Tarihi 4 Mart 2015

Kır Atın Yanında…

İstidat, liyakat, sadakat, hitabet!

Maşallah…

Liderlik için 'her bir vasf-ı câmî' idi!

(Tüm meziyetleri üzerinde toplamıştı)

Kulislerde kulağımıza çalınan tek

endişe, çoğu profesörde rast gelinen,

'karar verme aşamasında türlü konular

üzerinde yeterli inceleme yapılmamış

olabileceği' tereddüdü kaynaklı 'kılı

kırk yarma' güdüsü ve bunun sonucu

olarak da âni-seri-kararlı duruşta zaaf

gösterme ihtimali olarak özetlenebilir!

Yoksa…

Memleket meselelerine hâkimiyeti,

siyasi formasyonu, parti ilkelerini

sindirmişliği, sadakati, tecrübesi,

önderlik etmede kifayeti, kıyafeti,

hitabetteki becerisi zaten malûm idi…

Şükür ki,

'aranan kan bulunmuştu!'…

Elbette…

Aşağıda oturup hatibi dinlemekle

kürsüde olmak arasındaki farkın

telafisi ancak tecrübeyle mümkündür!

Yine de bu süreçte, önceki üslubun iyi

tahlil edilmesi, toplumun alkış tuttuğu

değer yargılarının iyi analizi ve sonuç

olarak salt kelimeler itibariyle yazıdan

dışarı, ama tabiri caizse 'dinsizin

hakkından imansız gelir'

özdeyişinden esinlenilmesi de şarttır!

Yıllar boyu, mazlumların-haklıların

üstüne sert, kaba, iğrenç, galiz üslupla

saldıranların layık oldukları türden

yanıt almadıklarında daha da taşkınlık

gösterdikleri, çıkardıkları vaveyla ile

toplumda farklı seslerin duyulmasının

önüne perde çekmeye çalıştıkları da

bilindik-alışılageldik bir vakıadır…

Top'a top ile…

Tüfeğe tüfekle…

Bomba'ya bomba ile mukabele

edilmeliydi!

Ancak kibar-nahif-zarif kişiliklerin

bu arsızlara mecburen de olsa benzer

şiddette karşılık veremeyebilecekleri

hususu da bir başka endişe kaynağını

oluşturuyor gibiydi…

Görünen o ki…

Kimi zaman uhrevi, kimi zaman tatlı,

yumuşak, kiminde kültür neşreden,

hayranlık uyandıran, kiminde ise

gerektiğinde gerekli cevabı yapıştıran

üsluba adapte olunmuş, tüm endişeler

de geride kalmıştır…

Tereddüt ileri sürenlerin aklına

gelmeyen, pek hesaba katılmayan da;

'Kır atın yanında duran

ya huyundan ya suyundan'

özdeyişidir!

Gelmiş geçmiş en iyi hatibin en

yakınında bulunup, esinlenmemek

elbet mümkün değildir…

Muhalefet 'gemi azıya aldığında'

ağzının payı verilip haddi bildirilmeli,

'edep kurallarını aşana' gereken

ayar çekilmelidir!

Başbakanımız Ahmet Davutoğlu,

haddi de bildirmeye, ayarı da pek

güzel vermeye çoktan başlamıştır…

Tercihteki isabet kendini göstermiş,

eksik kalmamış…

Çok şükür ki Yüce Allah bu milletin

yüzüne yine bakmıştır!

Zaten…

Yeni Türkiye'nin mimarı

Cumhurbaşkanımız ile eserleri

kaldığı yerden devam ettirecek

Başbakanımızın doğum günlerinin

aynı güne denk gelmesi bile bir

mübarek emare değil de nedir?

Tabii kalp gözü açık olup, görebilene!