Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 26 Temmuz 2016

Alayına yuh!..

Zevzeklik yapmaya müsait bir alan olduğu ve hakikaten ağırlıklı olarak da bu iş için kullanıldığından, Sosyal Medya'yı bir kenara koyalım. Ama gazete, televizyon ya da internet sitesi gibi mecraların esas işleri haber vermektir. Haber dediğimiz şey ise olabildiğince objektif olmalıdır.
Objektiflik, olan bitenin bir fotoğraf makinesi ile fotoğraf çeker gibi açık, net ve deforme etmeden tespiti ve aktarılmasının önemine binaen kullanılan bir benzetmedir. Ve olup biteni mümkün olduğu kadar 'objektif' bir biçimde aktarması, haberin namusu ile alakalı bir durumdur.
Haberin namusu ise aynı zamanda habercinin, haberin yayımlandığı mecranın; yani televizyonun, gazetenin ve internet sitesinin namusu demektir tabii.
Olan bitenle alakalı şahsi ya da kurumsal fikirler ise 'yorum' adı altında yayımlanır. Ve her kişi ya da kurum, kendi yaklaşımına göre, yorumlarda bulunabilir. Konu ile ilgili klasik söz de: 'Haber kutsal, yorum hürdür' şeklindedir zaten.
Ancak birtakım medya organlarının 'haber' vermeye yanaşmadıklarına ve saçma sapan yorumlarını bizlere haber diye yutturma çabalarına şahit oluyoruz hala.
Türkiye'de halen varlıklarını devam ettirebilen medya organlarından bazılarının ve bunlarda yazan, çizen ve konuşanların haber vermekle yorum yapmayı öteden beri karıştırdıkları bilinen bir gerçek. Kendilerini gazeteci, yazar gibi sıfatlarla takdim etseler de, 15 Temmuz gecesi yaşananlarla ilgili gerçekleri de, hala eğip bükmeye çalışıyor birileri.

Masumları suçlu göstermek...

Oysa 15 Temmuz gecesi, adeta canlı olarak yayınlanan bir darbe girişimine şahit olduk hepimiz.
Ve o gece asker elbisesi giymiş ya da giydirilmiş teröristlerin insanımızı uçak, helikopter ve tanklarla katlettiğini gözlerimizle gördük.
Ancak birileri, o gece ağır silahlarla milletimizi katletmeye çalışanları masum, çıplak elleriyle onları püskürten halkımızı ise suçlu göstermeye çalışıyorlar...
İçlerinden geçeni söyleyemedikleri için, 'Adamlar darbe yapıp, yönetimi ele geçirecek ve uluslararası sistemle uyumlu bir yapı oluşturacaklardı, meydanlara inip, bütün oyunları bozdunuz' diyemedikleri için, insanımızın Başkomutanlarının işaretiyle kazandıkları büyük zafere çamur atmaya çalışıyorlar yani.
İçerideki bu haşaratın marifetlerinden birisi de, uluslararası medya ile bağlantılı olmaları sayesinde, ülkemizde yaşananlarla ilgili çarpık bakışlarını yurt dışı medyaya da ihraç etmeleri.
Kendileriyle işbirliği yapılan batılı medya organlarına haber kılıfıyla gönderdikleri yorumlar, 'haber' olarak yayımlanıyor.
Türkiye'nin 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını dışarıdakilerin ve özellikle de batılı ülkelerin nasıl değerlendirdikleri, önemli bir mesele.
Birilerince medeniyetin zirvesini temsil ettiği düşünülen batılı ülkelerin, demokrasiyi rafa kaldırmak için harekete geçenler ve onlara karşı duranlar hakkındaki yorumları, hakikaten medeni olup olmadıklarının göstergesi çünkü.
15 Temmuz Gecesi Milletimizin gösterdiği kahramanlık sebebiyle tebriklerini beklerken, büyük(!) batılı medya organlarının Milletimize yönelik hakaret dolu yayınlarına maruz kalıyoruz...
Ne diyebiliriz ki?.. Haberi haber olarak vermeyen, içerideki ya da dışarıdaki yayın organlarının alayına yuh olsun!..