Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 25 Mayıs 2016

Kral çıplak...

"1 milyar civarında insanın açlıkla karşı karşıya olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Yılda 10 milyon insan açlıktan ölüyor. Buna karşılık, her yıl 1,3 milyar ton gıda israfı yapılıyor." Nasıl bir dünyada yaşıyor olduğumuz hususunda çok açık fikir verebilecek cümleler bunlar.
Cumhurbaşkanımızın Eşi Emine Erdoğan'ın Dünya İnsani Zirvesi'nde "Kadın ve Çocuk Ekseninde Türkiye İnsani Yardım Perspektifi" başlıklı oturumdaki konuşmasında sarf ettiği bu sözler, meselenin sadece bir yönü, ne yazık ki...
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un girişimiyle, BM İnsani İşler Eşgüdüm Ofisi (UNOCHA) tarafından organize edilen Dünya İnsani Zirvesi'ne ev sahipliği, Türkiye'ye yakıştı.
60 devlet ve hükümet başkanının katılımıyla İstanbul'da toplanan zirvenin, insani alandaki problemlerle ilgili farkındalığı artırdığı kesin.
Dünya liderlerinin küresel insani yardım sistemini masaya yatırmalarının çözüm konusunda ne gibi katkılar sağlayabileceği ise, bundan sonrası ile ilgili bir mesele.
İstanbul'da toplanan zirvenin, BM'nin yapısı ve fonksiyonları konusunda insanların zihinlerinde var olan soru işaretlerinin billurlaşmasına hizmet etmiş olması en önemli yönüydü belki de.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, zirvenin açılışında yaptığı konuşmada meseleyi bütün boyutlarıyla gözler önüne serdi.
'Mevcut sistemin insanlığın acil sorunları karşısında yetersiz kaldığını' ifade ederek, Birleşmiş Milletler'in yapması gerekirken yapmadıklarına işaret etti ve 'Dünya Beşten Büyüktür' sözünü de, altını çizerek tekrarladı.

Cemiyeti Akvam'dan BM'ye...

Kuruluş amacı 'ülkeler arasında yaşanabilecek sorunları barışçı yollarla çözmek' olarak belirlenen Cemiyeti Akvam (Milletler Cemiyeti), tabir caizse 'ölü doğmuş'tu zaten.
I. Dünya Savaşı'nın ardından 10 Ocak 1920'de kuruldu ve başarılı olamayınca, dağıldı.
II. Dünya Savaşı'nın galipleri, 'dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslar arasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak' gayesi ile 24 Ekim 1945'te Birleşmiş Milletler'i kurdular.
1946'da dağılan Milletler Cemiyeti'nin en büyük başarısızlıklarından birisi II. Dünya Savaşı'nın çıkmasına mani olamayışı idi.
Kendisini "adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluş" olarak tanımlayan Birleşmiş Milletler'in başarılı olup olmadığını anlamak için de, dünyanın haline bir göz atmak yeterli.
Dünyadaki bütün devletlerin üye oldukları BM, kuruluş gayesine uygun çalışmalar yapmak yerine, daha çok patronların arzu ettiklerini yapan bir örgüt.
Görünüşte 193 üye ülkenin eşit temsili söz konusu olsa da yapı içerisinde daha eşit olanlar var.
BM'nin icra organı Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi, veto yetkileri sebebiyle daha da eşit bir konumda.
Bu 5 üyeden birisi bile bütün sistemi kilitleyebiliyor gerektiğinde.
Dünya kamuoyuna parlak bir Birleşmiş Milletler imajı sunuluyor.
Ancak, BM'nin yapısı ve işleyişinde mutlaka düzeltilmesi gereken çok şeyler var.
Bunun yapılması bir yana, gündeme getirilmesi bile kolay değil. Ancak bir şekilde başlamak ve 'Kral Çıplak!" diye haykırmak da gerekli.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da tam olarak bunu yapıyor zaten...