Tarihi 1 Ekim 2021

Gençlik

SOKAKLARDAKİ gençlere bakıyorum, gözlerinde ışık olan o kadar az ki!
Her yıl yeni bir üniversite açılırken, kapıların yüzlerine kapandığı üniversite mezunu o kadar çok ki!
Sabah kalktıklarında bulamadıkları umutlarını astıklarıyla kalıyorlar gözlerini kıstıklarıyla!

Yıllar önce üniversite mezunundan mektup gelmişti.
"İş arıyorum. Hangi kapıyı çalsam bir sebep sonuç ilişkisi aranıyor nedense.
Eğitimim yeterli hayat konusunda tecrübeli sayılırım.
Aydın bir Türk genciyim, namuslu her insan gibi çalışarak hayatımı kazanmak istiyorum."

Mektubun arkası da vardı.
"İyi ve doğru olduğumu kimlere kanıtlayabilirim. Tecrübe kazanmak için çalışmam gerektiğini nasıl anlatabilirim?
Bir erkeğin sabahları umutsuzca uyanmasının nasıl olduğunu kim düşünür?
Ciğerimi mi tüküreyim?
Kötü yollara mı sapayım?"

Aradan yıllar geçti de o delikanlı ne haldedir şimdi? Ömründen kaç yılı kim vurduya gitmiştir.
Onları uzaktan izlemek yerine içlerindeki duyguların derinine inmek gerekiyor ama hayat herkesi bir kavganın içine iteklerken nasıl olacak bu iş?
O yüzden parasız yatılı bir yalnızlıkta o gençlerin yaraları açıkta, gülleri çoktan solmuş!
Bizim gençliğimizdeki kadar masum değil bu dünya.
Çakallara hayat var, uyuşturucu kaçakçılarına ya da "hamili kart yakınımdır" zalimliğine.
Ayrıca adı üstünde delikanlı.
Başını derde sokmadan yaşamanın gururu herkese nasip olmuyor artık.

Telefonlara mesajlar geliyor, "zaman daralıyor, hemen bir İpad satın alın!" Tüketim altın çağını yaşarken gerisi inleyen nağmeler!
Babalar o çocukları nasıl okuttu kim bilir ve okul bitince dertlerinin biteceğini düşündüler.
Oysa bu ülkede biterken başlayan dertler en çok onurlu babaları ezer.
O babaların gözleri restoran camlarını sıyırıp geçerken, çocuklarının boğazından geçmeyen onların boğazından geçer mi?

Durumu idare etmek gerçeğinin hükmü olmadığı zaman "bıçak kemiğe dayandı" denir.
Bu acımasız dünyada yeni dengeler üretmenin imkansız olduğunu bildiğimizi halde umut her zaman beklenir O gençleri ne zaman görsem, hepsine iyi dileklerle ve sevgi dolu gözlerle bakarım.
İçimden bir avuç umut bir tutam gülüş bırakırım giderken.
Onların gözlerinde kendi gençliğimi gördüğüm için belki.

Mutluluk Takvimi
Hazırda yara bandı bulundur.
Uyuşturucuyla aktif mücadele et.
Konserve kutusuna çiçek ek.
Okul arkadaşlarının izini bul.

Her aşkın sonunda
Bir sürgün yedim
Hayat kavgasında
Her gün acıktım
Kader tokadını
Küçükken vurdu
Hayatım boyunca
Hep yokuş çıktım

Her sabahın seher vakti
Umutları yola serdim
Bugünlere gelmek için
Harcanmış bir ömür verdim

Tek sabıkamı aşkta yedim
Beni günahsız yere astılar
Katilimi bulamadı yargıçlar
Suçlular sırra kadem bastılar
Hakkı YALÇIN

Hafızası balık olanın geleceği de bulanık olur.

Biz izin verdik!
Bizim Yeşilçam filmlerimiz samimiyetin, komşuluğun ve namuslu düşlerin filmleriydi. Herkese kucak açan aile filmleri.
Hiçbir önyargı yoktu ayrımcılık yoktu, toplumu ayakta tutan bütün değerler oyuncularda da mevcuttu izleyicilerde de.
Her filmde kendimizden izler bulduk ama sonrasında televizyon dizileriyle sömürüldük.
Halimiz ortada ama biz izin vermesek kim yapabilirdi bunları?