Tarihi 5 Temmuz 2015

Önyargıların Esiriyiz!

Dostum Vecdi Gönül'ün Meclis

dışından Bakanlığa getirilmesi beni

sevindirdi, hayırlı-uğurlu olsun...

...

Ancak, politik açıdan bakıldığında,

AK Partili milletvekillerinin aklına,

'Meclis grubumuzdaki 257 kişi

arasında bu görevi yerine

getirebilecek bir arkadaşımız

yok muydu da dışarıdan atama

yapıldı!' şeklinde sorular takılması,

içten içe bu atamanın yadırganması

ihtimal dâhilindedir...

...

Oysa, bu tercihin ardında, ilk bakışta

akla gelmeyebilecek ikna edici bazı

faktörler yatıyor olabilir;

...

Örneğin, Silahlı Kuvvetlerin her an

kullanılmasını gerektirebilecek şartlar

mevcuttur denilerek Gönül'ün geçmiş

tecrübesi dikkate alınmış olabilir...

Genelkurmay'ın bu yönde samimi

bir teklifi olmuş ve kritik ortamın da

etkisiyle öneri kabul görmüş olabilir...

Üç dönem kuralına takılan

milletvekillerinin bu yolla gönlünün

alınması düşünülmüş olabilir...

Koalisyon ya da erken seçim olasılığı

karşısında kısa süre görevlendirme

için böyle bir atama uygun görülmüş

olabilir...

Koalisyon söz konusu olacaksa, yeni

hükümette bu bakanlığın karşı partiye

verilmesi düşünülüyor olabilir...

Erken Seçim ağırlıktaysa, çalışmayı

bırakmamaları yönünde eski dönem

milletvekillerine yeşil ışığın şimdiden

yakılması anlamına da gelebilir...

...

Velhasıl bunların hepsi olasılıktır ve

hatta hiçbiri gerçeği yansıtmayabilir,

asıl sebep bambaşka da olabilir!

...

Politikanın olduğu yerde çoğu şey

göründüğü gibi olmayabilir ya da

tahmin edildiği gibi gelişmeyebilir...

...

Güncel bir örnek olarak, Baykal

Meclis Başkanlığına seçileceğinden

emindi, partisi de buna ikna olmuştu!

MHP, üçüncü turda Baykal'ın

çekileceğini, CHP'nin desteğinin

İhsanoğlu'na yöneleceğini ummuştu!

Fırat bile, politikanın cilvelerinden

medet umar hâlde, ümit doluydu...

Turlar başlamadan önce en karamsar

aday belki de İsmet Yılmaz'dı ama

ipi göğüsleyen de o oldu!

...

Yine örneğin, DAEŞ'i Amerika'nın

türettiği yolunda kamuoyundaki

yaygın kanaati ele alalım...

Bu teori şüphe kaldırmayacak denli

gerçek olsa 'dobra' bir kişiliğe sahip

olduğu bilinen Cumhurbaşkanımız

Amerika'dan söz ederken, 'dost ve

müttefik ülke' cümlesini rahatça

kurabilir miydi?

Obama, Cumhurbaşkanımızın elini

samimiyetle sıkarken gözlerini refleks

olarak bir an olsun kaçırma lüzumunu

hissetmez miydi?

...

Toplumumuzun Amerika'ya karşı

serin durduğu, Obama'ya ise güçlü bir

sempati beslediği kuşkusuz değil mi?

Peki, Amerika, Türkiye'ye karşı

hasmane girişimler içinde ise bundan

Obama'nın haberinin bulunmadığı

varsayılabilir mi?

...

Komplo teorileri mi doğrudur, yoksa

Obama halkın sempatisini gerçekten

mi hak etmektedir, bilen var mıdır?

...

Devam edelim...

Kılıçdaroğlu kara kalpli birisi midir?

Bahçeli hep kızgın-çatık kaşlı mıdır?

Demirtaş kullanılan bir piyondur da

insani duygudan hepten mi uzaktır?

Davutoğlu ipeksi kişiliğiyle öne

çıkmaktadır tamam ama aklından hiç

fena şeyler geçirmiyor da olabilir mi?

...

Bazı konular-devletler-kişilere karşı

kesinleşmiş önyargılarımızda az da

olsa yanılma payımız bulunamaz mı?

...

Önceki gün, Büyükelçinin evinin

bahçesinde verilen Amerika'nın

kuruluş günü resepsiyonunda iftar

vakti geldiğinde garsonlar pür telaş,

oruçlulara 'hurma-çorba-dönerli

sandviçler ve tatlı'dan oluşan iftar

yemeği dağıtmaya başladılar!

Ne yani...

Bunu da mı takdir etmeyelim!