Tarihi 26 Ağustos 2020

Dünün çocukları

HAYATIMDA beni en çok etkileyen filmlerden biridir Love Story.
1970 yılında Amerika'yı ve Avrupa'yı kasıp kavurmuştu bir yıl sonra bizim sinemalara geldi.
Biletler karaborsaydı, sinemadan çıkanların çoğu ağlıyordu.
O zamanlar farklıydı insanlar, yoksul insanlar zenginlerden daha çok kitap okurdu.
Uyanmak için okunurdu kitaplar uyumak için değil.
*****
Doğdukları yere benzerdi herkes, Anadolu'dan gelenler kara trenli türkülerini de yanlarında getirirdi.
Lahmacun çocukluğumla birlikte girdi İstanbul'a.
Koltukaltına takılmış iki kapaklı tahta kutunun içinde iki lahmacun birbirine yapışık satılırdı.
Sokaklarda yenirdi en çok, sonra "aile salonumuz vardır" levhalı kebapçılara girdi.
Restoranlarda "aile salonumuz vardır" ayrımcılığı yoktu.
İstanbul'a göç zamanıydı o yıllar hemşericilik de yoktu.
Nuri Sesigüzel ve Ahmet Sezgin atbaşı giderdi türkülerde; "Fırat kenarında yüzen kayıklar."
*****
İstanbul'un her köşesinde tiyatrolar gazinolar olurdu da gecekonduda yaşayan kadınların bile gidebildiği özel matineler düzenlenirdi.
O matinelerde eğlence çoktu ama hicaz şarkılarda annelerin gözleri iki dağ gölü.
Herkesin dilinde "Fikrimin ince gülü." İnsanlar "Niçin baktın bana öyle" şarkısında aşka bakardı, "Yeşil gözlerinden muhabbet kaptım" derken başka bakardı.
"Ham meyveyi kopardılar dalından" derken asker taşıyan kara trenlerin yasını da katarlardı şarkılara.
*****
Umulmadık zamanlarda kulağımıza bir şarkı fısıldanır bazen.
Çocukluğumuzdur o şarkı gençliğimiz, bir sokak lambasının altında kar tanelerine avuç açmak.
O şarkıda özgürlük vardır, geceleri korkmadan oynadığımız oyunlar, kapı eşiklerine serilen kilimler, çinko damlı gecekondularda bulduğumuz huzur.
O şarkıda emeğe saygı vardır, sabah vardiyaları akşam çıkışları.
O şarkıda namus vardır, köprü altındaki adamların bile çocukları koruyan bakışları.
Kuşlu mektuplar, güneşe koşan gömlekleri kanlı delikanlılar.
O şarkı Kol Düğmeleri'dir Fabrika Kızı'dır Resimdeki Gözyaşları'dır.
*****
Bu şehrin eski güzelliklerini görmüş, sanatın ve insanlığın inceliklerine şahitlik etmiş biri için şimdi bazı gerçekler öylesine acı veriyor ki.
Bunu özgürlüğü, zarafeti ve komşuluğu çalınan annelerin çocukları anlar.
Ellerinde sadece siyah beyaz düşleri kalanlar. Bugün bile o yılları arayan dünün çocukları.

CEHENNEM!
Nice kötü insan tanıdım.
Yıllar içinde "iyi olabilirler" diye düşündüm de gittikçe daha kötü oldular.
Ve büyük keyif aldılar kötülüklerden.
Yine de "canları cehenneme" diyemedim.
Çünkü cehennem onların içinde!

MUTLULUK TAKVİMİ
Elinin altında yara bandı bulundur.
Yalanı bağışlama.
Sonbahara hazırlan.

İnsan giderken bile
Büyük olmalı
Nerde saklanır
Gözlerde tüten
Aşk kalbinden vurulur
Sırtından değil
Nasıl aklanır
Aşkı kirleten
İkiniz bir oldunuz
Beni sırtımdan vurdunuz
İstanbul ve sen
Bekle daha söylemedik
Son sözümüzü
Yüreğim ve ben
Hakkı YALÇIN