Karlofça'dan beri böyle...
Petrol, ipi önde göğüsleyen nedendi! Osmanlı parçalanacak ama nasıl? Bu sorunun cevabını bulmak BATI için çok uzun zaman aldı. Petrol bölgeleri paylaştırılacaktı ve bundan en fazla kim çıkar sağlayacaktı...
İki BÜYÜK DÜNYA SAVAŞI'ndan sonra çıkan fotoğrafa baktığımızda gördük ki en büyük payı İNGİLİZLER ve Fransızlar almış! Savaşlar zaten bu nedenle yapılır.
Koca Osmanlı dağılıp gitti.
BATI'ya benzemeye çalıştıkça çullandılar, çullandıkça nefes alamaz olduk, nefes alamayınca da yıkım kaçınılmazdı...
Çok uzun zamandır BATILILAR içimizde! Bunların tamamına yakını TÜRK GÖRÜNÜMLÜ. Hiç değişmez bu kural.
Bürokrat olur, işadamı olur, gazeteci olur, medya patronu olur, hukukçu olur, siyasetçi olur, asker olur, polis olur, istihbaratçı olur...
AMA OLUR! Ve HEP OLDULAR...
Daha önce yaşadığımız darbeler tarihine bakın! Bütün büyük rollerde YABANCILAR var! Daha çok İngilizler ve Amerikalılar...
Herkes bunları iki arkadaş, iki dost zannederdi! Oysa ki İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI'ndan sonra Amerika imparatorluk tapusunu İngilizler'den isteyen taraftı.
Verilmedi ama istendi! Kavga sürüyordu. Bu küresel kavganın merkezlerinden biri, daha doğrusu en önemli koordinatı TÜRKİYE idi... İlk savaş PETROL nedeniyle yapılmıştı.
İkincisi ilk sonucu perçinlemekten başka bir işe yaramadı. Ortadoğu için tabii!
İngilizler her yerdeydi. Abu Dabi'ye gidin, Kuveyt'e gidin görürsünüz. Fransızlar da vardı ama daha çok Afrika'da... Türkiye arada köprüydü. Kıtaları birbirine bağlıyor ama kendisi için gerekli sonucu alamıyordu.
Çünkü tepesinde İngilizler ve Amerikalılar, Almanlar ile Fransızlar vardı. Adım atamıyorduk... Attırmıyorlardı. PKK diyerek, ASALA diyerek, FETÖ diyerek, YPG diyerek, DHKP-C diyerek geliyorlardı...
TERÖR üzerinden kendi kavgalarını veriyorlar ve Türkiye içinde mevzi kazanmak istiyorlardı...
İngiliz ve Amerikan kavgası, ERGENEKON ile BALYOZ döneminde tavan yaptı. ABD, FETÖ ile birkaç adım öne çıktı... Çünkü Türkiye üzerinde bilek güreşi yapan AVRUPA bizi Ortadoğu'dan, dinden, Müslüman coğrafyadan, tarihimizden koparmıştı... AK Parti iktidarında FETÖ bu iklimi çok iyi kullandı. Tayyip Bey BAŞBAKAN seçildiği ana kadar "KARARGAH RAHATSIZ" diyenlerin gazetelerinde tek sütun haber olamadı!
Diğer merkez medyada da... Milletle geldi...
Yanında bulduğu en örgütlü yapı FETÖ'ydü.
Tabii o zaman çok az kişi bunların FETÖ olduğunu biliyordu... CEMAAT diyerek sızıyorlardı... Operasyonu CIA yönetiyordu.
Amacı Türkiye'de kendi istedikleri iklimi yeşertip AVRUPALI güçleri tasfiye etmekti.
ERGENEKON ve BALYOZ aslında buydu! ANLAMADIK. Kavga içimizde sürse de içimizdekiler zarar görse de YABANCILARIN kontrol ettiği kavgaydı!
Iskaladık...
ABD adına hareket eden polis, savcıhakim, istihbaratçı, asker bir merkezden yönetiliyordu. Bunu çok uzun zaman önce gördüm. Anlamadım. Çünkü NATO'da görev yapan koca koca paşalar GAZETECİ VE YAZARLAR VAKFI'na gidip ders veriyordu. Amerika adına ülkeyi ele geçirmek için yola çıkanların başında ASKERLER vardı. Üzerinde üniforma olan, Ay-Yıldız taşıyan birilerinin bunu yapacağına asla ve kat'a inanmazdım. Ama yaptılar... Yıllarca hem de... Kasabadaki öğretmen okulunu bitiren gençten ORGENERALLERE kadar uzayan bir zincir oluşturulmuştu! Kimse de rahatsız olmuyordu. Her hükümet ya destek veriyor ya da ses çıkarmıyordu!
Her yerde olduğu gibi FETÖ'de de AVRUPA ayağı vardı. Bunu şimdilik tam olarak açıklayamıyoruz. Ama var!
Operasyonların oluş şekline bakacak olursak hemen ortaya çıkar! DEVLETİN içinde bu iki grup herkesten daha güçlüydü.
Arkalarında büyük güçler vardı. İstedikleri zaman düğmeye basıyor ve operasyon başlatıyorlardı. Tabii bunun MEDYA ayağı en önemli virajdı. Biz ise bunu çok uzun zaman ihmal ettik... MEDYA'da kimler vardı, kimler patron olurdu, kimler gazeteci ve yönetici bilmezdik. Oysa kimseyi durduğu yerde bir yere getirmezlerdi. Karşılığınız olan bir GÜÇ bulunmalıydı. Yanınızda, hemen yanı başınızda... Yoksa çok iyi gazeteci olmak bir işe yaramazdı...
Tayyip Bey AVRUPALI güçlerle çarpışa çarpışa geldi. Kapatma Davası, Oslo, 7 Şubat gibi operasyonlar hep AVRUPALI İSTİHBARATÇILARIN eseriydi. Tabii içeriden destek çoktu...
17-25 Aralık ile 15 Temmuz ise ABD'nin ağırlıklı olduğu operasyondu. Dinlemeler, takipler, kurgulanmış dosyalar hep aynı ekibin işiydi... Alan buldukça ilerliyor ve rakiplerinin gözünün yaşına bakmıyordu.
FETÖ buydu... Hem ilerliyor hem sızıyor hem de yayılıyorlardı... Kontrolü ele geçirmek için... Karşımızdaki AKIL CIA'ydı. Tabelada FETÖ yazıyordu. Aslında Amerika ile kavga ediyor ama biz de onlar gibi FETÖ üzerinden gidiyorduk. Asıl operasyon bambaşkaydı. CIA Türkiye'yi içeriden kemirip düşürecek ve bölgedeki kurgusunu hayata geçirecekti. Irak'a girdiler.
Suriye'ye girdiler. İran'a da gireceklerdi. Buradaki KÜRT NÜFUSUNU toplayıp ANKARA etrafında yeni bir DEVLET OLUŞTURACAKLARDI. Biz görünürde vardık ama kimse fikrimizi sormuyordu...
MÜSLÜMAN KILIĞINDAKİ ÖRGÜT aslında tapuyu Washington'a vermek için adım atıyordu. Operasyon içeriden tamamlansa yani Erdoğan indirilseydi bu sürat kazanacak, bölgede yepyeni bir dönem başlayacaktı...
Stratejik ortaktık ama hiçbir stratejik konuda bize danışmıyorlardı. Devletin temelini değiştirip bölgeyi hallaç pamuğu gibi atacaklardı ama bize tek söz söylemeden...
Ankara buna itiraz etti. Daha doğrusu Erdoğan... Avrupa ile olan kavganın yanına bir de ABD eklendi... İKİNCİ İSTİKLAL HARBİ benzetmesi bu nedenle yapılmaktaydı...
Biz savaşların karşımıza dikilen yabancı askerle yapılacağını sanıyorduk.
HAYIR!
Artık bambaşka bir anlayış gelmişti!
İçimizden gelenler bizi yabancıya teslim edecekti... Herkesin yani FETÖ'yü oluşturan herkesin bir rolü vardı. Herkesin elinde bir keser vardı! Herkes gösterilen bölgeye aralıksız darbe indiriyordu. Binlerce insan aynı şeyi yapıyordu. Ama finalde ortaya çıkacak eserin ne olacağını bu yapıyı kullanan AKIL biliyordu. Herkes önündeki ağaçtan parçaları keser yardımıyla kopardığını düşünürken aslında yepyeni bir devletin temelini atıyordu! Tabii bizim olmayan devletin!
ANLAMADIĞIMIZ BUYDU!
Öyle iyi yetişmiş bir ekipti ki sahte operasyonlarla DEVLETİN yönünü değiştiriyorlardı. O an için anlamak hiç kolay değildi. Başından beri bunları bilmiyorsanız ıskalardınız, yanılırdınız...
Özel havayollarından, denizciliğe, şans oyunlarından adalete, Ordu'dan Emniyet'e kadar her yere bilerek girdiler... Şimdilerde bazıları tasfiye edildi. Bazıları içeride. Bazıları ise kripto. Bir de doğrudan CIA'ya çalışanlar var... MEDYADA da...
Ben bizim ligi bilirim... İyi bilirim hem de... İnanamayacağınız ilişkiler yumağıdır gazeteler, televizyonlar... Hala hiç bilinmeyen İMAMLAR, ABİLER var. Çok özel görev alan isimler var. Sadece CIA'dan değil üstelik. Avrupalılar'ın da sahne aldığı yerler var. Devletin içindeki kavga medyada da vardır...
Büyük yalanların büyük doğru olarak kabul edilmesi için MEDYA şarttır... Laik görünümlü olanında da muhafazakar görünümlü olanında da YABANCILAR vardır. Hem çok ciddi...
Ama hiç görmeyiz yabancıları. İçimizden seçerler adamlarını. Bağlılık yemini eder bizimkiler.
BÜYÜKELÇİLİK BİNALARINA GİRENİ ÇIKANI BİRİ GÖSTERSE DE GÖRSEK GERÇEK TABLOYU!
Özel davetlere kimlerin gittiğini görsek de açsak gözümüzü... Verilen emirleri "EMREDERSİNİZ!" diye alanları bilsek de bulsak yönümüzü...
Önemli noktalardakiler geleceği YABANCILARDA görüyor! SIKINTI BU!
Kendimizin bir tarih yazdığını unutuyorlar ya da hatırlamak istemiyorlar. Ruhumuzu da aklımızı da geleceğimizi de pazarlıyorlar...
İTİRAZ ETMEMİZ GEREKEN BU!
Bugün var, yarın yokuz. Bir şey yapmak durumundayız. Kimse gelip yaramıza merhem olmayacak. Ya biz tarih yazacağız ya tarih bizi içeriden kaybeden ülke olarak kayda geçirecek...
Kimseye düşmanlığım olmaz. Ama YABANCILARA çalışanlara alerjim var! MEDYA ile ilgili çok önemli şeyler yazacağım. İnanamayacaksınız. Çünkü kimse bilmiyor. Etrafta gördüklerinizin maskesi indiğinde şaşırmayın! Bunlar şimdi bile boş durmuyor bilin! Vızır vızır çalışıyorlar...
İyi organize olan bir güç kendisinden çok daha büyük bir kalabalığı yönetir! Bunu biliyorlar. Para ve medya onların silahı. Bir de içimizdekileri ekleyin!
Bizler YABANCILARI OPERASYONDAN önce anlamayız.
Alışkanlıklarımız buna engel... Bu nedenle DİKKATLİ olun! Ve şunu bilin ki bunlar buraları kendi çiftliği gibi görüyor.
Eğer siz bunun böyle olmadığını göstermezseniz kimse gelip bir şey yapamaz.
Ayağa kalkın ve gösterin...
