Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 14 Ekim 2015

Dik durmaktan vazgeç!..

Suruç'daki patlama, canlı bombanın basın açıklaması yapılacak kültür merkezi bahçesine rahatlıkla girmesiyle gerçekleşmişti. İlgili gruplar emniyet güçlerinin tedbir amaçlı girişimlerine mani olmuşlardı. Ankara'daki patlama, mitingin yapılacağı alana yürüyecek insanların toplanma bölgesinde yaşandı. Canlı bombalar ve onları gönderenler, Suruç ve sonrasında Diyarbakır'da yaşananlar sebebiyle, alanda yoğun güvenlik tedbirleri alınacağını herhalde biliyorlardı,.
Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olduğu için, güvenlik zaafı olduğu iddiası tartışmaların başköşesine oturtuldu. Ankara'daki toplanma bölgesi ya da bölgelerinde emniyetin tedbir amaçlı girişimleri oldu mu ve olduysa miting tertip komitesi ve mitinge katılmak için oralara gelenler bunun karşısında ne yaptılar sorusu, önemli.
Patlamanın hemen ardından, durumu kontrol altına almaya ve alana gelen cankurtaranlara yol açmaya çalışan emniyet güçlerine yönelik davranışlara baktığımızda, olayın öncesindeki durumun ne olduğu konusunda fikir sahibi olabiliriz...
Siz buna, Ankara'daki terör saldırısını protesto etmek için çeşitli illerdeki gösterilerde emniyet güçlerinin hedef alınmasını da ekleyebilirsiniz. Basitleştirirsek: Terörü protesto etmek için teröre karşı savaşanlarla çatışmak, ilgi çekici bir yol...
Değişik sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelerek yapacakları kalabalık bir miting öncesi hele de Suruç ve Diyarbakır'da yaşananlar hatırlandığında, daha yoğun tedbirler alınması icap ederdi. Bunun olabilmesi de, mitingi düzenleyenlerin ve emniyet güçlerinin organize çalışmalarına bağlıydı.
Tamamen bir varsayım olarak soralım: Soruşturma derinleştikçe, emniyetin miting alanına gidecek yollarda tedbir almak için yaptığı girişimlere bizzat toplantıyı tertip edenlerin ve katılımcıların şiddetle karşı çıktıkları ortaya çıkarsa, kime istifa çağırısı yapılacak?..

'Teslim olalım kurtulalım'
Ortam şöyle: Terör örgütünün saldırıları sebebiyle oluşmuş bir çatışma ortamı var. Birileri ısrarla 'Barış' ve 'çatışmalar durmalı' diyorlar. Bunu söylemeleri gereken yer terör örgütü ve destekçileri. Ama bakıyorsunuz onlar, terör örgütüne tek kelime bile etmeden güvenlik güçlerinin saldırılara cevap vermemesini talep ediyorlar...
Daha başlamadan kana bulanan "Savaşa İnat, Barış Hemen Şimdi" temalı Emek, Barış ve Demokrasi mitingini düzenleyen kuruluşların tamamının, Temmuz ortalarından beri yaşananlara dair şimdiye kadar söylediklerini alt alta getirmek mümkün olsa keşke.
Bu kuruluşların ve benzerlerinin olup bitenlere yönelik değerlendirmelerinin özeti şu: 'Türkiye bir çatışma ortamında ve bunun bir an evvel bitmesi gerek. Bitmesi için terör örgütünün -bizim genel amaçlarımıza uygun olan- saldırılarını durdurmasını talep edemeyeceğimize göre; güvenlik güçleri bu saldırılara karşılık vermekten hemen vazgeçmeli ve bu arada mümkünse Cumhurbaşkanı, Başbakan, bazı bakanlar ve en iyisi Hükümet te istifa etmelidir... ' Akla aykırı gelse de, bu taleplerin hemen tamamı ayniyle vaki. Taleplerin kelimelere dökülemeyen esas bölümü ise şöyle: Türkiye uluslararası talepler karşısında dik durmaktan vazgeçmeli ve tekrar kendisinden istenenleri yapan ülke haline gelmeli!.. Bunun kısaca tercümesi de şu: Teslim olalım, kurtulalım...