Bunu bile bile darbe girişiminde bulunmak ya akıl ve zekadan yoksun olmak demektir... Ya da birilerine uşaklık, vatanına ihanet derecesinde alçaklaşmak demektir. Bugün darbe girişiminin binlerce kahraman, gazi ve şehidimiz tarafından bertaraf edildiği günün yıldönümü.
Akıllarını ve ruhlarını başka ülkelere satan hainlerin yeryüzünde kaçacak delik arayacak hale getirildiği gün. CIA koridorlarında hazırlanan, Pensilvanya'da ele tutuşturulan, Heybeliada'da bir otelden yönetilen projenin toprağa gömüldüğü gün. İhanet alçaklığının MİLLET tarafından durdurulduğu tarihi GÜNÜMÜZ kutlu olsun. Halkın YÜCE iradesi ile seçilmiş Cumhurbaşkanı'nın herkesi kiralık katillere karşı sokağa çağırdığı o andan itibaren, sadece ilk 6 dakikada 6 milyon insanın ölümüne tankların karşısına dikildiği bir ülke, dünya tarihinde yok. Bir Millet ilk defa silkelendi ve uyandı... Yeni Türkiye ilk defa gaza bastı, şaha kalktı...
Yıllarca basit tartışmalar, kısır çekişmelerle içeriye hapsedilen, bu dünyada uzaylı kalan bir ülke, ilk kez son on yılda tamamen dışarıya döndü. Myanmar'dan başlayıp, Ortadoğu'da, Afrika'da kimsesizlerin, ezilenlerin, mazlumların yardımına koştu, onların sesi, öncüsü, lideri, koruyucusu oldu. Yeryüzünün her safhasına dalga dalga yayılan Türkiye Abiliği, halkların gönüllerinde taht kurup, 100 yıl sonrasına bile milyonlarca insanda asla koparılamayacak gönül bağı bıraktı. Bu bazılarını ürküttü... "Osmanlı geri mi geliyor" diye BATI'nın tamamında ayağa kalktılar, her türlü argümanla, medyayla, siyasilerle, ellerindeki vatan haini alçak uşaklarla saldırıya geçtiler. Bu ülkenin bir karış toprağını vermeyerek, satmayarak, kanla koruyan ve tıpkı bugünkü gibi darbelere maruz kalan Sultan Abdülhamid Han'ın "En büyük sıkıntımız Batı'nın sırtlarının geçiş yolunda olmamızdır" sözü bugün BÜYÜK BİR AVANTAJA dönüştü. Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalayarak petrol bölgeleri üzerine satın aldıkları kukla krallarla konanlar, günümüzde güçlü liderle kurulan Türkiye DUVARI'na çarpmanın şiddetini yaşadı. Evet petrol onlardaydı ama sömürgeci sırtlanlar için onu taşımak pahalıya geliyordu. Irak veya Suudi Arabistan'dan çıkan gemideki bir petrol Batı'ya taşınıncaya kadar denizlerde 90 kez el değiştirip satılıyordu. Yeni Türkiye boru hatları anlaşmaları ile BATI'nın damarlarını ele geçirdi... Dünya enerjisinin büyük bir bölümünde vanayı ele almaya başladı. 100 yıl önce büyük sıkıntı olan geçiş yolu, bugün vananın elde tutulduğu bir koz olarak ortaya çıktı. Ankara'yı alan vananın, enerji geçiş yollarının sahibi olacaktı. Batı'nın kalbi, Türkiye'den geçen damarlara mahkumdu.
O yüzden içeride yetiştirip çoğalttıkları virüsleri, parazitleri, mikropları, istihbarat örgütlerinin irini içinde yüzen satılmış alçakları harekete geçirdiler. Helikopterlerle tarattılar, uçaklarla bombalattılar, tankları sürdüler üzerimize. Avrupa küçülürken, Yeni Türkiye iki kat büyüyordu. Dünyanın patronu benim diyen Amerika trilyonlarca dolarla en borçlu ülke haline geliyor, 50 yıl önce ülkede kurulan alt yapı ile yaşıyordu.
NewYork belediyesi önceki gün bir bütçeyi onayladı. Dünyanın bir numaralı finans merkezi koca şehri lağım fareleri basmıştı.
Tam 32 MİLYON DOLARLIK bütçeyi farelerle savaşa ayırdılar. İşte o finans merkezlerinden atamalarla yönetilen CIA'nın kurduğu laboratuarlarda besleyip büyüttüğü Pensilvanya faresi de Ankara'yı ele geçirmek için sahaya sürüldü. 15 Temmuz CIA farelerinin temizlik günüdür. Pensilvanya çiftlik fareleri şimdi yeryüzünde kaçacak delik arıyor. Osmanlı'nın torunları Yeni Türkiye topraklarında yepyeni, tertemiz bir ülke inşa ediyor. Sadece ellerindeki bayraklarla, tanklara, uçaklara, helikopterlere doldurulmuş farelere bu toprakları dar eden şehitlerimiz, gazilerimiz, milyonlarca kahramanımız olduğu sürece15 Temmuz RUHU asla kaybolmayacaktır. Türkiye mazlumların, ezilen halkların sesi olmaya devam edecektir. Ülkesine ihanet eden hainler cezasını bulacak, maşalar kırılacak, BATI'nın uşakları yedi kat yerin dibine mutlaka sokulacaktır. 15 Temmuz Türkiyesi artık dönüşü olmayan bir yükselişin virajını dönmüştür. En büyük yeraltı zenginliğine sahip yeryüzündeki tek ülkeyiz. Şehitlerimizin kefen kokusu olduğu sürece, yer üstünde kefen giyenler her daim muzaffer olacaktır.
