Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 26 Aralık 2019

Hayal

KANAL İstanbul ve TOGO krizi eş zamanlı olarak ortaya çıktı diye düşünürsek yanlış yapmış olmayız sanki... İçeriden yazmayı seven biri değilim. Çok kişinin gücün gerçek merkezinde olmadığını bildiğim için çok önemli de bulmam... Iskalamam da... Ama Türkiye'de yaşananlar ister istemez herkesi kapsamakta. Sinan Aygün, Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu, CHP, 25 milyon, TOGO, kule, mühür, imar, emsal, Bülent Kuşoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu, Mehmet Ali Alan, mahkeme, başvuru son günlerde duyduğumuz önemli kelimeler... İstenen ve verilmeyen 25 milyondan söz edilmekte.
Taraflar iddialarını ispatlamakla mükelleftir.
Alan var mı veren var mı bilemem. Burası önemli olmakla birlikte başka bir noktadan bakmak istiyorum.
Sanırım KANAL İSTANBUL'da da TOGO krizinde de gözden kaçırılan bu... Gelişmelere, çıkışlara sağlıklı bakabilen çok kişi yok gibi... 25 milyon üzerinden başlayan rüzgar KANAL İSTANBUL tartışması ile birleşti mi?
BİRLEŞTİ! AK PARTİ'nin kaybettiği belediyeler üzerinden o ya da bu nedenle bir tartışma açıldı mı? AÇILDI! İstanbul ve Ankara'da tartışma başka yapılara başka şirketlere gidecek mi? GİDECEK!
Kimseyi suçlamak istemem. Kim ne dedi ne yapmak istedi bilemem. Ancak bütün tartışmaların içine AK PARTİ ve BELEDİYELERİ çekilecek... Niyet bu!
Bir de arka planda KANAL İSTANBUL hamlesi olunca ortalık savaş alanına döndü... Tartışmaların yapıldığı başladığı ve tırmandığı tarihler de ilginçtir ki 17- 25 ARALIK arası! İsteyen bu notumu daha da derinleştirebilir. Ki buradan gitmek isteyen çok kişi var! Göreceksiniz durmayacak bu türbülans... Daha ileri gitmek istemem ama "HERKESİN BİLDİĞİ SIR" gibi konuşulmaya başlandığı zamanlardan korkarım!
Kim yaptı nasıl yaptı bilemem ama ANKARA'da herkesin bildikleri şimdi konuşulmaya başlandı. Olay CHP içinde olsa da orada başlasa da hedef AK PARTİ'ye ulaşmak...
Gelelim KANAL İSTANBUL'a...
Günlerdir bakıyorum izliyorum.
Yazılanların çizilenlerin hiç biri aklıma yatmıyor. İTİRAZLARA bakıyorum...
Çevre, içme suyu, ekolojik denge, güvenlik sorunu, fazla nüfus, trafik yoğunluğu gibi tezlerle gelenler KANAL İSTANBUL'u savunanları ikna etmiyor edemiyor. Montrö Anlaşması'na göre PARA KAZANAMIYORUZ. "Süveyş ve Panama kanalları para basarken biz sadece izliyoruz" diyenler de gerçeklikten kopuk. Boğaz'a gelen bir kaptan bedava geçiş varken neden ücretli geçişi kullanıp binlerce DOLAR ödesin. Birkaç saat durur gider. Bence TÜRK DEVLETİ'nin aklını çok hafife alıyoruz. Peşinen belirteyim! Bildiğim bir şey yok... Hiç yok. Ancak tartışmaların frekansı değişmezse bileceğimiz de yok... Çünkü sloganlarla gidiyoruz... OYSA binlerce kez yazdığım gibi TÜRKİYE'nin dünya üzerindeki konumu eşsizdir. Çok ama çok değerlidir... 15 Temmuz'dan sonra TÜRK DEVLETİ söylemese de açıklamasa da NATO'dan ve ABD'nin yönettiği kulvardan çıkmıştır uzaklaşmıştır...
Bunu görmek için de gazeteci olmaya gerek yoktur... İsimlere girmek istemem ama DÜNYA ÜZERİNDEKİ GÜÇ DENGESİNİ BURADA KİMİN
TEMSİL ETTİĞİNİ BİLİRİM.
Parti parti isim isim... Kavga bunlar arasındadır! Söylenmez. İlan edilmez. Bu nedenle saldırılar başka enstrümanlarla yapılır... Olan da budur! Türkiye'nin geride bırakıp çıktığı, terk ettiği EKOL ANKARA'yı sarsmak istemektedir. Ve bu güç buradadır... Hedef ERDOĞAN'dır!
Tartışmalar büyüyünce ne demek istediğimi anlayacaksınız...
Tekrar ediyorum bir şey bildiğim yok.
Ama "KANAL İSTANBUL neden yapılır?" diye kendi kendime sormadım değil. Çok düşündüm üzerinde... Çünkü yazılanlar çizilenler bilinen şeyler... EN azından beni ikna etmiyor. Bu sebeple gelin birlikte hayal kuralım... Çünkü TÜRKİYE ABD'nin rotasının dışında artık. Bunu bildiğiniz zaman HAYAL KURMA zor olmasa gerek...
Başlayalım... Türkiye'nin son dönemde 'yedek' oyuncu değil 'asıl' oyuncu olmak istediği biliniyor. Ortadoğu'da özellikle Suriye'de dengeleri Washington aleyhine bozan ülke olduğunu görüyoruz.
Çünkü Türkiye, Akdeniz'e sınırı olan en önemli ülke. O nedenle Akdeniz'de ne planlanıyorsa, plan yapıcılardan biri olmak istiyor. Ancak son 100 yıla baktığımızda Türkiye'nin sessizliğini görüyorduk. İçerdeki sorunlar, terörle yaşamanın sonucu Türkiye oyuna hep sonradan dahil oluyordu. KATILMAYAN VAR MI? Sanırım yok...
Devam o zaman...
Türkiye'de çok özel bir proje ilan edildi. Kanal İstanbul... Ne zaman duyduk? 2011'de! Uzaktan da baksak içinden de baksak RASYONEL değil. Ne itiraz edenler ne savunanlar ikna edici değil... HAYALİ senaryom şöyle...
2011'de KANAL İSTANBUL duyuldu açıklandı... Üzerinden 1 yıl geçmeden dünyanın önemli BANKALARI devreye girdi. İLK 10'u görüşme istedi... Dikkat edin ilk 10'u... İçlerinden bazıları resmen "KANAL İSTANBUL'un içinde olalım" teklifi yaptı. Hayal bu ya Absa Group Limited (Güney Afrika), Credit Agricole (İsviçre) ve Toronto Dominion Bank (Kanada), Kanal İstanbul'un yakınlarında kurulacak finans merkezinde yer almak istediklerini bildirdi. Hatta bazı Türk yetkililerle bir araya gelen bankaların önemli isimleri, Kanal İstanbul'un Karadeniz'den girişine yakın bir bölümde inşa edilmesi için ada talebinde bulundu.
Yapay ada finans merkezinin simgesi olacak. Büyük bir de anıt da yapılacak...
Güzel mi? Güzel... Peki böyle bir HAYAL Türkiye'ye ne getirir?
Gözlerim kapalı devam ediyorum...
Sonuca ulaşmak için aklımı zorluyorum...
Öncelikli olarak ilk etapta 500 milyar dolarlık kapital bu merkeze aktarılacak.
En az 500 milyar DOLAR! Ancak dünyanın en büyük 100 şirketinin değişik noktalarda parası olduğu bilinen bir SIR!
Dünyanın en zengin 10 isminin de bu hesaplarda parası olduğunu bilmeyen yok. O nedenle güçlü devletler bu hesapların ana güvencesi. TÜRKİYE dünyanın en iyi bankaları tarafından tercih ediliyordu. PARA ve BANKA GÜVEN isterdi. Gelip parasını park etmek için! Türkiye'nin tercih edilmesinin nedeni ise elbette İpek Yolu... Çin, İngiltere ile yaptığı anlaşmada Türkiye'nin merkez olması konusunda anlaştı. Tabii Türkiye'nin de bu anlaşmayı kabul etmesi önemliydi. Önceleri Türkiye'nin itirazları vardı. Kanal İstanbul projesinin ilk adımında bu bankacılık sistemi yoktu.
Sonrasında bu olgu ile birlikte Kanal İstanbul, para merkezi olarak görülmeye başlandı. Çin de bu fikre sıcak baktı.
ABD de, yıllardır birlikte yürüdüğü Türkiye'yi Çin ile aynı yolda görmek istemezdi. Aynı noktada buluşmasını engellemek için de birçok adım atardı atacaktı. Doğu Türkistan, Amerika Birleşik Devletleri'nin elindeki en büyük ve güçlü kozlardan sadece biri!
Bu da son günlerde konuşulmaya başlandı! GARİP! ABD'nin ne yapıp yapamayacağını göreceğiz. Güçleri yetecek mi yetmeyecek mi anlayacağız...
Ancak Türkiyesiz olamayacaklarını çok iyi biliyorlar. Siyasi türbülans uluslararası alanda sürerken Kanal İstanbul'la ilgili birçok önemli YABANCI şirket de Türkiye ile ortak çalışmak istiyor. Mesela Japonya, Kanal İstanbul'un güzergahının önemli bir noktasına Japon mahallesi inşa etmek istiyor. Bu konuda Japon İmparator Akihito kendisinden sonra tahta geçen oğlu Naruhito'ya bu konuda önemli bir dosya verdi. Her ne kadar Çin'le sorunlar yaşasa da Japonya, projenin içinde olmak için çok istekli.
Aynı Şekilde Singapur, Malezya ve Katar da projede yer alacak ülkeler. Çin zaten içinde... O nedenle Kanal İstanbul Süveyş ve Panama kanalıyla kıyaslanamayacak kadar önemli. Altını tekrar çizmek istiyorum yazdıklarım HAYALİM...
KANAL İSTANBUL yapılacaksa böyle bir proje için yapılır. Böyle bir vizyon için kazma vurulur! Konuştuklarımız bu nedenle yetersiz ve anlamsız.
TÜRK DEVLETİ gibi AKILLI bir yapı gidip oraya PARA gömer mi! Asla ve kat'a gömmez. KANAL İSTANBUL'u tartışacaksak böyle büyük dengeler üzerinden tartışmalıyız... Yoksa diğerleri ucuz ve kısır... Ben TÜRKİYE'nin çok büyük olacağını DEV olacağını biliyorum.
Nasıl olacak yaşayan görecek. Ne zaman olacak? Bilemem ama çok sürmeyecek bu! "ABD ve NATO çizgisinden kopan TÜRKİYE ne aldı da diğer tarafa gitti" sorusu olanları anlamak için yapılması gereken ilk şey! KANAL hayalimi yazdım.
Sizler de düşünün bakalım. "Kanal İstanbul ne gerekçe ile yapılacaktır" diye...

NOT: OLAYLAR, KİŞİLER, ŞİRKETLER TAMAMEN HAYAL MAHSÜLÜDÜR... Unutmadan hayalim biterken ORMAN YANGINLARINI GÖRÜYORDUM... Kışın ortasında KARADENİZ'de! Acaba neden?
Kim itiraz ediyordu? Ve neye?