Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Tarihi 24 Haziran 2017

FIFA’yı kıskandıran mahalle maçları kuralları

Mahalle maçlarının tadı bir ayrıdır.
Üstünden ne kadar yıl geçerse geçsin o tat gitmez. Halı saha maçlarına da aynı insanlarla çıkmaya çalışırsınız ama orda da belli kurallar olduğundan bu anları özlersiniz. Futbolla ilgili bir Facebook sayfası mahalle maçlarının kurallarını yayınlamış. Özleyenleri mutlu edecek kuralları ve o anları hatırlama şansını sizlerle buluşturalım istedik.
İyi oynayan iki kişinin aynı takımda yer almamasına dikkat edilirdi.
Maçlar minyatür kalede oynanıyorsa, penaltı boş kaleye ters şekilde topukla vurulurdu.
Maçların hayali kale direkleri arası adım ile sayılır, olmaları gereken yerler iki taş ile işaretlenirdi.
Hava kararınca, ezan okununca, annebaba çağırınca maç biterdi.
Üç korner bir penaltıydı.
Topu patlatan parasını öder, patlak top ikiye kesilip kafaya takılırdı.
'Frikiklerde açıl biraz' denince 'Burası Ali Sami Yen mi' şeklinde cevap verilirdi.
Takımlar kurulurken ilk oyuncuyu seçme hakkı, adım almayı iyi bilenindi.
Kaleci topu 3 kere sektirirse rakibe 'Açılsana 3 kere sektirdim' derdi, rakip açılırdı; efendilik vardı.
Top insanın pek münasip olmayan bir tarafına gelirse herkes `işe işe!` diye bağırırdı.
Penaltılarda kaleci değiştirilirse 2 penaltı atılırdı. Eğer ilk penaltı gol olursa ikincisi atılmazdı.
Abanma ve burun vurmak yoktu, vurulursa eleştirilip kınanırdı.
Tanju, Rıdvan, Metin, Ali, Feyyaz, Hakan, Hami gibi dönemin popüler futbolcularının adı alınırdı.
Topun sahibi tüm kuralları koyar, takımı kurar, kaleyi seçer, istemediği kişileri topuyla oynatmazdı.
Klişe laflar vardı: 'At bakayim abinin kıllı göğsüne!'
Elin avantajı olmazdı.
Bel üstü gol sayılmazdı.
Taçtan kendi önüne atıp başlatılınca, taç değişirdi.
Maçı izleyen küçük bir grup varsa, penaltı olup olmadığına o karar verirdi, saygı vardı.
Maçlarda eğer iddia varsa ödüller genel olarak eskimo, meybuz, 2,5 litrelik kola vb. ürünlerden oluşurdu

"KARIMA DAYANAMIYORUM" DEYİP TUTUKLANMAK İÇİN YALVARAN ADAM
İtalya'da ev hapsine mahkum edilen 25 yaşındaki genç, "Karıma dayanamıyorum, beni cezaevine gönderin." diye yalvardı.
Daha sonra evden kaçarak zorla kendisini tutuklattı.
İtalya'nın başkenti Roma'da, sürekli kavga ettiği karısıyla birlikte yaşamaktan bunalan bir adam, ev hapsinden kaçarak kendini tutuklattı.
Casilino Nuovo mahallesinde, aile içi kavganın yaşandığı ihbarı üzerine bir eve giden polis, ilginç bir durumla karşılaştı.
Ağlamakta olan evin hanımı, işlediği bir suçtan ötürü ev hapsinde tutulan yabancı uyruklu eşinin şiddetine maruz kaldığını söyledi.
Polislerin de yakından tanıdığı 25 yaşındaki mahkum, "Ev hapsine alınarak, anlaşamadığım karımla birlikte yaşamaya mecbur edildim. Artık dayanamıyorum, stres altındayım. Lütfen beni cezaevine gönderin" diyerek polislere yalvardı.
Ülke basınındaki haberlere göre, güvenlik görevlileri de bunun mümkün olamayacağını söyleyince, genç adam kapıyı açarak hızla evden kaçtı. Böylece genç adamın istediği gerçekleşti ve ev hapsinden kaçtığı gerekçesiyle tutuklanarak, cezaevine gönderildi.

ASANSÖR
Temel asansöre binmiş başlamış beklemeye bir müddet sonra Dursun girmiş asansöre bakmış Temel bekliyor oda beklemiş.
Bu arada biri daha binmiş ve neden beklediklerini sormuş Temel hemen cevap vermiş :
- "Uşagum görmeymisun ha burda 4 kişiliktir yazayı"

AlkışlıYorum
İçi çağla dolu poşetin yırtık olduğunu fark etmeyerek 3 kilometre yolu arkamda "çağla izi" bırakarak yürüyen, sonra fark ettiğimde de 3 kilometre yolu çağlaları toplaya toplaya dönen, tekrar ileriye doğru yürürken poşetteki deliği kapatmayı unutup aynı çağlaları tekrar döke döke yürüyen ve bunu fark ettiğinde şapşallığından müthiş zevk alarak yolun ortasında gelenin geçenin acıyan ve tuhaf bakışlarına aldırmadan kendi kendine kahkahalarla gülen, elinde kalan çağlaları da yolda oynayan çocuklara dağıtan her fırsatta zekasıyla övünen kişi benim. Hayatı seviyorum ben ya. İddia ettiğim şeylerin tam tersini bana güzel bir şekilde kanıtladığı için...