Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 6 Ocak 2017

Esas mesele...

Şerbetli milletiz vesselam...
Gezi Olayları'nı, 17-25 Aralık'ı atlatabildiğimize ve hele 15 Temmuz'da yaşanan kalkışma sırasında silahlı kuvvetler içindeki hainlere karşı silahsız kuvvetler olarak zafer kazanabildiğimize göre, ne kadar kötü olursa olsun yaşadıklarımızın üstesinden gelebilme konusunda fazla bir problemimiz yok demektir.
Doğrudan seçilmiş bir Cumhurbaşkanımız var ve bir tek parti iktidarınca yönetiliyoruz.
2002 Kasımı'ndan beri işbaşında bulunan bu kadro sayesinde, ülkemiz gelişme yolunda büyük mesafeler aldı.
Aynı süreçte Cumhurbaşkanımız ve kadrosunun dirayeti sayesinde ciddi badireler de atlattık...
Türkiye, yolculuğunun 2002'den sonraki aşamalarında sistemin sınırlamalarının dışına çıkıp, kendi ayakları üzerinde durma kararlılığı gösterdikçe sıkıntılar baş göstermeye başladı. Sırtına vur ağzından lokmasını al bir ülke yerine, kendi göbeğini kendisi kesme kararlılığında olan bir Türkiye, birileri açısından can sıkıcı bir gerçekti çünkü.
Hükümranlığı altına bulunan coğrafyaları sömürmediği için kötü örnek olan Osmanlı gibi, temas halinde olduğu ülkelerden ne alacağını değil daha çok onlara neler verebileceğini düşünen bir Türkiye, öncelikle bölge ve giderek diğer ülkelerin uyanması açısından da tehlikeydi zaten.
Daha çok dış mihrakların ülkemizi frenlemeleri için kullandıkları vesayet mekanizmalarının çeşitli şekillerde izole edilmeye başlaması, alarm zillerinin çalmasına sebebiyet verdi. Gizliden gizliye sürdürülen saldırıların yerini açık saldırılar aldı. Uluslararası mihraklar ve içerideki uzantıları, Türkiye'nin ellerinin arasından kayıp gitmesine müsaade edemezlerdi... Bunun için ellerindeki bütün kozları devreye sokmaya kararlı gibiydiler.

Ne yerse yesin...
Balyoz, Ergenekon ve benzeri askeri hareketlenmeleri, 367 meselesi, e-muhtıra, AK Parti'ye yönelik kapatma davası izledi... 7 Şubat 2012, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'na 'sen hangi cüretle terörü kendi imkanlarınla bitirmeye kalkışırsın' demenin değişik bir yoluydu, akim kaldı. Gezi Olayları, 2008 Küresel Ekonomik Krizi'nden başarılı yönetim sayesinde yara almadan çıkmış ve bu arada IMF'ye kapıyı gösterdiği gibi negatif faize yaklaşıp, ekonomik istikrarını sağlamış ülkemizi cezalandırma girişimiydi, başarısız oldu hamdolsun.
Dış güçlerin tertiplediği terör saldırılarının üstesinden de gelinecektir elbet. Unutmayalım ki, 15 Temmuz'a kadar terörle mücadele etmekten çok mücadele ediyormuş gibi yapılan bir süreçten geçmiştik.
Şimdi terörle gerçekten mücadele ediyoruz ve bu işi iyi yapıyoruz.
Ülkemize karşı yürütülen teslim alma ya da boyun eğdirme mücadelesinde yerlerini bilinçli olarak düşmanlarımızın safında belirlemiş olanlarla ilgili yapılabilecek bir şey yok. Onlar, hekimlerin 'ne yerse yesin' dediği kategorideler çünkü...
Mesele, karşı karşıya bulunduğumuz problemler konusunda kafası karışık olup, genellikle algı operasyonlarına kurban giden ve bu konuda uyarılması gereken insanlarımız.
Bu kesim, temel olarak kendileri için çalışan kadronun aslında memleket lehine çalışıp çalışmadığı konusunda kafa karışıklığından mustarip.
Şer cephesi ve uzantılarının bütün melanetleri ile birlikte insanımıza daha açıkça tanıtılması ve esas niyetlerinin mümkün olduğu kadar açık edilmesi gerek... Kafası karışık olanların verebileceği zarar, düşmanlarımız ve onlarla işbirliği yapanlardan çok daha fazla olabilir çünkü...