Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 6 Mayıs 2016

Ne alabilirim değil, ne verebilirim...

'Engelli bireyler öncelikli olmak üzere, dezavantajlı gruplarla birlikte yaşama kültürünü dünya genelinde yaygınlaştırmak' maksadıyla kurulan ve 2023'e kadar dünya genelinde bölgesel platformlar oluşturmayı hedefleyen Engelsiz Dünya Platformu'nun ilk bölgesel adımı 'Engelsiz Balkan Platformu'nun açılışı için Saraybosna'dayız.
Kısa bir süre önce 30 derece sıcaklıkları görmüş olan şehir, güneş arada bir yüzünü gösteriyor olsa da, yağmur ve düşük hava sıcaklığı ile baharın hakkını veriyor. Ama ortam ve özellikle de insanlar hakikaten çok sıcak.
Türkiye'deki son gelişmeler sebebiyle, ülkemizden gelmesi beklenen üst düzey misafirler gelememiş olsa da, açılış ve ödül dağıtımı hareketli geçti. Türkiye ve Bosna Hersek Platform mensupları ile Arnavutluk, Bulgaristan, Kosova ve Makedonya'dan gelenlerin kucaklaşmaları hakikaten heyecan vericiydi. Yakında bu kucaklaşmaya Hırvatistan, Karadağ, Romanya, Sırbistan, Slovenya ve Yunanistan'dan katılımların olacağını bilmek de...
Her bir katılımcı, ülkelerinde kurulan ve kurulacak olan platformların Engelsiz Dünya Platformu ile yapacağı işbirliği sayesinde, ülkelerindeki engelli bireylere sağlanabilecek daha fazla hizmetin heyecanı içindeydi.
Engelsiz Dünya Platformu, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı'nın teşvikleri ile Türk Kızılayı, Bağcılar Belediyesi, İstanbul Aydın Üniversitesi, Konya Necmettin Erbakan Ünivertisesi, Türkiye Basım Yayım Meslek Birliği, Tüm Aşçılar ve Pastacılar Meslek Konfederasyonu, Türkiye Ortopedik Engelliler Federasyonu, Nakkaş Akademi, Genar Araştırma, Vefa Yayım Grubu ve Yeni Dünya Vakfı tarafından kuruldu ve kısa süre içerisinde de ciddi çalışmalara imza attı.
Ülkemizde engelli bireylerin topluma tam ve etkin katılımlarını sağlama konusunda özellikle AK Parti'nin iktidara gelmesi sonrası yaşanan gelişmeler malum. Bu gelişmelerin bölge ve dünya geneline yayılmasını temine matuf adımların en önemlilerinden birisi olan Engelsiz Balkan Platformu, bundan sonra atılacak adımların da müjdecisi...

'Çıkarınız ne?'...

Türkiye ve dünya çapında yürüttüğü faaliyetlerle tanınan bir yardımlaşma kuruluşunun yetkililerinden birisi anlatmıştı: Afrika ülkelerinden birisinde iken, batılı bir yardım kuruluşu yetkilisinin, "Bu ülkeye yaptığınız ve yapacağınız yardımlardan çıkarınız ne, neden yapıyorsunuz?" sorusuna muhatap olmuş.
"Herhangi bir çıkarımız filan yok, böyle bir şeyi aklımızdan da geçirmeyiz. Yardıma muhtaç oldukları için yapıyor ve karşılık olarak da Cenab-ı Hakk'ın rızasını bekliyoruz" deyince de, boş gözlerle kendisine bakıp durmuş muhatabı.
Konuşmanın devamında, "Peki sizin çıkarınız ne?" sorusuna da kaçamak cevaplar vermiş Batılı yardım kuruluşu yetkilisi.
Ama o kadarı bile, Batılı yardım kuruluşlarının yürüttükleri yardım faaliyetlerinin arka planında misyonerlikten başlayıp, yerel kaynakların kolaylıkla sömürülebilmesine kadar değişik hesapların olduğunu anlamaya kafi.
İnançlarımız sebebiyle ve belki de genetik şifrelerimiz dolayısıyla Türkiye, herhangi bir yere giderken "Buradan ne alabilirim", yani burayı nasıl sömürebilirim hesabı yapan değil, "Buradaki insanlara neler verebilirim" hesabı yapan bir ülke. Tarih boyunca çeşitli şekillerde tezahür eden bu hali de, 80'lerden sonra ve özellikle de son yıllarda bölgemizi aşıp artık dünya çapında yapılan hizmetlere sebep oluyor artık.