Tarihi 17 Şubat 2021

Korku iklimi!

R yakınım pandemi aşısı olmaya giderken mahalleden biri "aşı olmayın" dedi, "niye?" diye sordum. Çin aşısı tehlikeli" diye karşılık verdi.
"Sen doktor musun?" diye sordum bu kez.
"Hayır ama sosyal medyada neler yazılıyor neler!" "Ben hayatımı sosyal medyayla sürdürenlerden değilim" diye karşılık verdim.
Sonra yanındaki aldı sazı eline, "aşı falan değil serummuş" dedi.
"Sağlık çalışanlarına saygısızlık ettiğini düşünmüyor musun?" dedikten sonra "sen nereden biliyorsun?" diye sordum.
"Öyle diyorlar!" dedi.
"Kim diyor?" "Bilmem televizyonlarda falan!" "Akşamları yatmadan önce televizyonların altını temizlemeyi unutma" dedim ve konuyu kapattım.

***

Bilmeden konuşmak herkesin harcı. Korku ikliminde içinde bilgi barındırmayan cümleler daha çok itibar görüyor çünkü.
Doktorların konuşmadığını cahiller konuşuyor üstelik bunları ekranlara çıkarıyorlar.
Sanırsınız ki insan hayatıyla çok yakından ilgileri var.
Hayır! İnsanlıkla aralarındaki mesafeyi kısaltmak için sosyal medyada uzun uzun yazıyorlar, popüler olmak için ekranlarda durmadan konuşuyorlar.

***

Onlar sayesinde öyle bir nefret piyasası oluştu ki sevginin önüne kocaman duvarlar örülüyor. Biz buna kötülüğün yapılanması diyoruz.
Herkes hayata bir imza atmak için gelir ya bazılarının imzası da böyle!
Biz buna sevgisizliğin saldırısı diyoruz,

***

Biyoloji profesörü James Bonner'in bundan 60 yıl önceki iddiasına bakın.
"2060 yılında dünya topraklarını tarıma daha elverişli hale getirmek çiin çölden ibaret olan araziler okyanus sularıyla beslenecek." Okyanuslar kalırsa tabii.
İnsanların yürekleri çöllerden daha kurak artık.
Üstelik bırakın eti, birbirlerini yiyecek kadar da vahşileştiler.
Böyle konular kimsenin ilgi alanında değil.

***

Gündem yaratmanın her şeyden değerli sayıldığı bir düzende "insanlığın önünü açın" diye bağırsak duyulmaz.
"Açılın falanca manken Mısırlı sevgilisiyle geliyor" deseler izdiham yaşanır.
Popüler olmak sudan ucuz ama onları itekleyen bir sistemin varlığını da kimse inkar edemez.
Bizler çocuklarımıza bir çocuğun nasıl yaşatılacağını öğretiyoruz televizyonlar nasıl öldürüleceğini.
Bizler çocuklarımıza sevgiyi ve saygıyı öğretiyoruz televizyonlar kötülüğün ve kolay zenginliğin her halini.
Böyle bir düzende bilinçaltına yüklenenlerin önünü kesmek kolay mı? Böyle bir ülkede "her şeyi bilenlerin" hiçbir şey olmadıklarını anlaması mümkün mü?

***

Mesele aşı meselesi değil, mesele bilmeden konuşmak meselesi.
Yoksa aşıya bile ihtiyaç duymayacak kadar bilinçli korunmayı seçtiğim için pandemi korkum da yok ölüm korkum da.
Bu saatten sonra neyimi alır bu hayat? Canımı mı?
Buyursun! Bizler her gün suya yazdık yazılarımızı yarın çorak topraklara yazarız.
Bizlere susuzluk değil bilgiye sığınmayanların yaptıkları saldırılar dokunur.
Bir zamanlar su içenlere dokunmayan yılanlara, şimdi denize bile düşmeden sarılanlar dokunur.