

...

Dış ilişkilerde sıkı bağlar kurulup daha

da güçlü konumlar elde edilmesi…

Okyanusu bile gözü kapalı aşabilecek

karatta bir 'Reis'in ülke dümenine tam

yetkili olarak geçirilmesi şarttır!

...

İşe, 'Devlet Başkanlığı' sistemine

biran önce geçişle başlayabiliriz...