Tarihi 12 Ocak 2021

Mahsuben!

R yerlerde aç kalan açıkta kalan çocuklar vardır da o çocukların çığlıklarına kulak kabartan var mıdır?
Gemisini kurtaranın kaptan olduğu denizlerde çocuklar küçük balıklardır belki de!
Televizyon reklamlarında asla yiyemeyecekleri gıdaları onların gözlerine sokanlar için çocukların açlığı mesele bile değildir.
"Açlıktan kim ölmüş?" sözü boşuna söylenmemiştir.
Öldükten sonra çocukların seslerinin duyulmayacağına mahsuben

***

Kötülüğün kontenjan boşluğunu dolduran insanlar için çocuklar bir şey ifade etmez.
Onlar için taşınmaz mallar insan canından değerlidir.
Kötülüğün ve haram kazancın banka çeklerine ellerini açanlar yüreğini çocuklara mı açar?
"Vicdan insanın kara kutusudur para kutusu değil" sözü boşuna söylenmemiştir.
Sadece parayı sayanların insan sayılmayacağına mahsuben!

***

Bundan 8 yıl önce Türkiye'de 273 bin dolar milyoneri vardı, şimdi ikiye katlamıştır.
Dolar yükselince çığlık atanlar aç çocukların sesini mi duyar?
Duysa ne yazar! Bencilliğin altın taslarından su içmenin şekli mi değişir, haram kazancın yolları mı?
"Zenginler acıkınca yoksulları yer" sözü boşuna söylenmemiştir.
Sadece midelerin değil gözlerin bile doyulmayacağına mahsuben!

***

İnsanları bazen parayla bazen şöhretle sınar hayat.
Birilerinin cebindeki para çoğaldıkça insanlıkları azalır.
Biz buna "karakter" deriz!
Kadınların erkeklerden haysiyetli davrandığı bir ülkede o karaktersiz erkekleri her yerde görürüz.
"Parayı domuzun boynuna takmışlar da 'domuz ağa' diye çağırmışlar" sözü boşuna söylenmemiştir.
Para ve şöhret sarhoşlarının ayılmayacağına mahsuben!

***

Bu ülkede çocuklar için dik başlı duruş yoktur.
Peki, "virüsle mücadele ederek geçen zaman diliminde, insanların daha bencil olduğunu düşünüyorum" cümlesinde haksızlık var mıdır?
Zannetmiyorum. Bu yazıyı küçücük yaşlarında hayat mücadelesi veren çocukları işaret etmek adına yazdım.
O güzelim çocuklara kıyılmayacağına mahsuben!

Mutluluk Takvimi
Korkularını yenecek bilgiye sahip ol.
Vazoya çiçek koy.
Mecbur kalmadıkça asansörü kullanma.

Çiçek satıyordu
Oturmuş yerde
Elbisesi kirli
Saçı beyazdı
Sevdiği dostları
Kim bilir nerde
Görse de kimseler
Tanıyamazdı

Toprağı kurumuş
Kırık dal şimdi
Denizler içinde
Batan sal şimdi
Hayatı dilinde
Bir masal şimdi
Anlatsa da kimse
Anlayamazdı
Hakkı YALÇIN

İstanbul'a yağan yağmur; damlaya damlaya göl olur.
Gazeteciler Günü
Pazar günü Çalışan Gazeteciler Günü'ydü.
Kıt kanaat yaşayarak çalışan ya da hayatını kaybeden dürüst gazetecileri düşündüm, onlara karşılık milyon dolarlık villalarda oturan hokkabazlara baktım.
Her zaman söylerim; "onurlu bir gazetecinin asla milyon doları olamaz." Varsa ruhunu bile satmıştır.
İsteyen onların mal varlığını da sorgulasın, yüreklerdeki sabıka kayıtlarını da.
Onlar da bir cümleyle ortalığı ayağa kaldırsın ya da şerefe kaldırsın kadehlerini. Nasılsa bu ülkede "şeref" 5 harften ibaret!