Tarihi 30 Nisan 2020

Dememek lazım

TAM 116 ülke Corona nedeniyle Uluslararası Para Fonu IMF'in kapısını çaldı.
Hepsi para istiyor. "Battık fena halde" diye yalvarıyor.
Kimi madenlerini veriyor IMF'e kimi soyulacak neyi varsa onu... Ülkelerini teslim ediyorlar.
IMF memurları Başbakanların, Cumhurbaşkanların üzerine çıkıp hayati kararlar alıyor.
Kanunlar bile çıkartıyor bir işaretle.
İşte bu ülkeleri ABD'ye bağlama fonunda Türkiye'nin de kendilerine başvurmasını dört gözle bekliyorlar.
Hatta "Türkiye hala başvuru yapmadı" diye durup dururken açıklama yapacak kadar iştahlılar.
Bu ülkede muhalefetin başı da, bazı siyasiler, gazeteciler ve uzman geçinenler de işi gücü bırakmış IMF borazanlığı yapıyor şu günlerde. "Gidelim borç isteyelim" diyorlar açıkça.
Ekranlara çıkıyorlar, köşelerde yazıyorlar, tweet atıyorlar. Onların gündemleri bu.
IMF çalışanlarının gittiği HQ2 Cafe'de ise gündem bambaşka...
Oturuyorlar kalkıyorlar, onlar da Türkiye'yi konuşuyorlar. Ancak başka bir noktadan...
Diyorlar ki "Corona ile birlikte 116 ülke bizden yardım istedi. 104 ülke ise şu süreçte Türkiye'ye yardım başvurusu yaptı." Ve devam ediyorlar;
"Biz 25 ülkeye kredi verebildik. Türkiye 56 ülkeye yardım etti. Hatta İngiltere, Amerika bile uçaklar dolusu Türk yardımı aldı. Bu Türkler ne yapıyor böyle?" diye.
Yaklaşık 2 bin 500 kişinin çalıştığı, 20'ye yakın Türk gencinin de maaş aldığı IMF'de son günlerde Türkiye'den de 105 ülkenin yardım istemesini anlamlandırmaya çalışıyorlar.
IMF'nin Baş Ekononomisti Gita Gopinath'ın ekibinde yer alan bir Türk genci, Türkiye'nin yardım çalışmalarını bir rapor haline getirdi.
Gita Gopinath'a sunuldu. Ancak IMF bu yardımları neden konuşur? Neden önemser? Hadi biraz düşünün...
Elbette kendileri açıkladığı gibi Rusya ve Türkiye IMF'den para istemedi. Gita Gopinath, Türkiye'deki birçok gazeteci ile yakındır. O gazeteciler belki de bugün Türkiye'nin IMF'den borç alması gerektiğini söyleyenler olabilir mi?
IMF, Türkiye'nin kredi talebinde bulunması halinde neleri şart koşacağını, bizden neler isteyeceğini bile belirledi. Kanal İstanbul'dan öncelikli olarak vazgeçilecek.
İstanbul Havalimanı'nın diğer fazlarının açılmaması istenecek.
Yani bugünkü haliyle hizmet vermesi için sözleme yapılacak.
Türk Havayolları'nın Afrika destinasyonlarını azaltması istenecek.
Gelelim en önemli maddelerden birine. 3 bölgedeki önemli bor madenlerinin işletim hakkı 99 yıllığına Amerikan şirketlerine verilecek.
Hani bizim muhalefet ve onları destekleyen yazar-çizer tayfasının "Borç para alalım" diye bas bas bağırarak yırtındığı ve işaret ettiği IMF var ya... İşte o... Hazırlık yapıyor şimdiden... Ola ki Türkiye para istemek için kapıyı çalarsa ilk gün bu şartlarla karşımıza çıkmak için...
İmzayı attıktan sonra memurları da gelecek haliyle bizi yönetmeye...
O zaman neler isteyecekleri ise henüz hazırlanmadı.
"New York'ta gökdelenlerin üzerinde Akbabalar uçuyor, bizde niye yok" diye delirenler var bu ülkede. Türkiye'de neden ölümler ABD ve Avrupa'ya göre az diye üzülenlerin, "Ekonomimiz batsın" diye hayal edenlerin, "Ah bir borç alsak da ülke anahtarını teslim etsek" diyerek adres gösterdiği IMF apartta açmış ağzını bekliyor.
Ancak dediğim gibi bir de binlerce km uzakta düşünmekten yoruldular ve delirmek üzereler. "Yahu biz bu Türkleri borçla satın alacağız diye hayal ederken onlar dünyaya uçaklar dolusu malzeme yardımı yapıyorlar.
Bu ne iştir" diye saç baş yoluyorlar.
Yurt dışında mahsur kalmış, hastaneye alınmayıp ölüme terkedilmiş vatandaşlarımız için uçak kaldırıyoruz.
Bunu dünyada yapan tek ülkeyiz. "Bir can bizim canımızdır" diyen tek devletiz. Ama içimizdeki IMFçiler fırlayıp bu kurtarma operasyonlarını "Şov" diye göstererek itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Yalan ve iftiralarla karalamak için kendilerini yırtıyorlar. Bir bakıyorsunuz aynı ses Avrupa medyasında da PKKlılardan geliyor.
Bizim muhalefet için itibar IMF kapısı... E zaten birçok konuda da hem fikirler.
Baksanıza IMF de tıpkı muhalefetimiz gibi "Kanal İstanbul yapılmasın" diyor, yeni havaalanının tamamlanmasına karşı çıkıyor. Üzerine bir de "BOR"u istiyor.
Şimdi bir şey diyeceğim ama...
Demiyorum!