Tarihi 22 Eylül 2017

Dünyayı yönetmek

ran ile nükleer anlaşma ABD için utanç vericidir"... Bu sözleri Trump BM Genel Kurulu'nda söyledi. Obama dönemindeki Nükleer anlaşma ABD ile İran arasındaki buzları eritmiş, bundan en fazla İsrail rahatsız olmuştu.
Tel-Aviv, İran'ın nükleer tesislerinin bombalanmasını istiyordu.
Trump'ın son açıklamaları, İran'la ilgili operasyonel planları olduğunu gösteriyordu. İran'ı parçalara ayırmak gibi.
Nitekim İran hem Irak ve Yemen'de hem de Suriye'de savaşır hale getirildi ve hızla zayıflatılıyordu.
Düne kadar PKK'yı destekleyip Güneydoğu'da terörist devleti kurulmasına çalışan Tahran duruma yeni uyanıyordu. Geçtiğimiz haftalarda alelacele Genelkurmay Başkanı'nı Ankara'ya yolluyor, "PKK'ya karşı ortak operasyon yapalım" teklifini getiriyordu.
Hemen ardından, İslam dünyası kan ağlarken Barzani referandum kararı alıyor, bölgede yeni bir yangın için ilk kıvılcımı çakıyordu.
Açıkça "Bu referandumu destekliyorum" diyen tek ülke İsrail'di. PKK'yı terör örgütü olarak görmediğini açıklayan İsrail Genelkurmay Başkanı'ndan sonra Tel-Aviv resmen "Kürdistan'ın kurulması bizim çıkarlarımızla birebir örtüşüyor" diyecek kadar pervasızdı. ABD karşı gibi görünüyor ama el altından referandum için inanılmaz destek yağdırıyordu. Yüzlerce komandosunu Barzani'yi koruması için Kuzey Irak'a gönderiyordu. Aslında K.Irak'a giden Türk işadamları ne zaman Kürtlerle masaya otursa ilginç tabloyla karşılaşıyordu. Masada mutlaka İsrailli bir danışman oluyordu. Onun MOSSAD ajanı olduğunu anlamak için araştırmaya gerek yoktu. S.Arabistan zaten İsrail'le gizlice en iyi ilişkileri yürüten ülkeydi. Mısır İsrail'le Camp David anlaşmasında her yıl 1.5 milyar dolar Amerikan yardımı karşılığında cebe konmuş ve Tel-Aviv'e bağlanmıştı.
BAE, MOSSAD tarafından "Türkler sizi ele geçirecek" diye korkutularak zaten kucaktaydı. Önemli merkezleri İsrail ajanları tarafından korunur hale gelmişti.
Bölgede milyarlarca dolar harcatılarak kaos planlarına ortak oluyor, "Dünyayı yönetiyorum" modunda takılıyordu.
Zübük kadar Bahreyn'in Kralı bile önceki gün "İsrail ile Arap dünyası olarak ilişkilerimizi artırmalıyız" diye çağrı yapıyordu. Arap ülkeleri İsrail ve Amerika ile müttefik konumuna getirilip kullanıldığında dünyayı yönettiklerini zannediyordu. Kabe'de İmamı bile bunun rüyasını görüyordu.
Geçtiğimiz hafta ABD'ye giden Kabe imamı Abdurrahman es-Sudeys, demeç veriyordu.
"Hamdolsun, bugün Suudi Arabistan ve ABD dünyanın iki kutbu. Suudi Arabistan Kralı ve ABD Başkanı liderliğindeki bu iki güç, dünyayı güvene, barışa, kalkınma ve refaha taşıyorlar" diyordu. Kabe İslam dünyasının kalbiydi. O kalpteki imamın kalbinde sadece "Allah"ın olması gerekiyordu. Ancak o bir siyasetçi, diplomat gibi konuşturulup kalbinde "ABD"yi taşıyacak kadar ele geçirilmiş bir zavallıydı. Birlikte barış sağladıklarını zannettiği Amerika, o İmamın ülkesi Suudi Arabistan'ı Yemen'de İran ile savaştırıyordu.
Kısa süre önce Amerikan kongresi Suudi Arabistan'ın ülkedeki 750 milyar dolarına el koyma tasarısını onaylamıştı. "11 Eylül saldırılarını Suud vatandaşları yaptı, tazminatını Suudlar ödemeli" diyerek. O dönemde Washington'dan Dışişleri Bakanı'nı Arabistan'a gönderip "Buraya DEAŞ gelebilir" diye sopa gösteren Amerika'ya Suud Kralı 380 milyar dolar daha veriyordu.
1945'te Başkan Roosvelt, harp gemisinde Kral Abdülaziz'i kafaladığında, "Suudileri Amerikalılara kaptırdık" diye ağlayan Churchill, Kabe imamı Sudeys'in ABD'de yaptığı açıklamayı duysaydı mezarındaki kalıntıları, 750 milyar dolar çarpı milyar kere milyar fırıldak gibi ebedi dönerdi.
Bir zamanlar Ürdün Kralı da "Osmanlı İmparatorluğuna karşı ayaklan.
Sana Arap İmparatorluğu ve halifelik vereceğiz. İkinci Süper Güç olacaksın " diye tongaya düşürülmüş, kullanılmış ve bir kenara atıldığında "İhanet ettim" diyerek ve ağlayarak gözyaşları içinde ölmüştü. Barzani de tıpkı bu örnekte olduğu gibi dolmuşa bindirilmiş, çapı gereği dünyayı olmasa da bölgeyi "ABD ve İsrail ile yönetiyorum" zannediyordu. Kerkük'e giren Haşdi Şabi komutanı dün "Kerkük bizim, asla vazgeçmeyiz" diyerek Barzani'ye meydan okuyordu. Haşdi Şabi İran yanlısı, Kerkük Irak şehriydi. Bir referandum düşüncesi bile olayı ne hale getirmişti. Tüccarlar ateş istiyor ve yangından kaçıracakları malları daha doğrusu kaostan çalacakları Dolarları sayıyor. Bazı kullanışlı zavallılar ise evlerine benzin döküyor.