Eliz Sakuçoğlu

ELİZ SAKUÇOĞLU

Tarihi 30 Temmuz 2016

Bu toprakların değerini bilelim

Bugüne kadar beni hep mutlu, hayat dolu, asla pes etmeyen, kimine göre daha yüksek enerjili, sizin deyiminizle güçlü yönümle tanıdınız. Ancak son zamanlarda o hallerimden eser yoktu. İlk kez insanlık adına bu kadar endişe duydum, gördüklerimden korktum ve utandım... O dehşet verici kabus görüntüleri günlerce görüp durdum, uyuyamadım. Kendime gülmeyi, eğlenmeyi ve yemek yemeyi yasakladım.
Hayat enerjim bir anda yok oldu. Yazın ortasında kış uykusuna dalmış gibiydim; bedenim uyanık ama beynim uyuşuk… Zor günler geçirdik ülke olarak, hepimizde derin izler bıraktığı da kesin...
Bir daha yaşanmayacak diye bir garantimiz de yok maalesef… Tetikte bekliyoruz, bir yandan da yeniden hayatımızı ele alıp yaşamaya çalışıyoruz.
Meydanlarda birlik beraberlik, tek vatan olmak için ele ele verip ülkemize sahip çıkıyoruz. Bu da biraz olsa beni yeniden ümitlendiriyor. Herkes gibi ben bu vatanın büyük aşığıyım… Bu güne kadar kaç ülke gezdim, hiçbir yer bana Türkiye'm kadar güzel hissettirmedi.
Bu toprakların değerini bilelim.
Ne güzel, ne özel ve değerli bir ülkeye sahip olduğumuzu bilenler bilmeyenlere anlatsın.
Kimsenin oyununa gelmeyelim.
Kürdü, Türkü, Alevi'si Sünni'si, Yahudi'si, Ermeni'si, AK Partili'si, CHP'lisi… Hangi dine, ırka, siyasi görüşe sahip olursak olalım biz kocaman bir aileyiz.
Antakya'da doğdum ve belli bir yaşıma kadar orada büyüdüm.
Bilmeyenler için söyleyeyim ben Arap Alevi'siyim. Türklerden, Araplardan, Ermenilerden, Yahudilerden, Kürtlerden; din-mezhep anlamında Sünnilerden, Alevilerden, Şiilerden oluşmakta olan güzel Antakya'mda insanlar uzun süredir gerçek anlamda kardeşçe yaşıyor.
Antakya'da ibadethaneler yan yana. Esnaf ırk, din, mezhep ayrımı yapmadan komşu dükkanlarda hayatını sürdürebiliyor. Değişik tipteki insanlar aynı sıralarda okuyabiliyor.
Kapı komşusu kendisi gibi olmayabiliyor; ama komşuluk da yapılabiliyor.
Güzel Antakya'mda sene boyunca hayat bayram tadında geçer, kutlamalar hiç bitmezdi. Çünkü tüm dini bayramlar ve özel günler birlikte kutlanırdı.
Çocukluk yıllarımdan hatırlarım, yan komşumuz Paskalya Bayramı telaşına düşmüştü. Rahmetli babaannem, annem ve yengelerim de toplanıp ona yardıma koşardı.
Biz de tüm çocuklar toplanır yumurta boyardık. Çok güzel anılar biriktirdim bu küçük ama tüm dünyaya örnek olası şehirde… Unutmayalım; insanların yeme ve içme gibi ihtiyaç duydukları temel gereksinimlerinin başında sevgi ve barış gelmektedir. Barış mutluluk getirir, karınları doyurur, hoşgörünün en yüksek safhasını anlatır.
Kardeşlikler, paylaşımlar, kültür kaynaşmaları barıştan doğar. Ama savaş; ölümü ve dehşeti getirdiği gibi geride öksüz, dul ve yetim insanları bırakır.
Savaşın olduğu yerde mutsuzluk, kin, öfke ve nefret gibi duygular hakimdir.
Kendi geleceğimiz ve ileriki nesillerin geleceği için daima barış yanlısı olmalıyız.
Sevginin, huzurun, anlayışın, hoşgörünün bol olduğu bir dünya düşlüyorum.
Siz söyleyin, çok mu şey istiyorum?
Gelin bu barış mesajını tüm dünyaya verelim. Ellerimiz sımsıkı birbirine kenetlensin; tüm dünya birlik, beraberlik ve tek vatan sloganlarımızla inlesin.
HER NE KADAR KÖTÜ AMAÇLARI İÇİN KULLANANLAR OLSA DA ne demiş Atamız: "Yurtta barış, dünya da barış!"