Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 17 Aralık 2013

Sefer görevi

Türkiye bugünden itibaren YÜKSEK BASINÇ'ın etkisine girdi. Artık neler olacağını, nelerin yaşanacağını, kimin zarar göreceğini, sonucun ne olacağını, kimin güleceğini zaman gösterecek!
Ama bu ALTIN kuraldır!
Kim ülkeyi MİLLİ bir çizgiye çekmek isterse, kim rotayı BÜYÜK TÜRKİYE'ye çevirirse başından dert eksik olmaz! Çünkü içeride kurulan gizli ve köklü oluşumu bilmediğimiz için gelen fırtınanın sebebini burada ararız!
Yanılırız! Çünkü Türkiye'nin başına örülen çorapların tamamı İHTAL'dir!
Pek çoğu İNGİLİZ malıdır! Elinize alıp baktığınızda KRALİÇE'nin mührünü görürsünüz!
Bugüne kadar, yani Erdoğan'a gelinceye kadar, hiçbir isim İNGİLİZLER'in karşısına böylesine yürekli bir şekilde dikilmedi! Kraliçe ve ona bağlı MUSEVİ SERMAYESİ her defasında ülkeyi istedikleri kulvara sokmayı başardı! Emirlerindeki bankalar, gizli hesaplar, patronlar, CEO'lar, dev şirketler, iletişim ağları, memurlar her söyleneni eksiksiz yaptı!
MASONİK oluşumlarla devletin can alıcı damarlarına kadar gidildi!
Ortada duran kocaman yapı aslında bizim değildi! Hiç olmamıştı!
Kiralık otomobil kullanan sürücüden farkımız yoktu! Nereye kadar gideceğimiz, ne zaman geri döneceğimiz bilmediğimiz PATRONA ait bir karardı!
Dedim ya altımızdaki sonuçta kiralıktı!
Bizim değildi!
Bizim gibi görünen ise sadece ismi ve tabelası TÜRK olan şirketlerdi! Bunların arkalarında ise LONDRA ve MUSEVİ
BARONLAR
vardı.
Bakın bizim BARONLARIN nasıl zengin olduğu inanın devlet tarafından bilinmez!
Kayıt-kuyudat yoktur! Devlet düne kadar PARA ilişkisini kovalamadığı için DIŞARIDAN gelen her şeye kapısını sonuna kadar açmıştır!
Bizim bazı ailelerimizin arkasındaki gerçek patron MUSEVİLER'dir!
Biz sadece onların TEMSİLCİLERİYLE karşı karşıyayız!
Ve bu aileler de onların adına ANKARA'ya yumruk sallamaktadır! Amaç Osmanlı'yı yıkıp istedikleri kıvamda yeni bir devlet kurmaya izin veren BARONLARI kızdırmamaktır!
Sokaktaki insanın bilmediği mahşer dengesi budur!
Kimin seçileceğine ve kimin o koltukta ne kadar kalacağına bunlar karar verdi!
Şimdi rüzgar ters esmeye başladığı için AYAKTALAR! Toplanıp hep birlikte saldıracaklar! Ankara'yı dağıtmak için harekete geçecekler. Ne kadar verebilirlerse o kadar zarar verecekler!
Çünkü başkentte TÜRK görmek istemiyorlar! Bu ülkenin çocuklarının kendi kaderlerini kendilerinin yazmasını istemiyorlar. Yıkılıp giden OSMANLI'dan sonra yeni bir TÜRK sorunuyla uğraşmak niyetinde değiller!
Türkiye'yi kaybettikleri anda bu maçı asla ve kat'a alamayacaklarını biliyorlar!
Ukrayna'ya saldırdılar! Ama asıl hedef Türkiye! Amerika'dan Güney Afrika'ya, Avrupa'dan Çin'e kadar olan yelpazedeki bütün BARONLAR güçlerini toplamış ve birleştirmiş durumda!
Gitmesi ve yıkılması istenen güç Milli Türkiye!
Bunun için kapıyı çalacaklar!
HSCB, Royal Bank of Scotland, Banco santander, J.P. Morgan Chase Bank, De Beers, Rio Tinto, Newmont, ING Group, AVIVA, Citigroup, Chevron, Exxon Mobil ve Stardart Oil gibi devletlerden çok daha güçlü ŞİRKETLERLE gelecekler! Bunların emrindeki istihbarat örgütleriyle çullanacaklar!
Büyük diye bildiğimiz her devletten bu koalisyona gönülle katılan BARONLARLA sınırı aşacaklar!
Bunların sadık adamları burada elinden geleni yaptığı için bilinen ayakçı SOROS'u görmüyoruz! İçeride işi ondan daha iyi yapanlar var!
Tarihimizi onlar yazdığı için gerçeklerle buluşamıyoruz!
Çanakkale'den de İstiklal Harbi'nden de gerçek anlamda bir ZAFER çıkamadığını ıskalıyoruz!
Eğer bize öğretildiği gibi olsaydı BARONLAR bütün ülkeyi nasıl bir UR gibi sarıp sarmalayabilirdi! Para ve zenginlik bizlerin olurdu! Ama olmadı!
Olamadı! Bize ait kararları alırken LONDRA'ya sorduğumuz sürece de iki yakamız bir araya gelemezdi!
Düne kadar gelmediği ortadaydı!
Tabii darbeleri, cuntaları, ekonomik krizleri, suikastları, infazları, sabotajları Türk insanının kendi kendine çıkardığına inanıyorsanız başka!
Çünkü bu ülke böyle cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar ve genelkurmay başkanları gördü!
Belki insanlar gerçekten büyük fotoğrafı göremeyip korkuyordu!
Bilemiyorum!
Hiç unutmam, bir önceki Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer veda konuşmasını yaptığı Harp Akademileri'nde "Türkiye'de siyasal rejim, Cumhuriyet kurulduğundan beri hiçbir dönemde bugünkü kadar büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalmadı" demişti!
Sayın Sezer gerçekten halkın oylarıyla gelen insanları tehdit gibi algılamış olabilir! Bilmiyorum...
Ama bu söylem yani AKLIN içinde olmadığı, kendi insanını sistem dışına iten LAİKLİK İngiliz icadıdır!
Cumhuriyet'i yüceltmek değil de çok da temiz olmayan eller tarafından korumaya çalışmak, aslında KÜÇÜLTMEKTİR!
Bizim siyasi sistemimiz kendi MİLLETİNİ kadro dışı bırakmayı amaç edinmiş tek rejimdir! Dünyada başka örneği yoktur! Kendi insanını izleyen, fişleyen, önünü kesen, tehlikeli bulan, ülkesine hizmet etmesini önleyen bir başka yönetim biçimi yoktur!
NEDEN?
Bunun cevabı laikliğe kalpten bağlı olsalar da önemli koltukları verdiğimiz insanların oyunu görememesidir!
Batı'nın tarihi bizle yaptıkları mücadeledir!
Silahla, kılıçla baş edemedikleri TÜRKLER'i parayla, yetiştirdikleri zenginlerle ve siyasilerle bloke ettiler!
Adım attırmadılar! Birçok devlet büyüğü bu oyunu göremedi!
İlkokula "laikliği koruyalım" bilgisi girdi ama "KRALİÇE'ye dikkat edin!" diyen kimse çıkmadı!
Görmediğimiz buydu!
Kendi içimizde birbirimizi yerken ne fırsatları ıskaladığımızı görmüyorduk!
Ve Londra'nın, Ankara'nın kodlarını yazarken izlediği yolu atlıyorduk!
Başkent bizimdi ama onlar her yerde vardı!
İktidarda da, muhalefette de, askerde de, sivilde de...
Şimdi yerleştirdikleri ama daha önce kullanmadıkları GÜÇLER için SEFER GÖREV EMRİ verildi!
Yakında akın edecekler!
Bu millet ilk kez yenmek üzere olduğu güçle son kez çarpışacak!
Ya ödün verip anlaşacağız, ya da bir olup tokatlayacağız! "Anlaşma" bir daha GELMEMEK üzere gitmemiz demek!
BİR olmamız ise onların yok olması demek!
Bekleyin çok az kaldı!