Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Tarihi 25 Nisan 2017

Terör vuruldukça zayıflıyor

Terörü maalesef başımıza geldikçe konuşuyoruz. Onun dışında unutmayı tercih ediyoruz. Doğaldır.
Pek eğlenceli bir konu olmadığı ortada.
Genelde göz ardı edilmesi bundandır.
Ama maalesef artık hepimiz biliyoruz.
Terör her an her yerde ortaya çıkabilecek bir olgu. Bu nedenle göz ardı edilmesi çok akıllıca değil. Sürekli hazırlıklı ve tetikte olmayı gerektiriyor. Terör eylemleri zaman zaman sadece kuluçkaya yatar. Daha güçlü doğabilmek için eylemsizlik dönemini hazırlık dönemi olarak geçirir. Bu esnada terörle mücadele edenlerin de hazırlık yapmasında fayda vardır. Terör tekrar hortladığında devreye sokulmak için yeni teknik ve taktikler çalışılmalı.
Dikkat ederseniz son günlerde ülkemize yönelik terör saldırılarında ciddi bir azalma oldu. Bir ara son derece sistematik bir şekilde ve oldukça düzenli bir biçimde hedef alınmıştı Türkiye.
DEAŞ ve PKK başta olmak üzere terör örgütleri sırasıyla ve belli aralıklarla eylem yapıyordu. Bunaldığımız zamanlar oldu. Gerçi hiç tükenmedik.
Ülkenin acı eşiği yükseldi ve millet üzüntüsünü içine gömmeyi sürdürdü.
Devlete terörle mücadelesinde açık bir toplumsal destek sağladı. Böyle olunca da ciddi sonuçlar alındı. DEAŞ saldırısı yok denecek kadar azaldı. PKK eylemlerinin de ciddi oranda azaldığını söylemek yanlış olmaz. Kısaca son beş ay içerisinde terör konusunda önemli bir rahatlama oldu.
Peki neden oldu bu? Bu sıralar neden daha az terör saldırısıyla karşılaşıyoruz?
Teröristler bizi daha mı az hedef almaya başladı? Teröristler daha mı az dış destek alıyor? Teröristler artık Türkiye'ye düşmanlık etmeme kararı falan mı aldı?
Hedeflerini mi değiştirdiler? Kimliklerini mi değiştirdiler? Artık PKK daha mı barışçıl? Artık DEAŞ daha mı insancıl?
Tabii ki hayır. Terör cephesinde teröristler açısından değişen hiçbir şey yok. Onlar yine ellerinden geleni yapıyor. Onlar yine saldırmak için fırsat kolluyor. Fakat çok daha az fırsat bulabiliyor. Çünkü Türkiye'nin yeni yöntemleri oldukça başarılı oldu. Teröre göz açtırmıyor. Proaktif ve topyekün bir saldırı başlatıldı. Her türlü örgütle aynı anda, kökeninde mücadele veriliyor. Hızlı ve askeri tedbirler alınıyor.
Bu yeni mücadelede Türkiye önce PKK sonra DEAŞ demedi. İkisini de tek potada eritti. Ama operasyonel öncelikler belirledi. PKK'ya karşı savunmayı öncelerken, DEAŞ'a karşı saldırıyı önceledi. Mücadeleyi sadece ülke topraklarında değil, terörün kökünü oluşturan Suriye ve Irak'ta başlattı. Fırat Kalkanı ile PYD'ye karşı bir kalkan kuruldu. DEAŞ Türkiye sınırından atıldı. Ülke içindeki yapılanması dağıtıldı. Liderlik kadrosu tüketildi.
Arka arkaya operasyonlarla Türkiye örgütlenmesinin çökertildiği söylenebilir.
PKK hendeğe gömüldü. Yıllardır dağ eylemlerinden vazgeçmeye ve terörü şehre indirmeye çalışan PKK tekrar dağa kaçmak zorunda kaldı. Ama terörle mücadele ekipleri durmadı. Şimdi de dağda vurmaya devam ediyor.
Hatırlarsanız Cumhurbaşkanı Erdoğan "artık savunmada değil saldırıda olacağız. Terörü kökeninde vuracağız" demişti. İşte tam da bu nedenle ciddi sonuçlar almaya başladık.
Unutmayın. Türkiye tüm bunları iç ve dış baskılara rağmen başardı. İçeride çeşitli gruplar terörün yanında pozisyon alırken yaptı.
Benzer gruplar terörü destekleyen imza kampanyaları düzenlerken yaptı.
Dışarıda başta Avrupalı ülkeler olmak üzere çeşitli devletlerin teröre örtülü ve açık desteğine rağmen yaptı. Avrupa şehirlerinde PKK kamp kurarken yaptı.
DEAŞ'a karşı tüm dünya sessiz kalırken yaptı. Fırat Kalkanı'nı Amerika'ya rağmen yaptı. Yani Türkiye tüm düşmanca tavırlara rağmen bunu becerdi. Kendi kaderine sahip çıktı.
Kendi göbek bağını kendi kesti.
Akılda tutmak lazım. Terör mutlak anlamda hiçbir zaman son bulmayacak.
Ama zayıfladı. Ve zayıflamaya devam ediyor. Bunu da Türkiye kullandığı mücadele stratejisiyle kendisi başardı.
Aynı çizgide belirli adımları atmaya devam ederse, terörü daha da geriletebilir.
Yeter ki terörün kaynaklarına doğru vurmaya devam etsin.