Tarihi 16 Nisan 2019

Kafes

TÜRKİYE Sudan'a gitti. Askeri üs kurmaya, petrol aramaya hazırlanıyordu... Darbe geldi... Mısır'a gitti. Mursi'yi yanına aldı... Darbe geldi...
Venezuela'ya gitti... Dünyada en büyük petrol rezervleri olan ülkeyle enerji konusunda ortak çalışma adımları attı.
Milyarlarca dolarlık inşaat konusunda prensipte el sıkıştı. Tarihinde ilk defa Güney Amerika'ya ekonomik anlamda girmek üzere Venezuela'yı geçiş kapısı seçti... Darbe girişimi başlattılar, hala sürüyor. Somali'ye gitti, askeri üs kurdu... Sürekli bombalar patlıyor... Darbe bekleniyor. Katar'a askeri üs kurdu... Darbeyi Türk askeri engelledi. Nereye gidersek... Peşimizden akbabalar geliyor. Çünkü Türkiye'nin Balkanlardan başlayıp, Kafkaslara uzanan, Türk Cumhuriyetlerin'den Afrika'ya kadar taşan yelpazedeki nüfuzunu biliyorlar.
Üç kıtadaki halkların Türkiye sevgisine baktıkça çatlıyorlar. Tarihsel bağlarımızın ve stratejik konumumuzun bizi hangi noktalara getireceğini görüyorlar. O yüzden nereye gidersek karıştırıyorlar. İçerideki hainlerle de üzerimize geliyorlar. Çünkü en büyük uzmanlık alanları bu. Yıllarca bu konudaki engin tecrübelerini konuşturup bizi korkak, zayıf liderlerle ve içerideki kısır tartışmalarla, kavgalarla oyaladılar. Üzerine terör örgütü PKK'yı eklediler. Edirne ve Hakkari'den çıkamayan bir ülke haline getirdiler. Son yıllarda dışarıya çıkacak enerjiye kavuştuk. Gittiler uyuyan hücreleri FETÖ'yle darbe girişiminde bulundular. Bizi bombalattılar. Başkan Erdoğan ile Afrika gezisine çıktık. Dört ülkeye gittik. Arap ülkelerine, Türk Cumhuriyetlerine yaptığı ziyaretlere katıldık. O ülkelerin çoğunda Türkiye'den geldiğimizi söylediğimizde sokaklarda yürüyemedik. Yemek yedik, ısrarlarımıza rağmen bizden para almadılar.
Gücümüzü, gönül bağlarımızı, Türkiye aşkını hücrelerimize kadar hissettik.
Dünyanın en fakir ülkelerinden Mali ve Moritanya sokaklarında Türkiye'nin kurtarıcı olarak nasıl hasretle beklendiğine tanık olduk. O sevginin getirdiği gücü dünyayı sömürenler bizden daha iyi biliyor.
Korkuyorlar. Lağım fareleri karanlık dehlizlere koşuyor, "Türkleri nasıl durduracağız" diye toplantılar yapıyorlar.
"Nasıl kucağımıza alacağız" diye kafa patlatıyorlar. İşbirlikçiler aracılığı ile ayrıştığımız konuların dahi haritasını çıkarıyorlar. Dışarıda da bu lağım farelerini karşımızda bulmuyoruz. Çünkü bunlar kullanma sanatının da kitabını yazmış, başkalarından beslenen asalaklarıdır. O yüzden müslüman Türkiye'nin karşısına darbelerle ve kral koltukları sunarak iktidar bahşettikleri müslümanları çıkarıyorlar.
BAE, S.Arabistan, Mısır'ı öne sürüyorlar.
Yukarıda saydığım darbelerin çoğunu bunlara yaptırıyorlar. Mesela bize büyük sevginin olduğu Libya'yı parçalara ayırdılar. Ülkeye barış gelse, normal seçimler yapılsa Türkiye sevdalılarının kazanmama şansı yok... Şimdi bir General'le Libya'yı tamamen avuçlarının içine almaya çalışıyorlar. O General'in ismi Hafter... Önceki gün Mısırlı darbeci Sisi'nin köşkündeydi. 20 yıl boyunca CIA Merkezi Langley'in sadece 6.5 kilometre uzaklığında yaşayan bir generaldi o...
Amerikan pasaportu taşıyordu. "Yürü" dediler, gitti Trablus'u işgal etti. "Koş" dediler destekçisi darbeci General "Sisi"ye koştu. Gönül bağlarımızın ve büyük nüfuzumuzun olduğu yerlerde kukları önümüze sürdüler, işgallere başladılar.
Rahip Brunson olayında dolarla üzerimize geldiler... Önceki gün bir Amerikalı blog yazarı "Türkiye'ye şimdi Rusya'dan S-400 alma diyorlar. Vazgeçse bu defa Suriye'den çık diyecekler... Çıksa Suriye'de kurduğumuz PKK devletini tanı diye bastıracaklar. Hepsini kabul etse yarın doğalgaz ve petrol rezervlerinin bulunduğu Akdeniz'i terket diyecekler... Bunun sonu yok" diye boşuna yazmıyor. Evet Türkiye güçlendikçe, oyun ve masa kuran oldukça hep gelecekler. Ama onları asla karşımızda görmeyeceğiz. Zira kimleri yanyana getirerek üzerimize salacaklarını, kimlerle sokaklara çıkma tellallığı yapacaklarını iyi biliyorlar. FETÖ darbesinin tellallığını yapan NeoCon Mİchael Rubin bile Amerikalardan bizdekilere "Sokaklara çıkın" diye bağırıyor. Bir bakıyoruz içeride de bazıları papağan gibi tekrarlıyor. Papağanlar sahibinin sesidir. Konuşmayı öğrenebilmesi için doğada değil evde kafeste yaşaması gerekir... 16 devlet kurmuş bu Millet asla kafeste yaşamaz. Ne yaparlarsa yapsınlar bize sadece zaman kaybettirebilirler. Ancak asla durduramazlar.