Tarihi 1 Kasım 2022

Ürkek gözler!

ÖNCEKİ gün İstanbul'u dolaştım.
İnsanların yüzündeki mutsuz ifadelere baktım, denizin dalgalarına.
Yarısı durulmuştu insanların yarısı kuşkulu gözlerle ürkek bakıyordu.
Kimileri ölen bir günü yolcu etmiş, kimilerinin gözlerinde rengi kaçmış bir ömür.
Umutların pili çoktan bitmiş.
Birkaç kişiyle kısa sohbetim oldu, baktım ki insanlarda maviler kayıp.
Çoğu mucize bekliyor hayattan, ayakları olmayan bir atın terkisinde!

***

Eskiden de dolaşırdım bu şehri.
Seyyar tiyatrolar geçerdi şehrin orta yerinden, gerçek sanatçıların adı geçerdi, radyoların içinden.
Kırkbeşlik plaklar zamanı. Şarkıcıya "sanatçı" denirdi bir televizyon dizisinde boy gösteren içi boş insanlara değil.
Delikanlılar afiliydi saksılar karanfilli, aşıklar o ağacın altında buluşurdu.
Bir anlamı olurdu şarkıların, en güzel hikayeler çiçekçi kadınlarda olurdu.
Çiçekler kadınlardan güzel, kadınlar çiçeklerden renkli.

***

Bu mevsim, sırtlarında kömür küfeleriyle insanlar geçerdi mahallelerin orta yerinden, insanların içinden kötülük geçmezdi.
Sılada bir evin bacası olurdu türküler, insanlar bazen de öyle ısınırdı.
Köstekli cep saatleri zamanı, insanlığın paranın üzerinde işlem gördüğü yıllar.
Her sokaktan bir satıcı çıkardı çocukların önüne.
Satıcılar çocuklardan garip, çocuklar satıcılardan masum.

***

Sofralarda herkese yer çoktu şüpheye ve fitneye yer yoktu.
Ahlaksızlığı güncelleştiren teknoloji hayatımıza girmemişti daha!
İnsanlar doğuştan kiracıydı da sahibi bilirlerdi yaşadıkları şehri.
Kiracılar ev sahibinden zarif, ev sahipleri kiracılardan anlayışlı.

***

Alnı yere değmemiş yiğit arkadaşlarımız vardı hiçbiri kalmadı.
70'li yıllardan bir fotoğrafım vardı onu da bulamıyorum.
Desenize memleketi kurtaran resimlerimiz bile mazide kalmış.

***

Ne düşlerimiz vardı gençliğimizde, hiçbirini gerçekleştiremedik.
Yenemediğimiz korkular bizim kaybeden yanımızı temsil ediyor.
Kaybettiğimiz hayat aslında! Bizleri ayaklar altına almak için çabalayan hayat.

***

Elimizdekileri korumayı öğretirken; farklı renkler icat etmeyi unutturan hayat.
Bizleri yoldan çıkaramadığı için hırsını bizden çıkaran hayat.
O yüzden sokaklardaki insanların ürkek gözleri, bizim gözlerimizdir belki

Sen kaçan uykumsun
İkinci ruhum
Bir iç titremesi
Hassasiyetim
Gönüllü sürgünüm
Kendi sevdamda
Mahrumiyetim
Mahremiyetim

Senin gözlerinde
Kırık ışıklar
Sebebi ben miyim
Korkularının
Yazıl kaderime
Bir mühür gibi
Kaçıncı şahsıyım
Duygularının
Hakkı YALÇIN

MUTLULUK TAKVİMİ
Emniyet kemerini tak.
Elini sık yıka.
Fanatik olma.
İş bitmeden ödeme yapma.

Kuşların bir metre yakınındaki kediler bile heyecanlanmıyor artık.

AYNEN BÖYLE!
Türk ve Yunan psikologlar kendi aralarında sohbet ediyorlardı.
Türk psikolog Yunanlıya sordu.
"Yunanistan'da iyimserlerle kötümserler ne yapıyor?" Yunanlı cevapladı. "İyimserler çalışıyor kötümserler Türkçe öğreniyor. Peki ya sizinkiler?" Türk psikolog cevapladı. "Bizde iyimserler köşeyi döndü, kötümserler Arapça öğreniyor!"