Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun çırpındığı, Türkiye'yi hükümetsiz bırakmamak için uyumadığı bir sırada şahsi ve partisel menfaatleri bir yana itti. "Vatanmillet davasına gönülden hizmet edenleri yalnız bırakmayacağım" dedi. Küçük yaşlarından beri tanıdığım Tuğrul Türkeş hayatının büyük bölümünü, Türkiye'yi avuçlarının içine alacağını zanneden insanları tanıyarak geçirdi. Çok kritik bir pozisyonda, Yeni Türkiye'cilerin saflarında yerini aldı. Verdiği karar hissi değildir. Arkasında, birikim, tecrübe, gizli kalmış derin olayların bilgisi ve muhasebesi var. SHP'nin (CHP) cirit attığı bir süreçte DYP lideri Tansu Çiller'e destek vermesi, merkez sağ kesimde büyük destek görmüştür. 1997'de babası Alparslan Türkeş'in ölümü üstüne MHP'yi omuzlayan, Devlet Bahçeli'nin yanında yer alarak davaya hizmet etmiş bir adamdır. 2007'deki kriz döneminde Devlet Bahçeli ile kol kola, DEMOKRASİ ÇARKLARININ KIRILMASINI ENGELLEMEK İÇİN yürümüş bir insandır. Bahçeli'nin, çıkışlarında (Cumhurbaşkanı Gül'ün seçilmesi, türban yasağının kaldırılması) en büyük yardımcısı olmuştur. "411 el kaosa kalktı" diyen zavallılara tokat atan adamların başında gelir. Tuğrul Türkeş'in DAVUTOĞLU'NUN MİLLİ DAVETİNE "EVET" demesi, bir kırmızı koltuk için değildir. Yaptığı, tek bir adımlık çıkış değildir.
Aynı zamanda, Milliyetçi Demokrat AK PARTİ VE MHP'ye gönül verenlerin, bir araya getirilmesi çabasıdır. Şimdi hep beraber düşünelim. AK PARTİ ile MHP'nin ayrılığının kimlere faydası var. Birbirinin ruh kardeşi olan kitleler, neden iki ayrı parti de bulunuyorlar? 1991 seçimlerini hatırlayalım.
Süleyman Demirel'in DYP'si, yüzde 27, milletvekili sayısı 178. Turgut Özal'ın Anavatan Partisi yüzde 24, milletvekili sayısı 115. Ayrı olmasalar, DYP+ANAP eşittir: Yüzde 51, milletvekili sayısı 293.
Yani, tek başına hükümet. İstikrar. Özal-
Demirel birbirini yedi ne oldu? Süleyman Demirel'in DYP'si ile Turgut Özal'ın ANAP'I birbirine yerken, kimler kazanıyordu? Özal'ı nefes alamaz hale getiren Demirel, SHP ile hükümet kurdu. Bırakın Türkiye'ye yaramayı, kendilerine bile hayrı olmadı. O kavganın arasından, SHP (CHP) çıktı. O kavganın arasından KOALİSYONLAR çıktı. DYP-ANAP; aynı tabanın temsilcileri, her yerde kol kola yürürken, ayrılıktan faydalanan, BATIYA EKLEMLENMİŞ SERMAYE oluyordu. Bankaları, milli kuruluşları yutmayı planlıyordu. Gayri milli odaklar ellerini ovuşturuyordu.
PKK katilleri azıyordu. Orduda cuntalar darbe hazırlıklarına başlıyordu. 28 Şubat tezgâhlanıyordu. Ve Türkiye 2001'de dibe vurduruluyordu. Kimler faydalandı o rezaletlerden? O günlerde rahmetli Alpaslan Türkeş de DYP-ANAP-Refah birliği için çok ter dökmüştü. Ama olmadı.
Oldurmadılar. Demirel-Özal'ı kavga ettirdiler.
Tuğrul Türkeş, sadece; MİLLİ HÜKÜMETE girmedi. AK PARTİ ile MHP'nin neden ayrı parti oldukları gerçeğinin tartışılmasına da vesile oldu. Bugün Türkiye'de gerçek mücadele, MİLLİ OLANLARLA GAYRİ MİLLİ OLANLARIN arasında sürerken, AK PARTİ-MHP ayrılığının kimlere faydası var? Birleşmeleri, aynı kulvarda BÜYÜK TÜRKİYE için yürümeleri gerekirken, ayrılık iki partiye de yakışmıyor. Bundan sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu ile beraber siyasete devam edecek. Birlikte, BÜYÜK TÜRKİYE için çalışacaklar.
SONUÇ: Yeni seçimlere gidiyoruz. Gayri milli odaklar, "AK PARTİ tek başına iktidar olmasın?" diye uğraşıyor.
Bahçeli'nin karşıtlığından siyaset üretilerek, Cumhurbaşkanımız Erdoğan kuşatılıyor.
Aslında, Yeni Türkiye kuşatılıyor. AK PARTİ-MHP, birlikte olsalar yüzde 50 üstüne çıkış 340 milletvekili çıkaracakken, ayrılık niye? Birlik, Kandil'i söndürmez mi? Kürt kardeşlerimizi PKK-KCK'nın esaretinden kurtarmaz mı? TÜRKİYE'Yİ büyütmez mi? 2023 hedeflerine ulaştırmaz mı? Böl-yönet'e karşı çıkan Tuğrul Türkeş'i, verdiği "Birleşme" mesajından dolayı kutluyorum. Türkiyemizde bugün, MİLLİ ADAMLARLA GAYRİ MİLLİ ADIMLARIN ARKASINDAKİ ODAKLARIN mücadelesi var. ZAFER, DOĞRU YOL'DA YÜRÜYEN VATAN-MİLLET MÜCAHİTLERİNİN OLACAKTIR.
