BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 11 Şubat 2016

Başkanlık yolu

AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk'le son günlerin çok önemli konularını konuştuk.
Yeni anayasa ve başkanlık konusunda dikkat çekici yorumanalizlerde bulundu. Külünk, "21'inci Yüzyıl Türkiye'si yeni anayasa istiyor. Yeni anayasa ile yeni sistemin kurulmasını arzuluyor. CHP, MHP, HDP ittifakı yeni anayasanın temel taşı 'sistem'i tartışmak yerine, eleştiriyormuş gibi yaptıkları 12 Eylül darbe anayasasının seviciliğine soyunmuş vaziyetteler" derken çok haklıydı. AK Parti İstanbul Milletvekili ve Bölgeselden Küresele Platform Başkanı olan Külünk, gelişmeleri yorumlamayı sürdürdü: "Aslında, 'Başkanlık olmaz', 'Biz Erdoğan'a değil, başkanlık sistemine karşıyız' gibi ifadeler kullanan muhalefet liderlerinin açıklamaları koşmaya başlayacak Türkiyemizin önünü kesmekten başla bir işe yaramıyor."
Külünk'ün işaret ettiği çerçevenin içini şimdi beraberce dolduralım: Muhalefet hala, 1 Kasım'ın ruhunu anlayamadı.
Aziz millet, verdiği oylarla sadece iktidarı belirlemedi, önüne 2071 vizyonu koymuş Türkiyemiz'in başkanlıkla yönetilmesini de işaret etti. Türkiyemiz 10 Ağustos 2014'ten beri, güçlü liderin kriz dönemlerinde oynadığı rolü, 7 Haziran'da kilitlenmiş siyaset kurumunun önünün nasıl açıldığını gördü, 1 Kasım sandığına güvenle gidişin sağlanmasıyla istikrarın devamı sürdürdü. Ağustos-2014'ten beri Türkiye'de isimsiz başkanlık sistemi var. Gelinen nokta, zaten doğmuş çocuğa isim vermekten ibaret bir tercih meselesi değildir. Şöyle ki, iki başlı yürütme ile yasama çoğunluğunun aynı siyasi harekete mensup olmaması halinde yüksek düzeyde risk ve siyasi kriz üretme potansiyeli her zaman söz konusudur.
Bazı soruları sıralıyorum: Köstekçi muhalefet liderlerine ne yapmak lazım?
Onları, darbe anayasanın ürettiği vesayet kurumlarının arkasına saklanmaktan çıkarmak için ne gerekiyor? İnsan odaklı sivil bir anayasanın yeniden inşa edilmesi yolunda nasıl bir formül bulunabilir?
İstanbul Milletvekili Külünk, detaylı analiz yapıyor: "Gelişmeler, muhalefetin bir gerçeği açıkça görmesini gerektiriyor.
Siyasetin kilitlendiği, terörün ülkeyi kıskaca almaya çalıştığı bir dönemde, halktan aldığı güçle Türkiye'yi 2019 yılına, sonra 2024 yılına kadar yönetme imkânı olacak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kuşatmaktan acilen vazgeçmesi gerekiyor. Yeni Türkiye hareketinin lideri Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin bütün kritik riskli bugüne kadar kimsenin el atmadığı, dokunmaya cesaret etmediği meselelerin çözümü noktasından irade koymaktan asla geri durmadı. Cumhurbaşkanımıza yönelik, bu süreçte küresel çetelerin yaptıkları dikkate şayandır. Abdülaziz'e yapılanların aynısının, Abdülhamit Han'a yapılanların aynısının, Menderes'e yapılanların aynısının, Erbakan Hoca'ya yapılanların aynısının, Özal'a yapılanların aynısının fevkinde bir saldırıya uğradı. Sayın Erdoğan'ın Milli Bağımsızlıkçı duruşu herhalde birilerine ağır geliyor. Tıpkı Abdülhamit Han gibi bu toprakların onurunu ve bu toprakları korumadaki kararlılığının küresel çetelerde uyandırdığı rahatsızlığın içe dönük baskıları karşısında dik duranlar ve duramayanlar ortaya çıkıyor." İçeriden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı başlatılan direnişi Metin Külünk'e hatırlatıyorum: "Devlet adamlığı, nezaketi ve de ölçüsü devlete ait meselelerde ulu orta konuşmamayı emreder. Yol arkadaşlığı yaptığınız devlette yol yürürken, omuz verirken, acı ve sevinçte beraberken, yaşananlarda var olanların yüksek sesle konuşulmamasını emreder."

SONUÇ: Türkiyemiz, şu anda ciddi anlamda terör baskısı altında tutulmak istenirken, Suriye'de yaşananların hepsinin hedefinde bulunurken, Suriye ve Irak'ta harita yeniden çizilmek istenirken, içerde vesayet odaklarının acaba bir fırsat bulabilir miyiz diye alan koklarken ve beraberinde Türkiye'yi rahatsız etmek isteyenlerin bütün güçleri ile seferber olduklarını ve harekete geçtiklerini bir an olsun unutmayalım. Herkesin bir büyük gayret içersinde mücadele ettiği bir süreçte millet olarak topyekûn Türkiyemiz'i geriletmek isteyenlere karşı mücadele edildiği bu süreçte en büyük silahımız birlik ve beraberlik içinde olmaktır.