O Mısır Mursi döneminde neredeyse Türkiye'nin bir parçasıydı. Bu nedenle Mısır'da Amerika'da eğitim almış General Sisi'nin gerçekleştirdiği İsrail ve Washinton yanlısı darbenin perde arkasında nerelere kadar uzandığını hissetmek zorundayız.
Şimdi Kıbrıs açıklarında doğalgaz bulundu.
En büyük rezervlerin Türkiye'nin kırmızı çizgi ilan ettiği alanlarda olduğu tahmin ediliyor. Bir yerde petrol ve doğalgaz rezervleri keşfedilirse sömürgeci sırtlanların buraya üşüştüğünü artık herkes biliyor.
O yüzden 16 ülkenin savaş gemileri Akdeniz'de boşuna deli danalar gibi koşturmuyor. Bu akbabalar Enerji hatlarına konarken girdikleri her bölgede kaos oluşturuyor. Bölge ülkelerini birbirine düşürüp gerekirse aralarında savaş dahi çıkartıyor. Ardından da hakem olarak devreye girip karşılığında savaş sonrası eli zayıflamış ülkelerden tavizleri kopartıyorlar.
Nitekim eski enerji bakanlarımızdan biri çakalları ima ederek "Eğer petrol ve doğalgaz bulursak bunu açıklamam" diye boşuna söylememişti. Bir Türk Amirali de bir ay önce "Türkiye'yi Mısır ile savaştırmak istiyorlar" dediğinde birçok kişi bunu anlayamadı. "Yok deve" diyenler oldu. Halbuki savaşın illaki iki ülkenin topraklarında olması gerekmiyor. 20 gün önce bu sütunlarda "Aslında Mısır ile Sudan'da gizli savaşımız başladı" diye yazdım. Sudan Türkiye'ye üs kurmak üzere Sevakin adasını vermişti. Amerika güdümlü Kahire medyasını kullanarak "Mısır'ın dibindeki adaya Türkler üs kurarak Devlet Başkanımız Sisi'ye darbe yapacaklar" diye manşetler attırdılar.
Ortalığı ayağa kaldırdılar. Hemen ardından Sudan'da bombalar patladı. Sonrasında Mısır istihbaratı BAE ve S.Arabistan'ı da yanına alarak CIA operasyonuyla insanları sokaklara döktü. Türkiye'ye askeri üs kurması için ada tahsis eden Sudan'da üç gün önce darbe gerçekleşti.
Sudan'ın güneyinde zengin petrol rezervleri bulundu. Hemen iç savaş çıkartıp ülkeyi ikiye böldüler. Güney Sudan'ı direk olarak CIA'ya bağladılar. Kuzey'de darbe hareketleri başladığı günlerde güneyde bir ziyaretçi vardı. Vatikan'dan Papa geliyor, petrol fışkıran bölgeyi Sudan'dan koparan güneyli beş liderin ayaklarına kapanarak tektek hepsini öpüyordu.
Nereden? Ayaklarından... Sudan'da devrilen Başkan El-Beşir Amerika'nın terör listesindeydi. Ülkeyi kırıp geçiren Amerikan yaptırımlarını kaldırtmak isteyen el-Beşir kapılarını CIA'ya açtı. S.Arabistan ve BAE'nin savaştığı Yemen'de onların yanına Amerika'nın isteği ile bin asker yerleştirdi.
Bir yıl önce FBI ile dahi anlaşma imzaladı.
IMF'e dahi gidip onun isteği doğrultusunda ekonomik kararlar aldı. Sırf ülkesine yapılan saldırıları durdurmak adına...
Ama Türkiye ile yakın ilişkiden dolayı delirenler vardı. Mısır, S.Arabistan, BAE ve CIA halkı sokağa döküp darbe yapmak için Sudan İstihbarat Başkanı Salah Muhammed Salih'i kullandı. Onun takma adı "GOŞ"tu... GOŞ'un anlamlarından biri de "Dünyaya yeni gelen bebeğin kendisine ilgi gösteren herkesi anne babası gibi görmesi"ydi. El Beşir, on yıl önce Goş'u istihbaratın başından almıştı.
2011'de darbe şüphesiyle hapse atmıştı.
ABD yaptırımlarını kaldırtmak adına affedip 2018'de tekrar istihbarat başkanı yapmıştı. GOŞ, CIA'in Sudan'daki bir numarasıydı. ABD'yi anne veya babası gibi görüyordu. Washingtonlara gidiyor, birkaç ay önce de Mossad Başkanı Yossi Cohen'le Münih'te buluşuyordu.. Arkasından da Türkiye'ye ada verecek ülkede önce sokaklar sonra darbe geliyordu. Mısır bir, Sudan iki... Birileri nereye gidersek orada darbe yapıyordu. Bölgede GÜÇ olan ve Akdenizde doğalgaz-petrol peşinde olan ve Sudan'da petrol arama anlaşması yapan Türkiye'nin önünü kesmek adına...
Onun için sandığa sızan örgüt üyesi GOŞ'lar boşuna fışkırmıyor her yerden.
Ve sıkı durun... Sudan'da darbeye yol açan sokaklara çıkanlar kimlerdi biliyor musunuz? Komünistler, sufiler, Müslüman Kardeşler, Vehhabiler, liberaller, merkeze silah çekenler... Hatta 1989'da devirenler ve devrilenler dahi... Yani asla ve asla YAN YANA GELMESİ MÜMKÜN
OLMAYANLAR... Bu size bir şey hatırlatıyor mu? Bana hiç yabancı gelmedi!
Ve bir soru daha; İyi HOŞ ama biz de hizmetçi GOŞ sayısı az mı?
