Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 22 Mart 2018

Afrin huzurlu ABD kaygılı...

ABD 'liler de bizim gibi insanlardır eninde sonunda. Ancak içinde bulundukları şaşkınlık halinin bir neticesi midir bilinmez, kaygı duyulacak durumlarda sadece seyrederken, huzurlu ve istikrarlı bir ortam gördüklerinde endişelenmeye başlıyorlar çünkü.
2012'den itibaren adım adım terör örgütü tarafından ele geçirilen Afrin'de yaşayan Arap, Kürt ve Türkmenlerin büyükçe bir bölümünün Türkiye'ye göçe zorlanması sırasında hiç kaygılanmamışlardı ABD'liler.
Stratejik hesapları Suriye'nin kuzeyinde yapılacak demografik değişiklikler gerektiriyor olmalıydı ki, buralarda yaşanan insanlık dramını görmezden geldiler.
Esas olarak kaygılanmayı gerektiren durumlarda herhangi bir rahatsızlık hissetmeyenlerin, şimdi Afrin özgürlüğüne kavuşturulup gerçek halkına teslim edileceği sırada 'kaygı' dolu açıklamalar yapmaları, daha çok hesaplarının tutmayacağını anlamış olmalarından belli ki.
Teröristlerden temizlenen Afrin'in gerçek sahiplerine teslim edilmesi, normal şartlar altında dünya üzerindeki herkesi memnun etmesi gereken bir husus.
Ancak, hem ABD Dışişleri Bakanlığı hem de Savunma Bakanlığı'ndan (Pentagon) gelen 'kaygılıyız' temalı açıklamalar, ABD 'lilere bir haller olduğunu düşündürüyor.
'NATO müttefikimiz Türkiye'nin meşru güvenlik kaygılarını dikkate alma hususuna bağlıyız. Aynı zamanda DEAŞ karşıtı kampanyaya ve ortağımız SDG'ye de bağlıyız' deniliyor ABD Dışişleri Bakanlığı açıklamasında. Ve tabii şu vurucu cümleyle devam ediliyor: "ABD , Afrin şehir merkezinden son 48 saat içinde gelen haberlerden derin kaygı duyuyor."
Savunma Bakanlığı'ndan gelen benzeri açıklamada da 'kaygı duyulduğu' vurgusu eksik bırakılmamış.
Çıkıp ta, 'Türkiye'nin yıllardan beridir yaptığımız hesapları boşa çıkarması dolayısıyla kaygılıyız' diyecek halleri yoktu tabii...
ABD kendi yalanına inanıyor...
Hala DEAŞ'a karşı mücadeleden bahsediyor ABD ve halen adına SDG dediği teröristlerle işbirliğine bağlı olduğunu söylüyor.
DEAŞ 'ın nihayet bitirildiğini geçtiğimiz yılın sonlarında kendileri açıklamışlardı oysa. PYD/YPG teröristlerini Suriye Demokratik Güçleri yani SDG olarak anan da sadece kendileri.
Süper güç olmak, söylediği yalanlara başkalarını inandırmak için çalışmayı gerektirebilir. Ancak kendi söylediği yalanlara inanmak süper güç özelliklerinden olmasa gerek.
Aradaki mesafe sebebiyle Afrin'de neler yaşandığı konusunda bilgi sahibi olmadıklarını düşünmek saflık olur. Ancak belli ki kendi ürettikleri yalanlara inanma ve hatta bunları sonuna kadar savunma konusunda kararlılar.
Yoksa, tam da bölge insanının huzur ve istikrarın kapısını araladığı anlarda Afrin için kaygılı oldukları şeklinde açıklamalar yapmazlardı.
İmkan olsa bu açıklamaları yapan ya da yaptıranlara, 'son zamanlarda psikiyatristleri ile görüşüp görüşmediklerini ve onların bu duruma ne dediklerini' sorabilirdik, ama bu şansa sahip değiliz.
Ancak, dünya devi ABD'nin halen yalanlarla oluşturduğu bazı algılardan medet umması, ABD 'de bireysel sıkıntılardan öte bir tür toplumsal problem olduğunun göstergesi.
300 küsur milyonluk ABD halkının, on binlerce kilometre ötede hem de NA TO müttefiki olan bir ülkenin burnunun dibinde terör ordusu kurmak isteyen yöneticilerinin söylediği yalanlara inanacak kadar saf olduğunu sanmak pek akıl karı değil çünkü...
'Afrin'de kaygılıyız' diyen ABD'li sözcülerin, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın "Biz kaygılarımızı size ilettiğimiz zaman neredeydiniz?
Gelin burada bu terör örgütlerini temizleyelim dediğimiz zaman neredeydiniz?" sorusuna bir cevap borçları var...
Gerçekten kaygı duyuyorlarsa tabii...