BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 17 Ocak 2017

Millet seçiyor

Aziz milletimizin kahir çoğunluğunun desteğiyle yaşamaya başlayacağımız, 21'İNCİ YÜZYIL DİNAMİK YÖNETİMİ CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ'NİN EMNİYET SİBOBU MİLLET OLACAKTIR MİLLET.
15 Temmuz'da darbeci hainlere karşı sokaklara koşan Türk Milleti bir halk hareketine, milli egemenliğin şahlanışına imza atmıştı. O ilk günlerin sıcaklığı geçtikten kısa bir süre sonra Eski Türkiyeci medya, derin odak ve kuruluşları, "15 Temmuz'u sulandırma" operasyonlarını başlattılar.
Şüpheli Artvin saldırısı! Ve ABD'nin Ankara Büyükelçisi Bass ile baş başa görüşmelerden sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu mağdur edebiyatına başladı. Doğan Medya, fabrika ayarlarına döndü. "Öküzün altında buzağı arama" taktikli yazı-analizlerle, FETÖ darbe girişimini sulandırmayı tırmandırdı. İngiliz, Amerikan, Alman basınının lojistiğinde bir süre o kadar kontrolü ele geçirdiler ki; sanki 15 Temmuz hiç yaşanmamış, o sürece gelen büyük ihanet süreci yokmuş, öyle her şey kendi kendine olmuş da bitmiş gibi bir iklim yaratıyorlardı. Oysa 15 Temmuz bir oyun değildi. FETÖ denen örgüt, masum bir oyuncu hiç değildi. "Tam istediğimiz ortamı yakaladık" derlerken, Başbakan Binali Yıldırım ile MHP Lideri Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı sistemi üzerinde anlaşmaya vardılar, Eski Türkiye koalisyonunun nefesi kesildi. Başta CHP ve Doğan Medya olmak üzere, mağdur edebiyatı taktiğini bıraktılar, Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ı Beştepe'de kuşatma harekâtı yürüttüler. Gözümüzün içine baka baka, Kemal Kılıçdaroğlu-CHP/Doğan Medya- Hürriyet-Cumhuriyet, 12 Eylül 1982 Darbe Anayasası'nı savunuyorlardı.
Cumhurbaşkanına hiç bir sorumluluk vermeyen, darbe lideri Kenan Evren'den sonra da cumhurbaşkanlığı makamını güçlü bir generalin dolduracağı ve "vesayet"in uzun süre devam edeceği düşüncesiyle hazırlanmış anayasa maddelerini destekliyorlardı. "Darbecilik ruhunun ve general cumhurbaşkanlığı vesayetinin" sürmesi için yazılmış, birbirini yiyen koalisyonlarla, siyasi gelişimi büyük kaoslara sürükleyen, ülkenin dinamizminin önüne kesen bir anayasayı korumak istiyorlardı. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı sistemine yönelik anayasa değişikliği görüşmeleri başlarken, "Pazartesi seyredin bizi" sloganıyla karşımıza çıktı. Deniz Baykal'ı öne sürerek 1 Mart tezkeresi hayaline kapıldılar. Bağırdılar, kürsüleri işgal ettiler ama TBMM'de kurdukları majıno hattı yıkılınca, FİRELER RÜYASINA daldılar. AK PARTİ -MHP birliğini kıramadılar arka arkaya çıkan 343 oyları, nefeslerini kesti. TBMM'de ikinci oylamalar başlarken, CHP-Doğan Medya-Cumhuriyet ve paralel medya ve odaklar yeni bir taktikle karşımızda.
Bakınız Doğan Medya'nın Hürriyet'ine:
"Bu sistem Erdoğan'dan başkasının eline geçerse..." imiş. Bir Hürriyet yazarı soruyor: TÜRK tipi başkanlık modelinde Erdoğan'ın değil de bir başkasının o koltukta oturduğunu hayal edin, yine ister misiniz? Bir gün sonra bir başka yazarı bu soruyu ele alarak, "Erdoğan'dan sonra kim başkan olacak? çağrısı çok yerindedir" diyor, bir senaryo çalışmasına imza atıyor:
"Partinin de devletin de hükümetin de başı aynı kişi diyelim. Ve bu, hasbelkader Cumhurbaşkanı Erdoğan değil. Bir başkası... Erdoğan'ı çok yakıştırdığı için gözü kapalı başkanlıktan yana olanlar, Erdoğan'sız başkanlığa oy verir mi?
Yoksa alternatif senaryoların hayaline bile tahammülde zorlanırlar mı? Partili cumhurbaşkanını kim, nasıl denetleyecek, mesela. Süper yetkilerine karşılık kime karşı, nasıl sorumlu olacak? Erdoğan'a gönül verenler, sistemin merkezine başka bir parti başkanını koyduklarında hâlâ başkanlığı isterler mi?" Ne kadar da masum!
Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın önünü kesemeyince, Erdoğan'dan sonra, geniş yetkileri kim kullanacak? dümeniyle, kafaları karıştıracaklarını sanıyorlar.
Aziz Milletimiz, eski Türkiyeciler'in majıno hatlarını kırmaya kararlı, hala anlayamıyorlar.

SONUÇ: SİZ CUMHURBAŞKANI SEÇTİRMEDİNİZ, MİLLET SEÇİYOR. MİLLET GETİRECEK, MİLLET GÖTÜRECEK. CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ'NİN EMNİYET SİBOBU MİLLET OLACAKTIR MİLLET.
ANLAŞILDI MI?