Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Tarihi 27 Şubat 2017

Referandum kampanyası

AK Parti referandum kampanyasını başlattı. Önümüzde yedi haftalık bir süre var. Şimdilik gördüğümüz kadarıyla AK Parti hem paketi anlatacak hem de siyasi propaganda yapacak.
Başbakan Yıldırım bir saati aşkın süre boyunca kürsüdeydi.
Her konuyu tek tek ele aldı.
Salon coşkuluydu ve daha da coşmak istiyordu. Buna rağmen paketin ayrıntılarına girmekte ısrarcıydı. Hatta bir ara seyircilere "Öncelikle şu paketi konuşalım" dedi. Gerçekten de öyle yaptı.
Kendine has üslubuyla on sekiz maddeyi de tane tane anlattı. Yine Başbakan'ın konuşmasından anlıyoruz ki, kampanya boyunca AK Parti başarıları da dile getirilecek. İcraatlar anlatılacak. Mevcut sistemin hep engel çıkardığı ve Türkiye'nin gelişimine engel olduğu dile getirilecek.
AK Parti'nin Ahmet Necdet Sezer'den HSYK'ya, Anayasa Mahkemesi'nden Üniversiteler Arası Kurula, Mimarlar ve Mühendisler Odası'ndan YÖK'e kadar tüm vesayet kurumlarıyla nasıl mücadele vermek zorunda kaldığı hatırlatılacak.
Son yöntem ise AK Parti'nin hep sonuç aldığı kucaklayıcı siyaset olacak. Cumartesi günkü tanıtım tüm Türkiye'yi kucaklayan şarkıların yapıldığını gösteriyor.
Kampanyanın içerisinde bunca pozitif siyaset içeren yöntem olmasına rağmen, etrafta AK Parti'nin negatif bir siyaset izlediği dedikoduları var. Halbuki göründüğü kadarıyla "Evet" cephesi "Hayır" cephesine oranla daha pozitif siyaset izliyor. CHP ve HDP çizgisinin pozitif kampanya kurguladığını söylemek neredeyse imkânsız.
Biri "seni başkan yaptırmayacağız" çizgisinde. Öbürü "eli sopalı tek adam geliyor" diyor başka da bir şey demiyor.
"Evet" cephesinde ise hem AK Parti hem MHP olması gerektiği gibi pozitif ve negatif argümanları beraber kullanıyor. Seçmene neden "Evet" demesi gerektiği anlatılırken, "Hayır" demenin de ne anlama geldiğinin anlatılması kadar doğal bir şey olamaz. Bu nedenle AK Parti de seçmene "Hayır" dediğinde ne sonuçlar doğuracağını hatırlatmak zorunda.
Kendisini "Evet" cephesinde konumlandıran bir siyasetin "hayırcıları" eleştirmesi doğaldır.
Tarihi bir referanduma gidiyoruz. Yıllar içinde bu sistemin işlemediği şimdi ise tıkandığı ortaya çıktı. Bunun yerine yenisini getirmek istiyoruz. O gelmezse işler kötü demek "evetçi"lerin hakkıdır. Bu bir tehdit olmak zorunda değil.
Elini vicdanına koyan herkes kabul eder ki, eğer hayır çıkarsa Türkiye kısa vadede toparlanamaz. Dolar, FETÖ, PKK, PYD ve diğerleri hepsi pusuda bekliyor.
Böylesi bir istikrarsızlık durumunda başlarını gösterecekler. Karmaşadan çıkmak en iyi ihtimalle bir yılı alır. Yeni seçimler, yeni uzlaşmalar ve yeni düzenlemeler derken ülkenin geleceğini elinden alabilecek olaylarla karşılaşabiliriz. "Hayır" çıkarsa dolar uçar mı uçmaz mı? FETÖ ülkenin birçok kurumuna saldırı başlatır mı başlatmaz mı? PKK sahneye çıkar mı çıkmaz mı? 7 Kasım seçimleri sonrası "Kazandık biz artık" demediler mi? Hendek siyasetini başlatmadılar mı? Şehir savaşına başvurmadılar mı? "Sallayın az kaldı hükümet yıkılacak" lafları yine piyasaya dökülür mü dökülmez mi? Hiç kimse kusura bakmasın. Bu hayır verenlere teröristsiniz demek değildir. Bu hayır çıkarsa bir maliyeti var demektir. Ve bunu söylemek siyaseten hem doğru hem gereklidir. "Hayır" oyu vermek sizi terörist yapmaz ama bilin ki tüm teröristler "Hayır" oyu verecek.