Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Tarihi 28 Mart 2017

Türk düşmanlığı

Avrupa Türk düşmanlığında sınır tanımaz oldu. Şimdi de İsviçre sahnede. Evet kampanyası için giden bakanlara izin vermediler. Ama terör örgütlerinin yürüyüş yapmalarına ve hayır kampanyası yürütmesine hiç ses etmiyorlar.
Sessiz kalmak bir yana buna açık destek verdiklerini artık hepimiz görüyoruz. İsviçre'den gelen son görüntüler durumun ne kadar ciddi olduğunu bir kez daha gösterdi.
Terör örgütlerinin yaptığı mitingde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yöneltilmiş bir silah bulunan pankartlar açıldı. Bu açık bir ölüm tehdididir.
Avrupalılar ve içindeki teröristler kontrolden çıktı.
Avrupa'da Türkiye karşıtlığı en sıradan olgu haline geldi.
Ben bu durumu genel olarak Avrupa'da yaşanan korku ve stresle açıklıyorum. Avrupalılar iki alanda çok ciddi sıkıntı içinde. Ekonomik ve güvenlik endişeleri tavan yaptı.
2008 ekonomik krizinden bu yana bir türlü toparlanamadılar. İşsizlik gibi temel parametrelerde henüz düzelme işaretleri yok. Avronun geleceğinin ne olacağı belirsiz. Yunanistan ve diğer zayıf ekonomiler Almanya gibi güçlü ekonomilerin sırtında bir yük olarak görülüyor. Bunun üzerine bir de Avrupa'ya yönelebilecek göç Avrupalılar'ın temel korkusu haline geldi.
Aynı dönemde Avrupa güvenlik sorunlarının da tadına bakmaya başladı. Soğuk Savaş'ın ilk günlerinden bu yana Amerikan güvenlik şemsiyesi altında bulunan Avrupa, güvenlik meselelerini Amerika'nın çözmesinden çok uzun süre faydalandı. Askeri ve savunma harcamalarını neredeyse sıfırlayan birçok Avrupa ülkesi sosyal devlet ve refah politikalarına yöneldi.
Amerikalılar güvenlik maliyetini öderken Avrupalılar tuhaf bir postmodern refah toplumuna dönüştüler.
Obama döneminde Amerika dünyadan çekilince sıkıntılar baş gösterdi. Ukrayna bu anlamda en belirgin örnek oldu.
Amerika Rusya'ya sessiz kaldığında Avrupa'nın yapacak hiçbir şeyi olmadığı ortaya çıktı. Yapayalnız kaldıklarını hissettiler. Suriye gibi uzak coğrafyalarla zaten ilgilenecek mecal yok. Halbuki Suriye doğurduğu terör ve göçle Avrupa için oldukça ciddi bir tehdit haline dönüştü. Bu durum Avrupa'yı endişeye sevk ediyor.
Fakat Suriye'de yapabilecekleri birşeyin olmadığını da biliyorlar. Örneğin Fransa ve İngiltere gibi ülkeler hep deniz aşırı operasyonlara katılma geleneğine sahip olmalarına rağmen 2013 Libya Operayonu'ndan bu yana bir daha böylesi bir tavra girmediler.
Suriye'den kendilerine yönelen teröre karşı yapabildikleri tek şey ülke içindeki güvenlik tedbirlerini arttırmak oldu.
Fransa uzun süredir olağanüstü halde yaşıyor. Savunmada kaldı.
Doksanlarda Türkiye'nin Avrupa için bir köprü görevi gördüğü iddiası dile getirilirdi. Buna karşı Türkiye'nin köprü değil merkez olduğu iddia edildi. Bu tartışma uzar gider. Ama bugün Türkiye Avrupa için bir kapı oldu desek yeridir. Giren ve çıkanın kontrolü Türkiye'de. Aslında hem terörle mücadelede hem de göç meselesinde Avrupa'nın Türkiye ile işbirliğine ciddi ihtiyacı var. Fakat Avrupa rasyonel gelecek hesaplarına değil korkularına göre hareket eder hale geldiğinden bırakın işbirliğini Türkiye'yi düşmanlıkla sindirmeye çalışıyor.
Ve aslında yaptıkları hayır kampanyası da bunun göstergesi.
Referandumdan hayır çıkarsa Türkiye'de hükümetin zayıflamasını ve istikrarsızlaşmasını bekliyorlar. O zaman kontrol edebileceklerini düşünüyorlar.
Fakat tam aksine evet çıkarsa Türkiye'yi bir daha istikrarsızlaştırarak kontrol altına almak mümkün olamayacak.
Türkiye'de güçlü hükümetler dönemi doğarsa Avrupa Türkiye'ye karşı kurmak istediği üstünlük pozisyonunu kaybeder. Kendisi inişe geçmişken Türkiye'nin toparlanması felaket senaryosu olabilir Avrupa için.
Böylesi bir korku ortamında Avrupa aklıyla değil hisleriyle hareket ediyor.
Kendisinden olmayana nefret besliyor.
Avrupa'nın tarihinde bunların hepsine örnekler vardır. Yabancı düşmanlığını keşfeden kıta şimdi onu tekrar buldu.
Yabancı düşmanlığı Müslüman karşıtlığına dönüşüyor. Müslüman karşıtlığı da Türk düşmanlığı haline geliyor. Türk düşmanlığı ise Erdoğan düşmanlığında somutlaşıp simgeleşiyor.