Tarihi 19 Kasım 2021

Dolar!

CEPLERİNDE bir doları bile olmayan insanların, dolar yükselince ellerini ovuşturduklarını ve sevinç çığlıkları attığını görüyorum.
Memleket yan yatsa umurlarında değil.
Yükselen doların ucunun kendisine nasıl dokunacağının farkında ama siyasi hıncı bu duyguları emrediyor.
Çok parası olanların doların getirisinden aldığı keyfi sormayın bile.
Onlar görkemli villalara sükseli otomobillere dolarla geldiler.
Ne garip bir dünyadır ki aynı mesleğe sahip olduğumuz insanların içinde bile bilmem kaç milyon dolarlık servete sahip olanlar var.
Belki de onlara Amerika'dan valiz valiz dolar taşıyor birileri.
O yüzden doların yükselmesinden duyulan mutluluğa inat, geçmişte yazdığım bir yazıyı yeniden yayınlama ihtiyacı duydum.

***

Oturduğum evin önündeki parkta gündüz vakti iki arkadaş sohbet ediyorduk. Arkadaşımın tanıdığı biri yanımıza geldi, oradan buradan derken meseleyi dolara getirdi.
"Dolar ve Euro ne güzel yükseliyor!" dedi. "Mutlu mu oluyorsun?" diye sordum "evet" diye karşılık verdi.
"O zaman sen alçalıyorsun!" dedim.
Maskesinin görünen tarafıyla yüzü morardı, ahlaksızlığa para biriktiriyordu galiba. İyiyim hoşum da kansızlığa yüz vermeyen hallerim de çoktur.
Suskunluğunu sürdüremedi ve çekti gitti.
Arkadaşım; "ne güzel tanımlıyorsun böylelerini" dedi.

***

O adamın belki bankada doları vardı veya yoktu. Belki iktidara karşı siyasi hırsı vardı da meydanlarda yapamadığını dolarla yapmanın hayalini kuruyordu.
"Böylelerinin yere düşen insanı kaldırmak için kolları geri çekiliyor da parayı görünce nasıl uzuyor kim bilir!" dedim.
Arkadaşım da onayladı.

***

O sırada göz hizamda hayatını çöpten toplayan bir delikanlı vardı ona baktım.
Böylesine bir hayatın zorlukları bile ona vız geliyordu da onun zeytin ekmekle beslediği hayatı kim düşünürdü acaba?
Doların Euro'nun yükselmesiyle ellerini ovuşturanlar mı?
Doların yükselmesinin en çok böyle insanların hayatında yara açtığına emindim. Hayatını çöpten kazanan adamın komşusunun evi yanarken kendi canı pahasına yardıma koşacağından da hiç şüphem yoktu.

***

Ölene kadar herkes hayatının sahibidir, o yüzden misafir adabını yitirmemek gerekir. Ve o yüzden bu kadar "paralanmaya" gerek yok.

***

Bir yerde okumuştum; "zenginlik belki de en iğrenç yoksulluktur" diye.
Parayla ölümüne sözleşme yapanlar için bu cümle iltifat yerine geçerse hiç şaşırmam!
Hele kolay zengin olanlara ve yükselen dolarla alçalanlara!

Mutluluk Takvimi
Mutlu olmak için sebep yarat.
Kredi limitini aşma.
Oltayla balık tut.
Talih oyunlarına güvenme.

Bir zamanlar can bildiğin
Yabancıyla bir tutulur
Adına yemin verdiğin
Unutulur unutulur

Nerde gözlerde tütmeler
Kapıyı vurup gitmeler
Sabahı sabah etmeler
Unutulur unutulur

Vefa bilmez hiçbir veda
Yorgun güneş vurur cama
Unutamam dersin ama
Gözün gibi bakanlar da
Yananlar da yakanlar da
Unutulur unutulur
Hakkı YALÇIN

Eski sokaklar kadar yaşlı olmalıydı çocuklarımızın parkları.

Garip hukuk!
Kadın ölümlerinin önünün kesilmemesinin birçok nedeni var.
Öldürülen kadının bedenine eski sevgilisi tarafından saplanan sayısız bıçak darbesini "tutkunun darbeleri" sayan mahkeme kararını hatırlıyorum.
Ve bu tutkunun gerekçe gösterilip o katile indirim yapıldığını.
Hala ayakta duran bu hukuk böyle erkeklere cezai indirim sağlamak için çırpınıyorsa, o ülkede kadınların hayatından her zaman endişe duyulur.
Ne acıdır ki böyle bir hukukun şöhreti de dünyanın en ücra köşelerinden bile duyulur.