Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 6 Eylül 2017

Dünyanın en cimri kadını

Servet düşkünü, hisse senedi ve tahvil yatırımcısı Hetty Green ve iflah olmaz cimriliğinin trajik hikâyesi.
Wall Street Cadısı olarak da bilinen tüm zamanların en cimri kadını unvanıyla Guinness Rekorlar Kitabı'nda yerini alan Hetty Green, gerçek bir servet düşkünü ve tutumlu olmaktan çok uzak gerçek bir cimri olarak tarihe adını yazdırdı.
Bir zamanlar dünyanın en zengin kadını olan Hetty Green, 21 Kasım 1837 tarihinde ABD'nin Massachusetts eyaletinin New Bedford şehrinde dünyaya geldi ve çocukluğunda babası tarafından yetiştirildi. 6 yaşından itibaren ekonomi ve finans haberlerini okumaya ve takip etmeye başlayan Green, ilk banka hesabını açtığında henüz 8 yaşındaydı.
Aynı zamanda matematik alanında da inanılmaz becerilere sahipti. İş dünyasında acımasızlığıyla nam salan Green'in babası Robinson, balina işine girmiş ve oldukça da fazla para kazanmayı başarmıştı.
31 yaşındayken vefat eden babasından Green'e 7,5 milyar dolar miras kalmıştı. Babasının ölümünün ardından zengin teyzesi de vefat edince Hetty Green, yüklü başka bir mirasa daha sahip olmuştu.
Hetty, hastalık derecesinde servetini her zaman daha fazla artırmaya çalışıyordu. 31 yaşında büyük bir servete sahip olan genç kadın, sahip olduğu parayı Wall Street'te değerlendirmeye karar vermişti. Daha düşük riskli olan vergi korumalı yatırımı tercih eden Green, ülkenin geçirdiği kırılgan dönemi iyi değerlendirerek çok düşük fiyatlardan aldığı hisse senetleri ve yatırımcıların iç savaş nedeniyle çekimser davrandığı tahvil alımlarıyla servetini kısa sürede kat kat artırmayı başarmıştı.
Dönemin ünlü milyarderi ve başarılı spekülatörü Ned Green ile hayatını birleştiren Hetty, iki çocuk dünyaya getirmişti. Hetty, spekülasyon ve marjlardan pek de haz etmiyordu. Spekülatör eşi Ned ile bu konularda anlaşamayan ve tüm hayatını yatırımlara ve servetini artırmaya adayan Hetty için bu çok büyük bir sorundu.
Hetty için işler yolunda gitse de eşi Ned için işler pek de yolunda gitmiyordu.
Bir süre sonra iflas eden Ned, Hetty tarafından yardım görmediği gibi aynı zamanda iflası bahane edilerek evden de kovulmuştu.
Servetini durmadan artıran Hetty, tasarruf yapmak için evinde asla kalorifer ve fırın kullanmıyor; ısınmak için hiç para harcamıyordu. En ucuz kurabiyeleri yediği ve siyah elbisesini yıllarca giydiği kayıtlara geçen Hetty'nin hastalık derecesindeki cimriliği oğlunun bacağının kesilmesine de sebebiyet vermişti.
Okuduğu bir gazeteyi tekrar satması için oğluna veren Hetty, 11 yaşındaki çocuğun gazeteyi satmaya çalıştığı sırada kırılan bacağının tedavisi için onu kimsesizlerin tedavi edildiği bir sağlık merkezine götürmüştü. Kötü bir tedavi sürecinin ardından oğlu kangren olmuş ve bacağı kesilmişti.
New York'ta 81 yaşında, hizmetçisiyle yağsız süt üzerine tartışırken kalp krizi geçirerek hayata veda eden Hetty, ardında 200 milyon dolar servet bıraktı. Neyse ki onun mirasını alan çocukları annelerinden farklı olarak cömert ve hayırsever olmayı tercih etti. 81 yaşında 200 milyon dolar servetle vefat eden Hetty Green hala dünyanın en cimri insanlarından biri olarak biliniyor.
Kaynak: ekonomist.co

​TAKMA GÖZ
Bir astsubay ile bir gözü takma yüzbaşı aynı bekar lojmanında birlikte kalıyordu.
Yüzbaşı her gece yatmadan takma gözünü çıkartır su dolu bir bardağa koyar sabah tekrar yerine takardı.
Sıcak bir yaz akşamı gece yarısı astsubay susadı, el yordamıyla sehpadaki bardağı kaptı bir dikişte yuvarladı oda ne! Suyla birlikte gözüde yutmuştu.
Astsubay farkına vardı ama artık iş işten geçmişti.
Ertesi gün sabah sporundan sonra astsubay tuvalete gitme ihtiyacı duydu. Koşar adımla tuvate gitti pantolonunu sıyırdı başladı ıkınmaya fakat mümkün değildi bir türlü rahatlayamıyordu.
Onun ıkınma sesini duyan tuvalet nöbetcisi er telaşlandı. Nazikçe kapıyı tıklattı..
-Komutanım yardımcı olayım...
Astsubay can havliyle kapıyı açtı, -"Bak oğlum şurada ne var bir türlü tuvaletimi yapamıyorum" deyip ere doğru döndü.
Er eğilip bakar bakmaz hazır ola geçti ve selam durdu. Bunu gören astsubay sinirlendi.
- "Ne selam durdun evladım" diye bağırdı..
Asker yanıtladı;
-Nasıl selam durmayım komutanım içeriden yüzbaşım bakıyor...

KAZIK
Temel, günün birinde İstanbul'dan köyüne kahkahalar içinde geri dönmüş.
Bunu duyan köylüler, Temel'in neden güldüğünü sormuşlar.
Temel de otobüs şoförünü kazıkladığını söylemiş.
Köylüler, "Nasıl ya?" diye sormuşlar.
Temel demiş ki:
- İstanbul'da gidiş-geliş bileti aldım; şu anda geldim fakat geri gitmeyecegim.

AlkışlıYorum
Anneanneme uğruyorum, "Süt içer misin?" diyor. "Yok, sağol içmem" diyorum.
Aradan 15 dakika geçiyor; "Süt içseydin?" diyor. "Yok sevmiyorum zaten, biliyorsun" diyorum. Bir 15 dakika sonra "Süt midene iyi gelirdi" diyor. "Zaten ağrıyor, içmeyeceğim" diyorum. Dayanamamış olacak ki birden "Ya kalkıp bana bir bardak süt ısıtsana, daha kaç kere soracağım" diye kızıyor. İyi de benim ne suçum var ya?