Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 10 Şubat 2016

Hamburg'dan önce ve sonra...

Alman Die Welt gazetesi Türkiye temsilcisinin Başbakan Ahmet Davutoğlu ile birlikte basın toplantısı yaptığı sırada Alman Şansölyesi Merkel'e sorduğu sorular, adalet ve hakkaniyet duygusu ile hiç alışverişi olmadığını gösterir nitelikteydi. Başbakan Davutoğlu'nun Merkel'le yaptığı basın toplantısını, sadece bu anlamsız soruyorum üzerinden değerlendirenler ise şaşırtmadılar.
Bunlar, Cum-hurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Latin Amerika gezisini de, Ekvador'daki bir toplantıda birkaç kişinin yapmaya çalıştıkları gösteri üzerinden değerlendirmişlerdi zaten.
Die Welt temsilcisinin soru diye yönelttiği yorumlar, anlamsız. Çünkü Kendi değerlendirmesiyle, 193 ülkenin olduğu dünyada Türkiye'yi ifade özgürlüğü konusunda 195. Sıraya yerleştirmiş öncelikle. Belli ki objektif gerçeklerle ilgilenmiyor bu gazeteci. Yorumunun Silopi ve Cizre'de insan hakları ihlalleri olduğu ve emniyet güçlerinin sivil gözetmeksiniz hareket ettiğinden 'söz edildiği' bölümü ise, adeta bir fecaat.
Tam da: 'Madem ki bir Alman gazetesinin Türkiye temsilcisisin, oraları gidip görseydin de söylentileri dillendirmek yerine gördüklerini aktarsaydın' denmesi gereken bir durum.
Söz konusu gazetecinin Merkel'e yönelik sorusuna, 3 yıl önce Gezi Olayları sırasında Türkiye'ye eleştiriler yönelttiğini hatırlatarak başlaması, esas niyeti faş eden bir durum. Bu, Merkel'in vaktiyle yaptığı yanlışı şimdi niçin devam ettirmediğinin sorgulanmasıydı açıkça. Bu arkadaş belli ki, Merkel'i Türkiye konusunda mümkün olduğu kadar düşmanca davranması için yönlendirmeye çalışan ekipten.
Bu gazetecinin Haziran 2013'deki Gezi Olaylarından sonra, Aralık 2013'te Almanya Hamburg'da yaşananları bilmemesi mümkün değil. Gezi Olayları sırasında Türkiye'ye yönelik suçlayıcı beyanlarda bulunan Merkel'in, Hamburg'da yaşananlardan sonra, Türkiye'ye yönelik suçlayıcı beyanlarda bulunması da. Aksine, Hamburg'da yaşananlardan sonra, Merkel'in Türkiye'de olup bitenlerin kendisine yanlış aktarıldığı kanaatine varmış olması da kuvvetle muhtemel. Eğer işin iç yüzünü bilerek o açıklamaları yapmadı idiyse tabii.

Çifte standart...

Tabii bir Alman gazetesinin temsilcisi olsa da, Türkiye'de olaylar olduğunda farklı davranan uluslararası medyanın, Almanya ya da başka bir batılı ülkede benzer olaylar olduğunda sus-pus kesilmesi konusuna kafa yormuş olması beklenirdi.
Yine, Türkiye'de adeta bir kalkışmaya dönen Gezi Olayları'na müdahale sırasında polisimizi sertlikle suçlayan Alman yetkililerin, Hamburg olayları sırasında yaşanan polis şiddeti konusunda sessiz kalmaları da dikkat çekici bir ayrıntıdır aslında.
Merkel'in susması üzerine Başbakan Davutoğlu'nun sorudan çok yorum içeren sözler karşısında verdiği cevap, Die Welt gazetesince nasıl değerlendirildi, bilmiyoruz. Ancak, Die Welt, Türkiye temsilcisinin, meslek kuralları yanında objektifliği de ihlal ettiğinin herhalde farkındadır. Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu sıkıntılar ve içimizden olmalarına rağmen bazı çevrelerin bunlar karşısında takındıkları tavırlar, karşı karşıya bulunduğumuz belki de en önemli problemlerden birisi. Dışardan gelen her şeyle baş edebilmek nispeten kolay olsa da, içerden kaynaklanan sıkıntıların halli biraz daha zordur çünkü.
Yine de içimizdeki bazılarının akıllarını başlarına devşirebileceklerini ummaya devam edelim...