Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 30 Haziran 2016

‘Cahil’ canlı bombalar...

Üzerlerine patlatılmak üzere bomba yerleştirilmiş ve ellerine de otomatik silahlar almış birilerinin, sıradan insanları hedef alarak etrafa ateş açmak ve sonrasında da kendilerini patlatmak için ne gibi bir motivasyonları olabilir?..
Bu, cevabı oldukça zor ve üzerine belki de ciltlerce kitap yazılabilecek bir soru. Sadece Türkiye değil, dünyanın bütün ülkeleri de herhalde bu sorunun cevabı peşindedir. Tabii ki cevap arayanların bazıları mümkün olduğunca bunları engellemek ve başka bazıları da bu tür insanları kullanma derdindedirler.
Başkalarına zarar verebilmek için kendilerini bile yok etmeyi göze alabilen insanların motivasyonunu çözebilme gayreti elbette anlamlı.
Ancak esas soru, bu insanları mesela İstanbul Atatürk Havalimanı'na gönderen ve orada etrafı silahla tarayıp sonra da kendilerini patlatmalarını sağlayanların dertlerinin ne olduğu.
Ve bu da bizi terör eylemlerinin taşıdığı varsayılan mesaj konusuna getiriyor.
Türkiye'de ya da dünyanın başka yerlerinde gerçekleştirilen terör saldırılarının hepsinin bir mesaj taşıdığı düşünülür. İlgi çekici olan ise bu mesajların çoğu zaman eylemi yapan kişilerin motivasyonu ile alakasız olabilmesi.
Yani bir şekilde ikna edilip, başkalarına zarar verebilmek için kendisini yok etmeyi göze almış kişi, herhangi bir ideoloji ya da inanç dolayısıyla bu işi yapmış olabilir.
Bu kişilerin, yaptıkları işin mensup oldukları ideoloji açısından herhangi bir faydası hatta anlamı olup olmadığı konusunda ciddi bir fikir sahibi olup olmadıkları ise meselenin belki de en önemli yönü.
Türkiye'de son zamanlarda gerçekleştirilen bu türden eylemlerin mesaj yönü tabii ki yetkililerin ilgi sahasına giriyor.
Ama terör saldırılarının öncelikle insanımızı korkuya salmayı ve sonrasında da ülkemizin imajını zedeleme yoluyla dolaylı zararlar vermeyi hedeflediğini de biliyoruz.

Cehennemin dibi!..

Terör saldırılarını gerçekleştiren kişilerin bazı örgütlerle bağlantılı ve çoğu zaman da onların elemanları oldukları, konunun en bilinen yönlerinden. Bahsi geçen ve taşeron olarak kullanılan bu örgütlerin mesaj kaygısı da taşıyan eylemleri yaparken, uluslararası birtakım istihbarat örgütlerinin talepleriyle bu işi yaptırdıkları da bir başka gerçek.
Taşeron olarak kullanılan örgütlerin ideolojilerini genellikle bir tür kamuflaj olarak kullandıkları ve canlı bomba eylemi yapacak elemanlarını da fazla soru sormayıp işin detaylarına inmeyecek olanlarından seçtikleri de kesin.
Son saldırıyı yapan kişilerin DAEŞ üyesi olmalarının akla getirdiği konu ise şu: Bu saldırıya motive edilebilmeleri için dini argümanlar da kullanılan canlı bombalar, muhtemelen saldırıyı yaptıktan hemen sonra doğrudan Cennet'e gideceklerine inandırılmış olmalılar. Oysa böyle bir saldırı sonrası doğrudan gidilecek yerin cehennemin dibi olduğunu azıcık dini bilgisi olan herkes bilir... Kur'an-ı Kerim 'bir insanı haksız yere öldürenin bütün bir insanlığı öldürmüş gibi olacağını' söylüyor çünkü...
Tabii bu arada esas cevabı aranması gereken sorulardan birisi de vatandaşı oldukları ülkenin maruz kaldığı bir terör saldırısından adeta memnuniyet duyanların varlığı meselesi. İstanbul Atatürk Havalimanında hedef ayırt etmeden yapılan bir terör saldırısı sonrası bile saçmalayabilen zeka problemli bu insanların varlığı da ciddi bir problem çünkü.