Tarihi 3 Eylül 2021

Taş!

GEÇENLERDE yaşadığım evin önündeki parkta adamın biri, "ağır meseleleri de yazsana" dedi.
Bizler tanımadığımız insanlara "siz" diye hitap ederken adamın tarzını yine de hoş gördüm.
"Ağırlıktan kastınız nedir?" diye sordum, "siyasi meseleler" diye karşılık vardı.
"Ben insan hikayelerini tercih ediyorum" dedim" ardından da "siyaset okumak istiyorsanız yüzlerce yazar ve ekran hokkabazı mevcut" diye cümleme ilave yaptım.
Bir an sustu bu kez ben sordum. "Bir anne üç gündür ağzına lokma koymadığı için açlıktan bayılırsa ne olur?" Verdiği cevap utanç vericiydi; "açlıktan kim ölmüş!" "Açlıktan ölmesi mi gerekiyor?" dedim, hala zalim ruhunda inat etti, "ben açlıktan öleni görmedim!" İnsanların açlıktan ölmeleri değil doyurulmaları gerekiyor" dedim de kime dedim.
Aldığım cevaba bakın; "onları ben mi doyuracağım!" "O halde bekleyin" dedim, "o insanların açlıktan ölmeleri an meselesi."

Adama yazı mahallimde gezintiye davet ederken yapılan haksızlıklardan birini daha gözüne sokmak istedim.
Bundan yıllar önce bir delikanlı Beyoğlu'ndaki barda boğazı kesilerek öldürülmüştü.
Aradan geçen onca yıla karşılık gencin ailesi katilin bulunacağını umuyordu ama arkası güçlü sanık beraat etmişti.
Barış Dönmez adlı gencin annesi adalet isterken, "oğlum geri gelmeyecek ama başkaları böyle acı yaşamasın" diye haykırırken en utanç verici savunma biçimi de anneye yüklenmişti.
"Anne olsaydın da çocuğunu bara göndermeseydin!" "Doğru söylemişler" deyince kan beynime sıçradı.
"Ben aynı dili konuştuğuma inandığım insanlar için yazıyorum" dedim, "sanırım sizin aradığınız yazar ben değilim" diyerek kendisini yolcu ettim.
Giderken arkasından baktım, yerden aldığı taşı parkta uyuklayan bir köpeğin üzerine attı ve gitti.
Köpeğin korkarak kaçmasından duyduğu mutluluk onun gibiler için hayat felsefesiyken, adama harcadığım zamana acımadım dersem yalan olur.

Atlar koşmadığı zaman da attır, köpekler havlamadığı zaman da köpek.
Ama insanlar sadece konuşabildiği için insan değildir.
Sokak köpekleri kendilerine taş ve tekme atan insanları neye benzetiyordur acaba?
O eylemi yapan ve adına insan denen canlıların o köpeklerin gözlerine bakmaları rica olunur.
Çünkü uçan ve ses veren her canlının hayatı kayda değerdir.

Kelimelerden kurduğum bir evde yaşıyorum 35 yıldır.
"Tırnak" içinde yavru kedilerim var, (parantez içinde) sokak köpeklerim.
Güz bahçelerim de var söz bahçelerim de onlara gözüm gibi baktım.
Çocukları taşır yük trenlerim, mavi cümlelerimi de sadece çocuklara rezerve ettim.

Bilinmelidir ki insanı sadece ölüm terbiye etmez, yaşarken bunu başarmak gerekir.
Bana atamadığı taşı köpeklere atarken değil.

Mutluluk Takvimi
İstediğini değil gerekeni al.
Sebzeli omlet yap.
Asansörde telefonla konuşma.
Maskeni çıkarma.

Özgürlük tutkusu
Sarar herkesi
Uyuyan kalplerin
Uyandığı gün
Sokaklara sığmaz
İsyanın sesi
Bıçağın kemiğe
Dayandığı gün

Sabırlar tükenir
Gün gelir elbet
Yumruklar sıkılır
An gelir elbet
Bizim de sesimiz
Duyulur elbet
Bıçağın kemiğe
Dayandığı gün
Hakkı YALÇIN

Bu ülkedeki masum suçlular, ihtimaldir ki ölünce tahliye olur!

Sifon!
Magazin aleminde üç kuruşluk şöhretleriyle kendilerini pahalıya satan kadınlara bakıyorum.
Erotik pozlar veriyorlar da sosyal medyadaki hayran kitleleri de onlara bayılıyormuş.
Sanatın yetenekle ilişkisi tiyatroların kapatılmasından sonra kayboldu.
Televizyon dizilerindeki zibidilerle paralı erkek peşinde koşan kadınlar şimdi sanatı da yönlendiriyor medyayı da.
Birileri kendi fotoğraflarını çeksin, birileri onların ağız kokusunu çeksin.
Ben onlar için sifonu çekiyorum.