Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 4 Mayıs 2015

Hem suçlu, hem güçlü...

Emek ve Dayanışma Günü ya da İşçi Bayramı yani 1 Mayıs, Türkiye'nin değişik yerlerinde ve bu arada İstanbul'da da kutlandı. Ancak 1 Mayıs, gerçekleşenlerden çok gerçekleşemeyeni, yani Taksim'de yapılamayan kutlamalar ile haber oldu yine. Bazı sendikalar ve STK'lar, yetkililer ne kadar 'müsaade etmeyeceğiz' demiş olsa da, 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlama inadına kapıldılar.
Onlar bu konuda ısrarlı olunca da, ne olur ne olmaz diye, Taksim'e çıkma girişimlerini engellemek maksadıyla ciddi bir blokaj uygulandı.
Böylelikle, İstanbul'da yaşayanların bir bölümünün ve hasbelkader o gün İstanbul'a ve özellikle de Taksim civarına işi düşenlerin oldukça sıkıntı çektikleri bir gün daha yaşandı. İstanbul Valiliği, başta Yenikapı Meydanı olmak üzere toplantı ve gösteri yapılabilecek 8 alan gösterdiği halde, buraları kabul etmeyip illa da Taksim diyenler, o gün yaşanan sıkıntılar sebebiyle de idareyi suçlama yolunu tercih ettiler.
Oysa Taksim'in toplantı ve gösteri yürüyüşlerine kapatıldığını ve gereken açıklamaları yapan yetkililerin, ne pahasına olursa olsun oraya giriş izni vermeyeceklerini biliyorlardı. Buna rağmen, Taksim'e mutlaka gireceğiz ısrarının, eninde sonunda istenmeyene türden olaylara sebebiyet vereceği de açıktı.
Nitekim, Beşiktaş ve Mecidiyeköy taraflarından Taksim'e doğru yürüme girişimleri polis tarafından engellendi ve bu arada çeşitli gözaltılar yaşandı.
Yine Okmeydanı taraflarında, alıştıkları şekilde Molotof, bilya, maske gibi şeylerle yola çıkmaya çalışanlar da engellendi.
1 Mayıs'ta İstanbul'da olup bitenler, TBMM'de görüşülüp kanunlaşan İç Güvenlik Reformu'nun kamu düzeni konusunda beklenen neticeleri vereceğinin işareti.
Belli ki bundan böyle gösteriler için maske, sapan, bilya ve molotofları ile hazırlananlara müsamaha edilmeyecek artık.
Taksim'de kutlama merakında kapılan sendikaların ve STK'ların temsilcileri, hep bir ağızdan polisin sert bir şekilde müdahale ettiği iddialarını ileri sürerek, suç duyurusunda bulunacaklarını söylediler. Hem suçlu, hem güçlü sözü, herhalde bu durumlar için söyleniyor olmalı.
Muhtemelen: '1 Mayıs günü, Beşiktaş ve Mecidiyeköy'den Taksim'e gitmek amacıyla yürümeye çalıştık. Ancak polis izin vermeyince de zorladık. Sonra da polisle kapıştık' şeklinde bir suç duyurusunda bulunacaklardır.
Suç duyurusunu yaptıklarında, başvurdukları makam, 'o gün Taksim'in gösteri ve yürüyüşlere kapalı olduğunu bilmiyor muydunuz?' diye sorduğunda ne cevap verecekleri, merak konusu.
1 mayıs günü alınan tedbirler sebebiyle yaşanan rahatsızlıkların sorumlusunun devlet olduğunu söylemek, yaşananları takip eden insanların aklıyla alay etmeye çalışmaktan başka bir şey değil.
O günkü tedbirler dolayısıyla bazı sıkıntılar yaşayan İstanbullular da, bütün bunların sorumlularının kimler olduğunu iyi biliyorlar.
Esas mesele ise, 1 Mayıs gibi, işçiler açısından oldukça önemli bir günde, bazı sendika yetkililerinin Taksim'le ilgili olmayan nerdeyse tek bir söz bile etmemiş olmaları. O zaman da, işçilerin Taksim'de gösteri yapabilmekten başka hiçbir meselesi kalmadığı gibi bir şey geliyor akla.
İşçilerin halledilmesi gereken problemleri ile uğraşmak yerine, kendilerini hiç ilgilendirmeyen konularla uğraşan sendikacıları yola getirmek işçilere
kalıyor galiba...