Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 23 Eylül 2017

‘Sırtında yumurta küfesi yok ya!..’

Ülkemizin karşı karşıya olduğu birçok mesele var. Bazıları, özellikle de uluslararası gelişmelere yönelik olarak, ülkeyi yönetenleri suçlama konusunda hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar nedense.
İlk bakışta haklı imiş gibi gözüken bu yaklaşım, Hoca Nasrettin'in 'hırsızın hiç mi kabahati yok?' sorusunu hatırlatıyor oysa...
Ülkemizi yönetenlerin, kendi ayaklarımız üzerinde durma ve kendi kararlarımızı alma kararlılığından taviz vermedikleri için hedef tahtasına konulmuş durumdalar.
Muhataplarımız son dönemlerde maksatlarını gizlemek yerine doğrudan ifade etmeye başladıklarından, bunu bilmeyen de yok...
'Uluslararası alanda yalnız kaldık' nakaratını çok tekrarlayanlar, aslında 'Türkiye'nin ancak uluslararası sistemin müşfik kollarına teslim olması halinde rahata erebileceğini' ima eden dış mihraklarla aynı telden çalıyorlar. Bundan rahatsızlık duymuyor olmaları da, ayrı bir garabet.
Herhangi bir konuda ellerini taşın altına koymadıkları halde, rahatlıkla ahkam kesenleri kast ederek, 'bekara hanım boşamak kolaydır' demiş atalarımız. 'Sırtında yumurta küfesi yok ya...' sözü de benzer maksatlarla kullanılır...
Hayatın akışının bir gereği olarak içeride ve dışarıda birbirini takip eden gelişmelerle ilgili olarak, bazılarının olup bitenleri ölçüyü kaçıracak derecede kolaya almaları, yukarıdaki sözlerin işaret ettiği halle ilgili galiba...
Kahvehanelerde sıklıkla şahit olunan 'sallandıracaksın birkaç kişiyi, bak düzelmiyor mu!' muhabbetlerini bu tür davranışların temel örneklerinden.
Gelişmeler karşısında yapılabilenler ve yapılamayanlar konusu, ehliyet ve liyakatla alakalı. Bazı eksiklikler ve yanlışlıklar olabilse de, hatalardan ders alarak sonraki gelişmelerde gerekeni layıkıyla yapmak da tecrübe ile ilgili...

SOR Kİ NİYE YAPTI...
Aktif olarak yönetimde bulunan yani sırtlarında yumurta küfesi taşıyanların işleri zor. Karşılaştıkları problemlerle ilgili olarak anında karar vermek mecburiyetindeler öncelikle. Ki bu, genellikle sağlıklı değerlendirmeler yapma imkanı olmadan, hızlı bir şekilde karar vermeyi gerektiren bir durumdur.
Dışarıdan bakanların bilemeyecekleri ayrıntılar sebebiyle yapılanların yanlış olarak değerlendirilme riski de her zaman mevcuttur. Özellikle de belli hassasiyetleri olan meselelerde neyin niçin yapıldığını anlatma şansınızın olmayışı da, eleştiri alışkanlığında olanlar açısından bulunmaz bir imkandır.
Oysa, sorumlu mevkilerde bulunanlar kötü gelişmelerde olup bitende kasıt unsuru olup olmadığına bakarlar öncelikle. Kasıt varsa, iş değişir. Ama kasıt yoksa, bundan sonrasi için kazanılmış bir tecrübe söz konusudur çünkü.
Olup bitenleri takip edip, mutlaka ama mutlaka yanlışlar bulmaya ve bunlar üzerinden yapıcı olmaktan çok yıkıcı eleştiri yapmaya niyetli olanların işleri oldukça kolay.
En güzel ve yerinde yapılmış bir işle alakalı olarak dahi, kusur bulabilmek için fazla uğraşmaya gerek yoktur. Daha uzun ya da kısa, daha büyük ya da küçük, şu ya da bu renk, biraz ileride ya da geride... Eleştirmek isteyin yeter ki, gerisi çok kolaydır.
Bu durumda eleştirilenin cevap sadedinde yapabileceği izahların müşterisi de pek olmaz. İzahlar genellikle uzundur ve eleştirme rahatlığının da tadını kaçırır çünkü.
Maksatları sadece eleştiri olanlar konu dışı. Ama, sırtında yumurta küfesi olmayanların, sırtlarında yumurta küfesi taşıyanlara yönelik eleştirileri insaflı olmalı...
'Benim sırtında neden yumurta küfesi yok' diye hayıflananların eleştirileri ise çok daha insaflı olmalı tabii!..