Yıldız Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü'nü bitirdi. Milli Türk Talebe Birliği Yön. Kur. Üyesi. AK Parti İstanbul İl Kurucusu. İstanbul Milletvekili. "Küreselden Yerel'e Türkiye'yi Konuşuyoruz Platformu" kurucusu ve başkanı. Son haftalarda, çok önemli olaylar oldu. Rus savaş uçağının sınırımızı ihlal etmesi sonucu TSK tarafından düşürülmesi, Rusya'nın yeni Doğu Akdeniz stratejisi. Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin, taşeron PKK militanlarınca katledilerek, Türkiye içinin karıştırılması. DAEŞ ve Ortadoğu meselesi. Avrupa'nın dize gelmesi ve AB ve NATO'nun değişen zihniyeti...
Bütün bunların birbiriyle ilişkisi var.
Bire bir örtüşen olaylar bunlar. Metin Külünk, BÜYÜK RESMİ GÖREREK son gelişmeleri TAKVİM okurları için analiz etti: "Güçlü Türkiye'nin varlığı tarih boyunca engellenmek istenmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarından bu yana dek bölgemiz dışarıdan operasyonlara maruz kalmıştır. Bu operasyonların çoğu içeride birlik ve beraberliğimizi tesis etmeyi engelleme faaliyetleridir.
Özellikle etnik, mezhep ve kimlikler üzerinden ayrıştırıcı ve yıpratıcı siyaset uygulanmıştır. Bu faaliyetlerin tümü millet-devlet bütünleşmesini bozmak ve yıkmak üzerinedir. Milletimizin hassas noktaları ehemmiyetle tetkik edilerek sosyal alandaki farklılıklar üzerinden nifak tohumları ekilmek istenmiştir.
Bu çabaların ciddi bir örneğini Kürt sorunu olarak adlandırılan konuda görmekteyiz. Kürt vatandaşlarımızın aidiyet duyguları yıpratılmak suretiyle ayrışma zemini hazırlanmak istenmiştir.
Bir taraftan Osmanlı'dan devraldığımız tarihi topraklardaki karışıklıklara benzin dökülerek ülkemizin Müslüman dünya ile bağı koparılmaya çalışılmış, içeride de Kürt halkı üzerinden provokasyon çalışmaları yürütülerek devletle millet karşı karşıya getirilmiştir. Milletimiz bu oyunu görerek kurulan kirli nifak tuzağını her sandık zamanı bozmuştur.
Küresel odaklar Müslüman dünyanın bir arada bütüncül bir halde hareket etmesini engellemek için daima yeni tuzaklar kurmaktadır. Bunlardan birisini geçtiğimiz hafta Diyarbakır'da yaşadık.
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, bölücü terör örgütü tarafından elim bir şekilde katledilmiş, bu cinayet üzerinden yeni bir devleti suçlama propagandasına gidilmiştir. Hemen her konuda hükümeti ve devleti suçlama girişiminden geri kalmayan bu odakların yürüttüğü karalama kampanyası bölücü örgütün ve onun destekçilerinin, uzantılarının eseridir. Terörü destekleyerek binlerce masum insanın kanına giren bu yapılar, sürekli sınır tacizlerinde bulunarak ülkemizi tahrik etmektedir. Nitekim ülkemizin 500 yıllık hâkimiyetinin bir simgesi olan Bayır Bucak Türkmendağı bu kirli küresel hesaplarla ağır bombardımana tutulmuştur. Bunlardan birisinde açıkça sınırlarımızı ihlal eden bir uçak silahlı kuvvetlerimiz tarafından vurularak indirilmiştir. 'Sınır namustur, bundan taviz verilmeyecektir' görüşümüzü savunmaya devam etmekteyiz. Bizim için bu husustan asla taviz verilemez. Bizim kırmızı çizgilerimizi deneme gayreti içinde olanlar bilmelidir ki ülkemiz bu oldu bittilere asla göz yummayacaktır. Buradan bir netice elde edemeyenler içeriden yeni bir ayrışma dalgası oluşturmak için terör örgütünü kullanmaktan çekinmeyecektir. Tahir Elçi olayında olduğu gibi insan hayatının onlar için hiç bir kıymeti yoktur."
SONUÇ: Tarihi köklerimizin bulunduğu bu topraklarda kanlı planlarla cinayetler işleyerek bombalar yağdırarak bir neticeye varamayacaklar. Fakat ülkemiz, devlet millet bütünleşmesi içerisinde bu oyunları boşa çıkarak ferasete ve yetkinliğe sahiptir.
