Tarihi 31 Ağustos 2021

Tahıl taneleri

Kzaman sonra İstiklal Caddesi'nde yürümek istedim.
Gitar çalan ve içindeki hüznü söylediği şarkının nakaratında toplayan bir genç kızın başına toplananlar vardı ama kızın önündeki gitar kutusunun içi boştu.
İnsanlar içlerindeki boşluğu sadece izlemekle dolduruyordu artık.
Ya da emeğe saygının tanımı değişmişti bizler görmek istemiyorduk.
Genç kız şarkıdaki öykünün sonunu getirdi, ben gitar kutusuna gönlümden kopanı koydum.

20'li yaşların ortalarında, kumral gülümsemesiyle çiçeğini bekleyen romantik kız gibi göründü bana.
Oysa ekmeğini bekliyordu verdiği emeğe mahsuben.
Ben sonraki şarkıyı bekledim, bu defaki şarkının konusu alıp başını gitme isteğiyle ilgiliydi.
Yaşanmamış uzakları ararken, kendisine kurulan tuzaklara sitem gönderiyordu sanki.
Şarkı bitince bu defa genç kızın önündeki şapkanın içine paralar atılmaya başlandı.
Gitar kutularının üstünün açık kalmasının sırrı da buradaydı.
"Beni doldurun!" Genç kızın ayaktaki müzisyen duruşu bile bunun için haklı bir gerekçeydi.

Genç kızda gökyüzünde azalan kuşları gördüm, gerçek emekçiliği.
Onu dinleyen insanlara bakınca iyiyi de gördüm umarsızı da.
Kızın sesinde kalite, şarkısında başkalık vardı, eminim ki sokaklarda da olsa ondaki yeteneği keşfedecek birileri olacaktı. Bugün olmazsa yarın!
Son şarkısı için de gitar kutusuna hakkını koydum ve yürüdüm.

Onlar kendilerini izleyen maskeli insanların gözlerinden gönül kırıntılarını toplar. Onlar ekmeğini taştan çıkarırken gitar kutularının içindeki tahıl tanelerini toplar.
O tahıl tanelerinden ekmek yapar, o ekmeği kazanmak için de sanat yaparlar.
Hayatın kutsallığına mahsuben!

O sırada magazin aleminde zengin erkekleri baştan çıkaran haysiyetsiz ünlüler geldi gözümün önüne.
Onların dünyası paranın ekseninde döner. Onlar sadece şöhretin ve nafakaların kaymağını değil, bataklıkta buldukları parayı bile yer.
Enayi erkeklerin gözlerinde değerleri çoktur da arsızlıkta soysuzlukta üstlerine yoktur. Onları sorgularken aslında onları yaldızlayan medyayı ve arkasında duran insanları da sorgulamam gerektiğini düşündüm de kimin umurunda!

O sırada arkama baktım, kız hala gitar çalıp şarkı söylüyordu.
Hala ekmeğinin yankısı emeğinin tınısı geliyordu kulağıma.
Genç kızlığını rutubet kokan fabrikalarda harap ederken, ailesini geçindiren ya da kardeşini okutan gençliğimin fabrika kızları gibi.
Not: Bu yazıyı harama el uzatmayan tüm onurlu kadınlar adına yazdım.

Mutluluk Takvimi
Yaşlı insanları sıcaktan koru.
Sokak hayvanlarını susuz bırakma.
Eve girince duş al.
Vapurla yolculuk et.

Koşarak çıktığın
Merdivenlerden
Ağır adımlarla
İnmen gerekir
Anılara bile
Fark ettirmeden
Bu yangın yürekte
Sönmen gerekir

Ben almışım aşkımı
Dik başımla giderim
Bu hasret yağmurunda
Islana ıslana
Yemin billah olsun ki
Kaç ömürse öderim
Kaderin omuzuna
Yaslana yaslana
Hakkı YALÇIN

Dünyanın en değerli savaşı barış üzerine olmalıydı.

Can düşmanları!
Ankara Ayaş ilçesinde yan yana dizilmiş köpek ölüleri.
İnsanlıktan nasibini almayanlar tarafından zehirlenmişler.
Can almanın bazılarına nasıl keyif verdiğini söylememize gerek yok.
Çünkü onların Allah'ın yarattığı canlılara saygıları yok.
Onlar taciz edilen çocuklar için kılını kıpırdatmayan, katledilen kadınlar için parmak oynatmayan can düşmanları.
Ve o kadar çoklar ki!