Tarihi 24 Aralık 2020

Mevzubahis!

Kağıt mendil bilmeyen zamanlar, 45'lik plaklar, arkadaş ıslıkları. İstanbul'a gelen insanların üzerindeki memleket kokuları.
"Paran olunca ödersin" diyen mahalle bakkalları.
Sabahları dedikoduya değil günaydına açılan pencereler, iki balkon arasına kardeşliği asan insanlar.
Vicdanları iflas edip ahlaksızlığı geçim kaynağı belleyenlerden değil, yoksul sofrasını bile bölüşen yakası güllü zamanlardan, komşuluktan bahsediyorum.

***

Bazı insanları televizyonda gördüğüm zaman o televizyonu camdan aşağı atmak geçiyor içimden.
Çocukluğumun radyolarını hatırlıyorum da görmediğim insanların sesi içimi ısıtırdı.
Bu demektir ki radyoların asaletini televizyonların cerahatine değişmem.
O yüzden çocukluğumun dilini arıyorum ve birbirlerini can kulağıyla dinleyen organik insanlığın elini.
Toplumun cehaletinden yararlanan filmlerin hasılat rekoru kırmadığı, kalitenin ve zarafetin beline vurulmadığı.
Malı götürmenin özne olmadığı, her türlü ahlaksızlığı yaparak popüler olanlara kurban olunmadığı.
İç boş güzel kadınlardan, hayatında kitap okumamış yakışıklı çuvallardan değil sanattan bahsediyorum.

***

Evine ekmek götürmek için ceketini satan babaları gördüm ben. Ağlamak için yağmuru beklediler de onurlarını satmadılar.
Üç kuruşluk çıkar için kimseye iftira atmadılar, sözlerini tuttular yeminlerini yutmadılar.
Herkesin insanlığın kitabını okuduğu, kimsenin kimseye "nerelisin?" diye sormadığı.
Yere düşeni tekmeleyen değil ayağa kaldıranların bol olduğu, şimdilerde pek bulamadığımız insanlıktan bahsediyorum.

***

Ağzına haram lokma koymayan dedesinin duvardaki fotoğrafına bakıp gurur duyan, çevresine duyarlı insanlık için çırpınan, gönlünü karşılıksız sevdalara açan. Anonslara bile gerek duymadan kanını ve organlarını bağışlayan insanlardan. Bu ülkede bir zamanlar fazlasıyla mevcut olan cömertlikten bahsediyorum.

***

Geçmişe uğramadan geleceğe koşamazsın. O yüzden harcadığım zamana borcumu eski güzellikleri canlı tutarak ödüyorum.
Kapıların üzerinde kilit bile olmadığı, kadınların katledilmediği, çocukların taciz edilmediği yıllardan.
İnsanları sırtından vuranlardan değil sırtına alanlardan.
Mucizeden bahsediyorum.

KİTAP KAPISI
Böyle zamanlarda en güzel eylemlerden biri kitap okumak.
Gülden Kılıç'ın Postiga Yayınlarından çıkan "Kendine Dayanıyor İnsan" adlı kitabının öznesi başka insanlara kapı aralamak.
İnsanların hikayelerinin içine girip kaybolmak belki.
Virüse bağımlı yaşıyoruz diye bu duygulardan vazgeçecek değiliz.
Kitapta o kapıyı araladım usta bir cümle çıktı karşıma. "Kışın geceler uzun olur aşk son demine kadar yaşansın diye." Ben de kendi notumu gönderdim, "virüslerin etkisi uzun olur kitaplar son satırına kadar okunsun diye."

MUTLULUK TAKVİMİ
İncitmeden iyilik yap.
Çöpleri ayırıp boşalt.
İndirimli satışlara asla güvenme.

Sil baştan demek kolay
Unutmak zor
Bu hayat her zaman
Bildiğini okuyor
İhtimallerde yoksan
Bari aşkı hatırlat
Bu kalbi sevmek için
Taşıyoruz be hayat
Bizim neyimiz noksan
Ömrümüze ömür kat
Biz zaten ölmek için
Yaşıyoruz be hayat
Hakkı YALÇIN