Amerika ve İngiltere'nin Ankara büyükelçilerinin özelliklerine bakmak her şeyi anlatmaya yeter.
İNGİLTERE : Cumartesi günü Aydın Doğan medyanın CNNTURK TV'sini açanlar bir anda karşılarında, Türkçe konuşan, derin konuları Türkçe analiz eden İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Moore ile karşılaştılar.
Moore, Ankara'ya geldiğinden bu yana çok sıcak temaslar kurdu. Ağzından bal akarak görev yaptı. İngiltere'de çok çok önemli bir yeni göreve atandı.
CNNTURK'te konuşurken, dikkati çeken bir cümlesi, "İngiltere'nin yeni Ankara Büyükelçisi çok iyi Türkçe biliyor ve Türkler'i çok seviyor" oldu. Derin İngiltere, Ankara'ya çok akıllı, stratejik, nokta adam gönderiyor.
Ne de olsa, yüzyıllardır Osmanlı-Türk İmparatorluğu'nun kılcal damarlarını hep takip etti. Yeni Türkiye'yi de dikkatle, titizlikle takip ediyor.
AMERİKA : Ankara Büyükelçiliği'ne atanan Ricciardone, Esenboğa'da ilk konuşmasına "Selâmün aleyküm" diyerek başlamış, Türkçe açıklamalar yapmıştı (20 Ocak 2011). Tecrübeli bir terör uzmanı, istihbaratçı (CIA) idi.
Çekiç Güç'ten beri çok yakından bildiği ve defalarca görev aldığı Irak'ta, Mısır'da ve Afganistan Kabil'de elçilik yapmıştı. ABD Başkanı Clinton'un "Irak'ta Geçiş Süreci İçin Özel Koordinatörü" ve Türkiye'deki 28 Şubat Post-Modern darbesinin beyni eski Dışişleri Bakanı Albright'ın özel temsilciliğinde bulunmuştu.
Ankara Büyükelçiliği'nden sonra Kahire Amerikan Üniversitesi rektörü olarak Kahire'ye gönderildi. ABD darbesi ile göreve getirilen Mısır Cumhurbaşkanı SİSİ'nin strateji ve taktiklerini belirliyor. "CIA Ortadoğu Merkezi Direktörü" unvanıyla jeopolitik hamleleri yönetiyor. ABD, Ricci'nin yerine Ankara'ya Bass'ı tayin etti.
Türkiye'nin yakın komşusu Gürcistan'ın Başkenti Tiflis Büyükelçisi ve Dışişleri Bakanı John Kerry'nin özel kalem müdürüydü. Bass, göreve başlarken, ilk konuşmasına "MERHABA" diyerek başladı, Türkçe konuştu, özellikle Türkler'le akıllı network'a sahipti. Ankara'dan ayrılıyor, Afganistan'da, Kabil Büyükelçisi olarak TOP SECRET-ÖZEL GÖREVLERİ sürdürecek.
ESKİ TÜRKİYE'DE MONŞERLER : Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın 2002 yılında iktidara gelmesi, aynı zamanda Yeni Türkiye'nin miladıdır. Bu yıldan önce, eski Türkiye'de büyükelçilerimiz, diplomatlarımız Batı hayranıydı. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın işgalci, kan döken İsrail'e karşı tarihi tokat attığı Davos sonrası yaptığı açıklamalarda MONŞER vurgulaması çok anlamlı gelişmelere yol açtı.
Aşağılık kompleksi MONŞERLİK , yerini BAĞIMSIZ TÜRKİYE DİPLOMATLIĞINA bırakıyor.
Bugün, dünyanın hassas ülkelerinde görevlendirilen diplomatlarımız, yeni Türkiye'nin, "dik duran, başını eğmeyen" Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ADAM GİBİ TEMSİL ETME YOLUNDALAR.
SONUÇ: Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan, Ortadoğu'ya açılım sağladı ama Arapça bilen diplomat bulmakta zorlandı. Arapça konuşan bir büyükelçimiz yoktu.
Eski Türkiye hükümetlerinin BATI HAYRANLIĞI YÜZÜNDEN, Arapça öğrenmek, İmam-Hatip okumak çok hoşlanılan şeyler değildi.
2002 SONRASI yaşanan rahatlama sürecinin ve bölgesel gelişmelerin de etkisiyle 'zihinsel devrim' yaşanıyor. Bugün, Arapça konuşan 6 büyükelçi-müsteşar var.
Ortadoğu-Afrika ülkelerinde Arapça konuşan daha çok diplomat görev yapıyor.
