Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 12 Haziran 2015

Gözleri kasada

Bakıyorum! Bir tarafta hüzün bir tarafta ise sevinç, mutluluk ve zafer havası!
Sandıktan çıkan sonuçlar son sözdür! Üstüne kimse bir şey söyleyemez! Ama sonuçlara ALICI BİR GÖZLE bakmamız da suç değil!
Dün Çevik Bir'den söz ettim! 28 Şubat'ın kudretli paşasıydı! Sözü kanundu!
Medya, iş dünyası, uluslararası piyasalar ağzının içine bakardı!
Yıllar geçti! Hemşehrim cezaevine girdi! Arkasından kendisini iten gücü bulamadı! Bir dostumun söylediğine göre de orada NAMAZA başladı! Çevik Paşa kandırılmanın nasıl bir şey olduğunu anlatan en güzel örnektir! Hem kendisi hem de millet için!
Rahmetli Erbakan ile Çiller!
Merkez medya bu iki lideri perişan etti! Rahmetli Erol Simavi'nin "Medya birinci güçtür!" sözü hep doğrulanıyordu! Erdoğan da aynı saldırı altındaydı! Çünkü manşetlerle getiremezsen bile indiriyordun! Çiller için atılan manşetler, yapılan yorumlar, takılan kulplar, kurulan kumpaslar bitmek tükenmek bilmiyordu! Hadi Erbakan Hoca'ya İSLAMCI diye saldırıyordunuz!
Peki Çiller?
Sarışın, şehirli, iyi eğitimli, yalıda oturan ve iyi bir aileye sahip isimdi!
Ama saldırdılar! Hem de BARONLAR açık açık tehdit ederek! Ne hikmetse Çiller, 28 Şubat DOSYASINI açacak hamlelerde bulunamadı! O dönem askerdeki bir kanat merkez medyaya "Hanımefendi'yi yıpratan haberler yapın!" diye telkinlerde bulunuyordu!
Mesela KOÇ Ailesi'ni uluslararası alana taşıyan İnan Kıraç Bey de Aydın Bey'in Milliyet'inden "Parasal güçle böyle oynarsanız bu iş karakolda biter!" sözleriyle Tansu Hanım'ı açık açık uyarıyordu! Peki o dönem SABAH ne yapıyordu?
Rahmi Koç Bey verdiği röportajda "Küçük Hanım gidicidir, hem de çok fena gidecek. İşi bitmiştir.
Son çırpınışlarını izliyorsunuz!"
demişti!
Peki bu sözlerden sonra ne olmuştu?
Ne olacak! Bir ay bile geçmeden Erbakan Hoca da Çiller de gitmişti!
Bunları niye hatırlattım!
Bakın! Türkiye'de herkesin bir kampı vardır! Ne yazık ki SİYASETİ DİZAYN EDENLERİN bir eli Londra'da, bir eli de New York'tadır! Öyle isimler vardır ki o KİTLENİN yönünü tayin eder! Mesela CHP Deniz Bey'den sonra tamamen İNGİLİZLER'in sevdiği modeli benimsedi! MHP ise danışmanından dolayı zaten Londra'ya uzak değildi! Ayrıca parti içindeki önemli ve hatırı sayılır isimler üzerinden de farklı bir hat'la İngiltere'ye ulaşırlardı! HDP ise son dönemde siyaseti dağıtmak ve KOALİSYON DÖNEMLERİNİ BAŞLATMAK için Amerika'dan kontrol edilen bir harekettir! Kimseye bir şey dediğim yok! Herkes partnerini seçiyor, ben de bunu aktarıyorum!
Demirtaş'ın arkasındaki Kemal Derviş'i, Benenson'u, Graham Fuller'i yazdım!
Kemal Derviş! Beyaz Türk'tür!
Bayağı beyaz hem de! Ama HDP'nin barajı geçmesi için deniz ötesinde hummalı bir çalışma yürüttü! Aynı şekilde Nişantaşı, Bebek ve Etiler gibi seçkin semtlerde HDP'ye yüksek bir OY çıktı!
Kemal Bey KÜRT olmadığına göre, Kürt aşkıyla yanıp tutuşmadığına göre, Kandil ve İmralı'ya bağlı olmadığı halde neden HDP için çırpındı?
İşte bu sorunun cevabı hem Türkler'i hem Kürtler'i çok yakından ilgilendiriyordu! Çiller ve Erbakan'ı MERKEZ MEDYA ile yani Hürriyet ve SABAH'la indirenler Erdoğan'a güç yetiremeyince DIŞ DESTEK aldılar ve geldiler! CNN, BBC, Guardian, Bild, Independent, Times, New York Times gibi yayınlarla saldırdılar! Sonuçta AK Parti'den YÜZDE 5, CHP'den de YÜZDE 3 OY'u alıp HDP'ye verdiler!
Demirtaş da barajı geçti?
Peki bunu Demirtaş'ı çok sevdikleri için mi yaptılar?
Gerçekten Erdoğan diktatördü de bundan kurtulmak için mi omuz verdiler?
İkisi de değildi!
Erdoğan şimdiye kadar seçimle gelmiş ve milletin PARASINA sahip çıkmayı başarabilmiş tek isimdi! MERKEZ BANKASI'nı açtırmadı!
Kasayı boşaltmadı! Onların istedikleri politikalara geçit vermedi!
Seçim sonuçlarını alınca BAYRAM EDENLER bu nedenle seviniyordu! Artık KASALARDAKİ paralara rahat rahat el uzatılacaktı!
Koalisyonla AK PARTİ aşındırılıp belini doğrultamayacak bir noktaya getirilecekti! AK Parti, daha doğrusu Erdoğan, sınırlanacak ve PARALAR BARONLARA akacaktı! Sandığa gidip HDP'nin barajı geçmesi için saf ve temiz oylarını verenler de ileride sistemin devamına katkı verdiklerini göreceklerdi!
Yoksa ne Aydın Bey'in, ne Murdoch'un ne de Axel Springer'in Ankara'daki SARAY umurlarındaydı!
Zafer Çağlayan'ın koluna taktığı saat da zerre kadar önemli değildi!
Ama koalisyon için ADIM ATMAK zorundaydılar! Erdoğan'ı bitirmek için kullanmak zorunda oldukları birer sihirdi hepsi!
Öyle de yaptılar!
Şimdi gücünü dışarıdan alanlar KOALİSYONA şeklini verecek!
Liderleri kastetmiyorum! Ama gücünü dışarıdan alanlar kesinlikle ve kesinlikle AK Parti, CHP, MHP ve HDP'de var!
Bunlar kısa devre yapıp Kemal Derviş Bey'in istediği sonuç için çalışacak!
Merkez Bankası'na giremedikleri için Suriye'de faturayı bize kesmeye çalışıyorlar! Sanki 180 bin İŞID'çiyi Türkiye dünyadan toplamış da oraya getirmiş gibi! Aklımızla alay ediyorlar! Bir bakın orada savaşanların kullandıkları araçlara, silahlara, kıyafetlere ve mühimmata... Bizle zerre ilgisi yok! Ama birileri MERKEZ BANKASINA girmek için TIR TIR geliyor!
Kabul etsek de etmesek de MEDYA yine siyaseti belirledi! Bu sefer DÜNYA ÇAPINDA geldiler! Dört bir yandan!
Şimdi Avusturya'da yapılan BILDERBERG toplantısı, iki yıl önce Londra'da yapılmıştı. Oradan "CHP-HDP ittifakını güçlendirelim" sonucu çıkmıştı! Tabii biz bunu bilmiyorduk! Her şeyin nedenini ve sonucunu Türkiye'de kendi içimizde arıyorduk! Acaba Kemal Derviş Bey'in ağırlığından rahatsız olan CHP'li yok mu? Rahmetli Ecevit çok rahatsızdı! Kemal Derviş'in Ankara'daki atraksiyonları karşısında "Yarım asırdır siyasetin içindeyim! Böyle garip işler görmedim! Şaşkınım!" demişti!
Bilderberg'te bu yıl ABD 33, İngiltere 12, Fransa 11, Avusturya 9, Almanya 9, Türkiye ise 7 KİŞİYLE TEMSİL ediliyordu!
Finans 31, politika 21, endüstri ve ulaşım 18, MEDYA ise 18 PATRONLA masadaydı! BANKALAR ve SİYASETİN hemen yanında MEDYA vardı!
Koalisyon yapmak için de merkez bankalarına girmek için de MEDYA şarttı!
Erdoğan'ın mücadelesi daha bitmedi, bitemez!
Çünkü onlar saldırmaya devam edecek!
Yapmamız gereken tek şey ülkemizi korumak!
Hep birlikte!
İnşallah KOALİSYON için hareket edenler bunun farkındadır! MİLLİ KOALİSYON'a kimsenin "HAYIR!" deme lüksü yok çünkü!
Haksız mıyım!