Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 26 Eylül 2017

Yüksek fatura…

Kuzey Irak yönetimi oldukça tartışmalı bir zeminde referandumunu gerçekleştirdi.
Hayır deme ihtimali olanların çoğu protesto amacıyla referanduma katılmadıklarından, sonucu tahmin etmek zor değil.
Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin yaptığı referandumdan çıkan sonuç dünyanın sonu değil elbette. Çünkü bahsi geçen yer hukuken Irak'ın bir parçası. Mevcut Irak Anayasası'na aykırı olan referandumdan bağımsızlık çıkarabilmek teknik olarak mümkün olmadığı gibi, bu haliyle 'eh ne yapalım oldu' denilse bile, Irak Hükümeti'nin kabul etmemesi durumunda Bölgesel Yönetim'in bağımsızlık talebinin bir karşılığı da yok… Söz konusu referandum IKBY açısından güçlü bir koz olacağa benzese de, bundan sonra Irak Hükümeti ile çok daha sancılı süreçler yaşayacağı da açık… Konu, IKBY ve Irak Merkezi Hükümeti arasındaki ilişkilerin oldukça sıkıntılı seyretmesinden başlayıp bölge insanının kendi kaderini tayin hakkına kadar o kadar karmaşık ki, üzerine belki de ciltlerle kitap yazılabilir. Ancak açık ve net olan tek şey, referandumdan çıkan kararın, zaten yeteri kadar karışık olan bölgede yeni karışıklıklara sebebiyet vereceğinin kesin olması.
Tam da burada 'bütün bu olup bitenlere ne lüzum vardı' demek, çok naif bir yaklaşım olur şüphesiz. İslam ülkelerinin problemlerini neden kendi aralarında halletmedikleri, meselenin temel sorusudur belki de.
İslam coğrafyasındaki çekişmeler, eninde sonunda sömürücülerin kazanması ile neticeleniyor. Ve kazandıklarını zannedenler de, sonrasında büyük bedeller ödemek zorunda kalıyor.
IKBY'nin Irak merkezi yönetiminin kendisine makul davranmadığı için referandum yoluna başvurduğu düşünüldüğünde, Irak'ı yönetenler vaktiyle yaptıklarını yapmasalar ve en azından bundan sonra adil davranacakları konusunda garanti verebilselerdi, bunları yaşar mıydık sorusu, anlamlı bir soru.
'Biz ne yaptık!..' Referandumu heyecanla bekleyen İsrail yanında, 'erteleseniz' filan deseler de aslında yapılmasından memnun oldukları bilinen bazı ülkelerin Kuzey Irak'tan beklentileri, konunun belki de en hassas yönü.
Tarih bize gösteriyor ki, hiçbir devlet kimsenin kara kaşı kara gözü için bu tür önemli kararlara destek vermez.
Dolayısıyla doğrudan destekleyen İsrail başta olmak üzere ikircikli davranan ülkelerin tamamının Kuzey Irak'taki gelişmelerden beklentileri olduğu, kesin.
Türkiye başta olmak üzere referandumdan rahatsız olan ülkelerin asıl dertlerinin de, bölge dışı güçlerin Kuzey Irak ile ilgili hesapları olduğu bilinen bir husus.
Beklenti dediğimiz şeyler de, sadece enerji ile alakalı değil mutlaka. Ve bunların çoğunun IKBY yöneticileri tarafından güle oynaya karşılanacak şeyler olmadığını da söyleyebiliriz. Şurası açık ki, IKBY eski döneme göre çok daha kırılgan bir duruma gelmiş olacaktır. En basitinden, şöyle veya böyle Irak'ın bir parçası olarak hayır diyebildikleri bazı taleplere bundan böyle aynı rahatlıkla hayır diyemeyeceklerdir.
Referanduma karşı olan Irak, İran ve Türkiye'nin arasında kendisini hiçbir zaman rahat hissetmeyecek bir durum oluşturmayı göze aldı IKBY. Bundan sonra ödemek mecburiyetinde kalacağı bedeller sebebiyle yaşayacağı sıkıntılar da, Irak Hükümeti'nin yaşattığı söylenen mağduriyetten kat be kat ağır olacaktır muhakkak… Şurası kesin ki, sömürücü zihniyet kesinlikle sosyoloji ve psikolojiyle değil, çıkar ve güçle ilgilenir.
Ve Kuzey Irak'a sağladıkları desteğin faturası da herhalde oldukça yüklü olacaktır.
Umarız, IKBY yöneticileri 'biz ne yaptık' demek mecburiyetinde kalmazlar… Ama böyle olacağı da kesin gibi…