Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 14 Ekim 2020

Yannina gitti

ya da kötü, güzel ya da çirkin" diye ayırmak istemiyorum. Konu bu değil.
Ama içerideki politikayı, iç siyaseti hareketlendiren, geren, tansiyonu çıkaran dışarısıdır.
Bunu artık herkesin anlaması ve öğrenmesi gerekmekte... Bu nedenle bugün iç siyasete biraz girelim... AK PARTİ ve MHP, CUMHUR İTTİFAKI'NI oluştururken karşıda ise pek de birbirine benzemeyen 6 parti bulunmakta...
Ve TARAFLAR, SAFLAR netleşmiş durumda... İşte gelin bunu açalım biraz.
Mücadeleyi anlamak için... Adım adım gidelim...
Türkiye, Oruç Reis'i TEKRAR SAHAYA SÜRDÜ. Doğu Akdeniz'e yolladı. Yunanistan hemen isyan bayrağını açtı.
"GÖRÜŞMELER OLMAZ" tehdidi savurdu. Oruç Reis kimdi peki? Barbaros Hayreddin Paşa'nın ağabeyi... Ailece iyi iyi eğitim aldılar. İtalyancaİspanyolca- Fransızca-Rumca öğrendiler. Kısa zamanda AKDENİZ'de isim yaptı. Ünü yayıldıkça yayıldı. Bir çatışmada RODOS ŞÖVALYELERİ'NE esir düştü. 3 yıl esaret hayatı yaşadı. Sonra kurtuldu. Büyük bir AMİRAL olarak yaşadı.
ORUÇ REİS "YAŞAMA HAKKIN MÜCADELE GÜCÜN KADARDIR" dedi...
Zaten bu söz her şeyi anlatmaya yetiyordu...
Bugünü, dünü, yarını... İçeriyidışarıyı...
Türkiye son 10 yılda büyük kırılmalar yaşadı. Dünyanın tepesinde DENGE bozulduğu ve yerine yenisi konulamadığı için bu doğaldı. Ama en çok sancı çeken ülke biz olduk.
Yaşanılan operasyonları sıralayıp eski defterleri açmayacağım.
Ama 15 Temmuz'dan sonra sınır ötesi operasyon yapan ve dünyaya cevabı veren refleks de ANKARA'dan yükseldi. O tarihten sonra Türkiye, SURİYE-IRAK- AKDENİZ-KAFKASLAR ve BALKANLAR'da çok daha etkin oldu. Ve AFRİKA'da...
Haliyle yeni dengesini arayan dünyanın BATI kısmı düğmeye bastı. Türkiye'nin yaşadığı olay budur. Gerilimin de mücadelenin de adı budur... Türkiye, Oruç Reis'in sözünden hareketle "YAŞAMAK İÇİN MÜCADELE ETMEK" gerektiğini biliyor.
Bunu bilmeyen çok kişi var.
Daha doğrusu mücadele etmesini gereksiz bulan çok kişi bulunmakta...
Açalım. Güncel örneklerle gidelim. Önceki gün BOSTON MARATONU'nda patlayan bombalarla Derin Amerika'nın, RUSYA'nın dünya üzerindeki rolünü budamaya başladığını aktardım... Patlamanın iki ÇEÇEN kardeşe ihale edildiğini hatırlattım. ARAP BAHARI'ndan sonra başlayan dalganın KAFKASLAR'a kadar uzandığının altını çizdim...
Peki dün ne oldu? Şaşırmadım ama bilmeniz gerekmekte...
Çeçenistan Lideri Kadirov başkent GROZNİ'de 4 kişinin silahlarla patlayıcılarla birlikte yok edildiğini açıkladı. Öldürülen 4 kişinin başka ülkelerden geldiğini de ekledi.
Kadirov "Dışarıdan çok sayıda militanın önceden beri sızmaya çalıştığını biliyorduk. Saptadık.
Operasyon düzenledik. Öldürdük" dedi. Sürpriz mi? Değil.
Şimdi Avrupa'ya geçelim...
İsveç'in DIŞİŞLERİ BAKANI Ann Linde Türkiye'ye geldi.
AGİT DÖNEM BAŞKANI olarak söz aldı. Ve şunları söyledi.
"Türkiye'yi Suriye'den çekilmesi için uyarıyoruz. Yukarı Karabağ'da her ne kadar ateşkese varılmış olsa da yaşanan çatışmalardan derin endişe duyuyoruz..." Peki, İsveç'in Suriye'ye, Azerbaycan'a sınırı var mı? Doğu Akdeniz'e kıyısı var mı? Yok...
Devam... Oruç Reis'in DOĞU AKDENİZ'e inmesi sadece Yunanistan'ı mı endişelendiriyordu?
Elbette hayır. Almanya Dışişleri Bakanı Maas da bu konuya uzak kalamadı. "Ankara gerginliği azaltma ve provokasyon arasında gidip gelmeye son vermeli" çıkışıyla Ankara'yı uyardı... Aslında BATI CEPHESİNDE değişen bir şey yoktu. Herkes farklı farklı olaylar için AYNI dili kullanıyordu.
Suriye'de, Kafkaslar'da, Irak'ta, Akdeniz'de... Fark etmiyordu. Ve bu siyasi abluka DÖVİZ ile de tamamlanıyordu. Sanırım EKONOMİ üzerine yorum yapanlar, eleştiri getirenler, muhalefet edenler bu PARANTEZİ açmıyordu.
Görmezden geliniyordu.
Ekonomik olarak sarsılmayan ülke mi var! Herkes mücadele içinde. Yeni denge kurulmadan PANDEMİ geldi.
Sarsarak da yoluna devam ediyor.
Hal böyleyken ve siyasi çevirme sürüyorken KÜRESEL operasyon içinden DÖVİZ'i cımbızlayıp korku salmak en kolay yoldu.
Ama gerçek SİYASİ saldırıydı!
Türkiye tıpkı RUSYA gibi, İran gibi hedefti. Dünya üzerindeki rotasının değişmesi istenmiyordu.
Her kulvardan gelinirken rakamlarla kitleleri ürkütmek çok doğru bir yol değildi. Düşünün!
ABD'nin açtığı yolda İsrail ile yakınlaşan MÜSLÜMAN ülkelere bakın. Suudi Arabistan, TÜRK KRAKERİ bile ülkeye sokmuyor.
Bırakın TÜRK MALI'nı, Türkiye'de üretilen YABANCI ürünlere bile kapıyı kapattı. 10 milyar Dolar'lık piyasaya kilit vurdular. Büyük bir gelir kaybı yaşadık. Pandemi ve turizm zaten ortada. Körfez ülkeleri de bu koroya katıldı mı? Elbette geri durmaları mümkün değildi. Emir yüksek yerdendi.
Tam burada MAYIS 2019'a gidelim...
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu korumalarını da geride bırakıp kimseye haber vermeden KALAMIŞ MARİNA'da birinin YANNİNA gitti! CHP lideri bir YAT'a gidiyordu. Yatta kimin olduğu hala ortaya çıkmadı. Ama sahibi TİVNİKLİ AİLESİYDİ.
Suudi Arabistan'a hiç mi hiç uzak değillerdi. Yatın ismi YANNİNA'ydı. Tivnikli ailesinden kim vardı kim yoktu bilemem ama görüşme ilginç mi ilginçti.
Benim gibi UNUTMAMAYA özen gösteren biri için o görüşme bugüne işaret eden önemli bir adımdı! Şu an geldiğimiz noktada ORTADOĞU değişiyor, dengeler yerine oturmaya başlıyor, ancak TÜRKİYE istediğini almak için sahada mücadele veriyordu...
AK PARTİ-MHP ittifakının rotası ile CHP-İYİ PARTİ-DEVAGELECEK- SAADET-HDP uyuşmuyordu... Asla ve kat'a da uyuşmayacaktı...
Ülkeye, bölgeye ve dünyaya bakışta büyük farklar vardı. Biz bunu bilmediğimiz için DOLAR üzerinden, EURO üzerinden olayları tartışıyorduk. Oysa bakılması gereken yer başkaydı!
TÜRKİYE'ye biçilmek istenen elbiseye odaklanmak gerekiyordu.
Yapmıyorduk. Her konuda olduğu gibi yine temel meseleyi kaçırıyorduk.
Bir araya gelen muhalefet dünyaya başka bakıyordu...
İYİ PARTİ milliyetçi'ydi ama MHP'den uzaktı. NEDEN?
Türk milliyetçiliğini ayıran neydi?
Cevap yok! Saadet muhafazakar bir partiydi. AK PARTİ'den uzağa iten neydi? Cevap yok!
DEVA da GELECEK de AK PARTİ ile pek çok ortak kokuyu taşıyan partiydi. Fark neredeydi? Cevap yok! Sovyetler yıkıldı yerine denge gelemedi.
Rusya budanacak. Kurtulması zor. ABD ya tek başına ya da İNGİLTERE-ÇİN dengesiyle yürüyecek. Bunu bilen Türkiye sahada... Gereğini yapmak için de var gücüyle mücadele etmekte...
MUHALEFET ise her şartta BATI kampında kalalım, önümüze bakalım rotasında! Son 10 yılda yaşananların BATI kaynaklı olduğu unutulmazsa TABLO net olarak ortaya çıkacaktır... Birbirine hiç benzemeyen PARTİLERİ ve İSİMLERİ BATI çerçevesinde değerlendirin... Kimin, kimin YANNİNA gittiğini böylece anlarsınız.