Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 30 Mart 2015

Beyaz Türkler'de İran sevgisi

Amerikalıların mantığını anlayabilme konusunda yardımcı olabilecek tipik bir kovboy fıkrası vardır:
Arkadaşıyla sohbet eden kovboy, bardaki gruptan birisini kastederek, 'şu adama çok gıcık kapıyorum' der. Arkadaşı o tarafa bakarak sorar: 'Hangisine?'...
Kovboy, 'şu ayakta durana' der, oradakilerin hepsi ayakta olduğu için tekrar sorar ve 'şapkalı olan' cevabı alır ama hepsi şapkalıdır.
Arkadaşının 'hangisi' sorusuyla tekrar karşılaşan kovboy bir süre gruptakilere baktıktan sonra silahını çekerek ateş etmeye başlar ve sağ kalan kişiyi göstererek: 'İşte şu. Ona hakikaten çok gıcık kapıyorum' der. ABD'nin bölgemizde en çok gıcık kaptığı ülkenin İran olduğu kabul edilir. Ancak her nasılsa 2001'de gerçekleşen Afganistan işgali sonrası bu ülkede İran'a yakın unsurlar iktidara gelir ya da getirilir. Irak'ta da aynı şey yaşanır ve 2003'deki işgal sonrası İran'la bağlantıları çok iyi olan Şiiler Irak yönetimine gelir/getirilir.
Kovboy fıkrasında olduğu gibi ABD en çok gıcık kaptığı(!) İran'ı işaret edebilmek için, diğer güçleri yok etmektedir sanki.
Bu eninde sonunda bir fıkradır ve mantık aranmaz. Ama yaşanan uluslararası gelişmelerde de mantık olmayınca, insanın hakikaten kafası karışıyor. ABD, en ciddi tehlike olarak hakikaten İran'ı görüyorsa, nasıl oluyor da bütün operasyonlarını İran'ı güçlendirecek ve bölge ülkelerinin yönetimini onun eline verecek şekilde yürütüyor sorusu, cevabı olmayan sorular cümlesindendir.
Cevabı olmayan sorulara başta Suriye, Irak, Lübnan olmak üzere hemen bütün bölge ülkelerinde güç gösterisi yapan İran'ın, Yemen'in karışmasına vesile olduktan sonra diğer bölge ülkelerinin müdahalesi konusundaki tavrını da ekleyebiliriz.
Yaptığı her şeyi doğru kabul eden ve bunlar karşısında başka ülkelerin almaya mecbur kaldığı tedbirleri karalama yönünde açıklamalar yapan İran'ın 'burnundan kıl aldırmayan' tavrına, Türkiye'den gelen destekler, ABD'nin kovboy mantığına benzer bir durumun bizde de olduğunu ortaya koyuyor.
Beyaz Türkler; Suriye'de halkını katleden rejime destek olan, Şiiliği önceleyen yönetim anlayışını hakim kılma gayretiyle Irak'ı yaşanmaz hale getiren ve şimdi de Yemen'e el atan ve böylelikle 'bölgeyi domine etmeye çalışan' İran'a sempati besliyorlar.
Vaktiyle 'Türkiye İran olmayacak' sloganları atanların çoğu, şimdilerde gizli ya da açık İran sempatizanı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "İran bölgeyi domine etme çabası içinde. Yemen, Suriye ve Irak'ta ne gücü varsa çekmesi lazım" şeklindeki açıklamasına İran'ın çeşitli kademelerinden gelen cevapların, ülkemiz medyasının büyük bir bölümünde tasvipkar bir şekilde yer almasını, sadece Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı ile izah edebilmek mümkün değil.
Yani, ABD'nin 'en büyük düşman' ilan etmekte tereddüt etmediği İran'ın bölgedeki yayılma çabalarına verdiği destek şaşırtıcı. Ama bizdeki Beyaz Türkler'in İran'la alakalı tutumları, daha fazla şaşırtıcı.
Beyaz Türkler'in İran'a duydukları sempatinin sırrı, bu ülke adına bölgede faaliyetlerde bulunan Kudüs Kuvvetleri Komutanı Kasım Süleymani'nin, kendileri gibi düşünmeyenlere yönelik olarak söylediği: "Diz çöktürmek, tehcir etmek veya öldürmek için size geldim" şeklindeki
sözlerinde mi gizli acaba?

SARKOZY VE DOMUZSUZ MENÜ

Fransa eski Cumhurbaşkanı Sarkozy, 'Okullardaki alternatif menünün laikliğe aykırı olduğunu' iddia ederek, 'kantinlerde Müslüman öğrencilere domuzsuz menü hazırlanmasına karşı olduğunu' söylemiş. 'Uygulamanın ilerde okul kantinlerinde Müslüman çocuklarına ayrı bir masa, Yahudi çocuklarına da farklı bir masa uygulamasına yol açabileceğini' ileri süren Sarkozy, okul kantini mi işletmeye karar verdi, bilmiyoruz.
Ama Sarkozy'nin, büyük ihtimalle domuzun Yahudilerde de haram olduğunu unutarak bu sözleri söylediğini ve yakında bu sözlerinden çark edeceğini şimdiden haber verebiliriz.

KILIÇDAROĞLU'NDAN YÜZDE 35 TAAHHÜDÜ

Kılıçdaroğlu'nun 'emeklilere iki ikramiye' vaadini, noter kanalıyla taahhüt etmesinin, damga vergisine tabi olup olmadığı gündemin önemli konularından.
Emeklilere iki maaş ikramiye vaadinde bulunan Kılıçdaroğlu'nun bundan sonra hangi vaatlerde bulunacağı da, ciddi bir merak konusu oldu. Çoğu kişi, önümüzdeki günlerde ne türden vaatlerle karşılaşılacağını tahmin edebilmek için Genç Parti'nin 2002 seçimlerindeki vaatlerini araştırıyor şimdilerde.
Ancak araştıranlar, Genç Parti'nin 2002'de gündeme getirdiği vaatlerin 'gerçekleştirilebilir' olanlarının hemen tamamının, AK Parti tarafından zaten uygulamaya konulmuş durumda olduğu gerçeği ile karşılaştılar.
Dolayısıyla Genç Parti'nin 'emeklilere 14 maaş' vaadini değiştirerek, 'emeklilere iki maaş ikramiye' şeklinde ve noterden taahhüt vererek kullanan Kılıçdaroğlu'nun, 2002 seçimlerinde Genç Parti tarafından yapılan vaatler arasından herhangi bir şey bulamayacağı, hakim kanaat.
Bu durumda, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve kampanyayı yürüten reklamcı Ali Taran'ın yeni vaatler bulmaları gerekecek.
Genç Parti'nin 2002 seçimlerinde mitinglerde köfte ekmek dağıtması ve tanınmış sanatçılara konser verdirmesi şeklindeki uygulamaların taklit edilip edilmeyeceğini ise kampanyalar başlayınca göreceğiz.
Tabii, CHP'nin ve Kılıçdaroğlu'nun GSM şirketleri olmadığı için kontör kartı dağıtılmayacağını varsayıyoruz.
Ancak, yeni ve şaşırtıcı vaatleri bekleyenlerin yanında, Kılıçdaroğlu'ndan, Hangi oy oranının altına inerse istifa edeceğine dair noter onaylı taahhüt bekleyenlerin sayısı da artıyor.
Daha önceki seçimlerde bu oranı yüksek tutan Kılıçdaroğlu'nun, bu defa işi sıkı tutması ve hakikaten iddialı olduğu bir oran söyleyerek bunun arkasında durması gerektiğini de ilave ediyor,
beklenti sahipleri.