Abdullah Avcı gibi kaliteli ve zarif bir teknik adama "yabancı" gözüyle bile bakmıyoruz.
Başakşehir'in yarattığı mucizeye "iğreti bakarken" meselemiz reyting!
Ortada emek var, para harcamadan da kaliteli bir futbol takımı yaratmanın ta kendisi var.
Ve ligin tepesinde rakipleriyle olduğu kadar sistemle de çarpışan bir Başakşehir gerçeği var.
Liderin büyüklerle arayı açıp, şampiyonluk ihtimali taşıması bile onlar için bir felaket.
Marka değeri denilen gerçek; namussuz bir katliam aleti.
Beşiktaş maçında Başakşehir'in sayılmayan golünü Beşiktaş atsa yemin olsun Cüneyt Çakır golü verirdi.
Aldığı eğitim, doğuştan aldığı terbiye ve futbol bilgisiyle eşsiz bir duruş sergiliyor.
Bitirimlik taslayarak, medyayı "senkronize" edenlere benzemiyor.
Yakasına karanfil takmasına bile gerek yok, haksızlığın karşısında bile kullandığı cümleler yeterli.
Yıllarca öfkesi yeteneğinin bir adım önünde giden Emre Belözoğlu'nun Başakşehir'deki duruşundaki başkalık özel değil mi? Emre'yi yeniden doğuran gerçeğin adıdır sevgi.
Abdullah Avcı'nın 18 yaşındaki Cengiz Ünder'i keşfetmesinin sihri kendisine teslim edildi mi?
Cengiz Ünder'e şimdiden teklif yapılarak aklını çelmek; takımın ahengini bozmak değilse nedir? Ve daha neler neler. Bunları en iyi biçimde gelecek haftalarda göreceksiniz.
Bu takımı ligin tepesinden indirmek için "aş erenleri" işaret etmek adına.