Tarihi 18 Ocak 2023

Pencere!

EN çok mavi anılırdı renklerin içinde, saman yüzlü çocuklar arasında bile.
Kırmızı renkli belediye otobüslerindeki küçüklerin büyüklere gösterdiği saygı okullarda öğretildiği gibiydi.
Çiçekler fışkırırdı aydınlık öğretmenlerin gözlerinden.
Çocuklar kitap kurdu; öğretmenler çocukları da kitap gibi okurdu.

***

Güzel sözlerin hatırlı komşuları için kapılar açık dururdu.
Her mahallenin bir delisi olurdu da herkes ona deli olurdu. Gönül kumbarasını sevgiyle doldururdu insanlar.
Açın halinden anlardı toklar, hasta ziyaretine eli boş gidilmezdi.
İnsanlık el üstünde, aynı şarkılar söylenirdi aynı gökyüzünün altında ve en çok da umudun şarkısı; "Yıldızların Altında."

***

Camdan cama bakışırdı gençler, ahşap evlerin arasındaki daracık sokaklara yakışırdı akasyalar.
Zarfından kuşlar çıkan mektuplar gönderilirdi, yürekten yazılmış.
Herkesin bisikleti yoktu, "bir tur atsın" diye arkadaşına bisikletini verenler arkadaşlığa can verenlerdi.
"Yabancı dil" o zaman da değerliydi ama "yalancı dil" böylesine popüler değildi.

***

Telefon yok televizyon yok, evlerde pilli radyonun sesi. Sobaların üzerinde fokurdayan çaydanlığın buğulu nefesi.
Çocuklara günün bittiğini söylerdi güneş, duyan kim! Akşam ezanından önce eve dönmeyen çocuklara babaların geçici öfkesi.

***

İnsanlıkla ölçülürdü şeref, servetle değil.
Delikanlılar sokaklarda tarih gibi dururdu, en çok da sokak lambalarının altında.
Ömürlük aşklar ahşap duvarlara çivilenirdi evlilik fotoğraflarıyla.
Yürekli insan çoktu, yemin ederim ki böylesine uyuşturucu bataklıkları yoktu.

***

İstediğimiz gibi olmadı dünya.
Şimdi görünenden daha acımasız sokaklar, görünmeyenden daha kirli.
Bilinenden daha kötü insanlar, bilinmeyenden daha tehlikeli.

***

O yüzden her zamanki gibi geçmişin köklerine tutunuyorum, köprü altındaki adamların bile çocukları koruyan bakışlarında!
Hayatın ölümü anladığı yaştayım ama maziyi hatırlarken sanki yarım yüzyıl öncesinin en başlarında.

***

Şimdi nefret, şiddet ve para hırsı, insancıl düşüncelerin önünde kara bir perde!
Ve bizler hala geceleri gökteki bir yıldızın ışığına bakıp aydınlık düşler kuruyoruz, nostaljik pencerelerde!

Bir kader fırtınası
Aramızdaki savaş
En deli anıları
Siliyor yavaş yavaş

Kendini ele verir
Kalbi kırık sevdalar
Sönmeye çeyrek kala
Yıldızlar böyle parlar

Aşk da yenilir
Zamana karşı
Kal diyemem ki sana
Git hadi git
Bazen alışmak
Kıymaktır aşka
Alıştık ve kaybettik
Hakkı YALÇIN

MUTLULUK TAKVİMİ
Burnunu bir bebeğin ayaklarında gezdir.
Sipariş yemekten uzak dur.
Hazırda yara bandı bulundur.

Şiir okuyan yürekli martıların yerini parsayı toplayan kargalar aldı.

Sonuna kadar!
Uyuşturucu insanların beynini nemli tuzluk gibi tıkar.
Uyuşturucu insanın ömrünü yakar da sadece aldığı paraya bakan şerefsizlere o gurur yeter!
Aslında hüzünlü bir hikayedir bu.
Film bir mahalle ortasında başlar;
"pardon bir nefeslik ölüm ödünç alabilir miyim?" Başladığı gibi biter.
Not: Yetkililer ayağa kalkana kadar uyuşturucu konusunda yazmaya devam edeceğim.