Tarihi 21 Ağustos 2012

BDP'lilerin cemaziyelevvelini bilirim

Hani bilmesek "yedirip yutturacaklar" derler ya! Yine öyle oldu. BDP'li Ertuğrul Kürkçü, çirkin PKK-BDP buluşması ile ilgili olarak, "barış" nutukları attı. "Biz insanlara düşmanca gözlerle değil, anlamaya çalışarak bakıyoruz. Bize gösterilen gülümsemeye gülümsemeyle karşılık verdik" dedi.
Öyle mi acaba? Bence değil. Çünkü, ben Ertuğrul Kürkçü'nün cemaziyelevvelini bilirim!
Kürkçü, 1970'li yılların başında Dev-Genç Genel Başkanı'ydı. O günlerde güzel bir gelenek vardı. Gazetelerin tamamı bayram günlerinde kapıya kilit vurur, gazete çıkarma işini cemiyetler yapardı. Biri İstanbul'da diğeri de Ankara'da iki ayrı Bayram Gazetesi çıkardı.
1971'de, Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Beyhan Cenkçi, Ertuğrul Kürkçü'yü aradı. Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ramiz Orgun ile Sosyal Demokrat liderlerden Semih Eryıldız'la tartışmaya davet etti.
Tartışma Ankara Bayram Gazetesi'nde yayınlandı ve büyük yankı uyandırdı.
Ardından TRT devreye girdi. Rahmetli gazeteci Örsan Öymen, aynı isimlerle televizyonda bir tartışma programı yapmak için kolları sıvadı.
Amaç, gençler arasında ortak bir zemin yakalamak, kavganın önüne geçmek ve silahların bırakılmasını sağlamaktı. O günlerde özel televizyonlar yoktu. TRT de tek kanaldan yayın yapıyordu. Bütün Türkiye, TRT'yi izliyor, tartışma programları kamuoyunu günlerce meşgul ediyordu.
Beklenen gün geldi, bütün Türkiye, TRT ekranına kilitlendi... Örsan Öymen, son derece iyi niyetli bir adım atmıştı. Ancak, tartışma başlar başlamaz, gençler arasında ortak bir zemini yakalamanın mümkün olmadığı görüldü. "Silahlar Bırakılsın" tartışması, hem stüdyodakileri, hem de Türkiye'nin dört bir yanında programı izleyenleri alabildiğine gerdi.
Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ramiz Ongun, "Biz hazırız" dedi:
* Biz silahları bırakabiliriz. Burada hemen anlaşalım. Sol, saldırıdan vazgeçsin.
Biz de kuvvet kullanmayı bırakalım. Ben buraya tam yetkili olarak geldim. "Silahları bırakacağız" diyorsak, bırakırız. Benim sözüm teminattır. Ancak, bunlar yetkili değiller, emri dışarıdan alıyorlar. Onlara bu emri veren irade silah bırakmalarını istemiyor.
Bunlar silah bırakamazlar.
Ramiz Ongun
haklı çıktı...
Dev Genç Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, anlaşmaya yanaşmadı. Tam tersine silahlı mücadeleye devam sinyalleri verdi:
* Biz, toplumsal muhalefetin fitiliyiz.
Sandıktaki demokrasiye inanmıyoruz ve buna karşıyız. Devrim sandıktan çıkmaz.

* * *
Aradan birkaç gün geçti...
Ramiz Ongun, Çankaya Köşkü'nden arandı. Dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, kendisiyle yüz yüze görüşmek istiyordu.
Sunay, "Seni tebrik ederim oğlum" dedi:
* Televizyondaki açık oturumu baştan sona seyrettim. Çok güzel konuştun.
Cumhurbaşkanı
ardından ekledi:
* Bu tür yayınlar devam etmeli. Halk bu ülkede neler olup bittiğini, kimin ne yapmaya çalıştığını görmeli ve bilmeli.
Ben, TRT'de arkadaşlara talimat vereceğim. Bir açık oturum daha yapılsın.
Ancak, bu defa 1 değil, 3-4 saat sürsün.
Sunay
, gerçekten de TRT yöneticilerini aradı.
Talebi Örsan Öymen'e iletildi. Ancak, Ertuğrul Kürkçü, kavgayı önlemek ve barışı sağlamak için yapılması planlanan yeni bir televizyon programına "hayır" cevabını verdi.

* * *
Ertuğrul Kürkçü, bugün BDP milletvekili.
Gazetelere demeçler verip, barış nutukları atıyor.
PKK'lı teröristlerle kucaklaşmasına, "Biz insanları diriyken seviyoruz" gibi süslü sözlerle izah getirmeye çalışıyor.
Oysa, geçmişe bakınca pek öyle görünmüyor.
Kürkçü, yine meşrebinin gereğini yerine getiriyor. 1970'lerdeki konumunu muhafaza ediyor. Belli ki bugün bile "Silahlı Marksist halk ihtilali" hayallerinin peşinde koşuyor!
Ne demişti bundan bir süre önce PKK'lı ve KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan:
* Devrimci halk savaşı ile AKP siyasetini yenilgiye uğratacağız.
Tencere-kapak misali! Ertuğrul Kürkçü, yuvarlandı ve yerini buldu.
Dikkat edin: Marksizm ve bölücülük, son günlerde PKK çatısı altında birleşti. Bir kısmı o veya bu isim adı altında PKK bünyesine girdi. Bir kısmı da sağda solda PKK adına "psikolojik cephe" açtı.
Bugün Türkiye'de yaşananların özü budur!