Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 25 Temmuz 2017

Kadın-erkek ve doğa-insan ilişkisi

Hangisini kadın hangisini erkek kabul ettiğimizi anlamadıysanız bir ipucu verelim: Doğa Ana.
Üretmenin, yaratmanın ve yetiştirmenin sancısını kadın çeker:
Şöyle bir durup düşündüğünüzde insanların sanattan teknolojiye farklı bir çok alanda gelişmesinin nedeninin doğayı taklit etmekten geçtiğini fark etmeniz işten bile değil. İnsanların tek yapması gereken doğada zaten olanlara biraz kendinden bir şey katmasıdır. Örneğin enerji üretmek için doğadan faydalanan insanlar ihtiyaçları olan enerjiyi üretirken bir yandan da doğayı deforme eder. Tabiri caizse onu işine geldiği şekle sokmaya çalışır. Erkek egemen toplumda da benzer bir yaklaşımı görmek bir hayli kolay. Gerek liberal olsun, gerek muhafazakar toplumun farklı kesimleri kadınlardan istediklerini almak için ruhundan fiziğine kadar onların sahip olduğu her şeyden faydalanmaya çalışır.
İnsanlık, doğanın kendisi olmadan var olamayacağını düşünür, birçok erkek de kadınların kendine emanet edildiğini... Oysa doğa da kadın da tek başlarına var olabilir, bu güce sahiptir.
Erkek kadından, insan doğadan üstündür yanılgısı ve şiddet:
Doğa ile insan arasındaki 'insan egemen' ilişki ile toplumun 'erkek egemen' geleneği de birbirine paralel denilebilir. Erkekler kadınları şiddet kullanarak kontrol altına almaya çabalarken insanlık da benzer şiddeti doğaya uygular. İnsanların kendi aralarındaki iktidar mücadelesi nasıl zıvanadan çıkıp doğaya ve dolayısıyla insanlığa zarar veriyorsa, erkeklerin kendi aralarındaki iktidar mücadelesini kadın kimliği ve bedeni üzerinden gerçekleştirmesi hem kadın hem de erkeğe ve erkekliğe zarardır.
Doğal afetler:
Erkeklerin özellikle güzel buldukları kadınlara 'afet' demesinin nedeni genellikle tabii ki sadece güzellikleri ile ilgili değildir. Bir kadının bir erkeğin hayatında gerçekleştirebileceği potansiyel yıkım gücü erkeğin bir kadının hayatında yaratabileceğinden çok daha fazladır.
Doğal afetler ne kadar yıkıcı olsa da tek başına ele alındığında güzel ve etkileyicidir. Buna ek olarak doğanın karşısında durulamayacağını insanlığa hatırlatırlar. İnsanlığın da erkekliğin de başlarına gelen bir afetten sonra iki şansı vardır:
Kendine çeki düzen verip kendini yeniden inşa etmek ya da aynı hatayı tekrar etmek.
Erkek kadından, insan doğadan uzaklaştıkça kendine zarar verir
ABD'de yapılan bir araştırmada büyük şehirlerde yaşayan insanların, kırsal ve daha küçük yerleşim yerlerinde yaşayan insanlara göre daha mutsuz olduğu ortaya çıkmış. Bu veriden insanların doğayla etkileşimi arttıkça mutluluğunun da arttığını çıkarmak herhalde yanlış olmaz. Bununla birlikte başka bir araştırma uzun süreli ilişkilerde erkeklerin kadınlardan daha mutlu olduklarını söylüyor.
Yani erkekler kadına insanlık da doğaya daha fazla özgürlük alanı bırakırsa bundan iki taraf da kârlı çıkarmış gibi gözüküyor.
Güzellik ve ilham kaynağı
Doğanın güzelliğinin sayılamayacak kadar farklı biçimi vardır. Ve ilk madde de bahsedildiği gibi doğa sanata ve teknolojiye ilham kaynağı olarak insanı besler. Benzer ilişkiyi kadın ve erkek arasında kurmak da mümkün. Erkek egemen toplum "Her başarılı erkeğin arkasında güçlü bir kadın vardır" diyerek kadının görünürlüğünü azaltmaya çalışır. İnsanlığın her çığır açan keşfinde ise doğanın payı her zaman ikinci plana atılır ve insan, kibri ve sonsuz egosuyla o keşfi kendine mal eder.
mynet/trend

VAMPİR TEMEL
Bir İngiliz vampir, bir Fransız vampir, bir de Vampir Temel uçakla gidiyorlarmış... Bir süre sonra İngiliz vampir aralarından ayrılmış, aşağılara dalmış... Bir süre sonra geri gelmiş ki ağzı yüzü kan içinde... Sormuşlar:
- Ne oldu, nereye gittin?
- Şu aşağıdaki beyaz evi gördünüz mü?
- Gördük...
- Onun yanında uyuyan küçük çocuğu gördünüz mü?
- Gördük...
- İşte ben o çocuğun kanını içtim, geldim...
Yolculuk devam eder. Bir süre sonra Fransız vampir de aynı şekilde aşağılara gider ve geldiğinde onun da yüzü gözü kan içindedir...
Yine sorarlar:
- Nereye gittin?
- Şu aşağıdaki ağacı gördünüz mü?
- Gördük...
- Onun yanındaki küçük kutuyu gördünüz mü?
- Gördük...
- O kutuya yaslanmış yatan adamı gördünüz mü?
- Gördük...
- İşte ben o adamın kanını içtim, geldim...
Yolculuk devam eder... Bir süre sonra vampir Temel yine aynı şekilde ayrılır ve o da ağzı yüzü kan içinde geri gelir. Ona da sorarlar:
- Nereye gittin?
- Şu aşağudaki evi cördunuz mi?
- Gördük...
- Peçi onun yanundaki direği cördunuz mi?
- Gördük...
- İşte ben o direği cöremedum!...

AlkışlıYorum
Canım şalgam suyu çektiği için bir markete gidip şalgam suyunu aldım ve son kullanma tarihinin geçtiğini gördüm. Bunun üzerine satıcıya dönüp dedim ki;
- Bunun tarihi geçmiş ustam!
- Ya bir şey olmaz, havuç suyunun tarihi geçse ne olacak?
- Nasıl ne olacak ustam geçmiş işte tarihi!
- Bir şey olursa yanıma gel kardeş.
- !?!?!?!
Sevgili karıcığım; paketin üstündeki "işlem" yazısı alta geldiğinden sadece "görmüş sucuk" yazısını okumanı anlıyorum. Ama "Bu sucuğun gördüğü şey de neymiş?" deyip dakikalarca paketi evirip çevirmene hala bir anlam veremedim. Yahu ne olabilir ki senin görmeyip de sucuğun gördüğü şey haa? Ne olabilir Allah aşkına!